DİYARBAKIR - Diyarbakır'da, 2006 yılında yaşanan olaylar sırasında Enes Ata (8) ve Mahsum Mızrak'ın (14) katledilmesine ilişkin 3 özel harekat polisinin yargılandığı davada, AİHM’in 2 defa ihlal kararı vermesine rağmen savcı, sanık polisler için beraat talep etti.
Diyarbakır'da, 28 Mart-4 Nisan 2006 tarihleri arasında yaşanan olaylar sırasında başlarına isabet eden gaz fişeği sonucu hayatlarını kaybeden Enes Ata (8) ile Mahsum Mızrak’ın (14) ölümleriyle ilgili açılan davanın 33’üncü duruşması, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanık polisler H.A., B.Ö. ve N.Ö. ve avukatları katılmadı.
Enes Ata’nın babası Selamettin Ata, Mızrak’ın annesi Besime ve babası Hasan Mızrak’ın müşteki olarak katıldığı duruşmada, avukatları hazır bulundu. Dava dosyasına eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşmada, adli emanette kaybolan gaz kapsülleri ile ilgili savcılığına gönderilen yazıya verilen yanıt okundu.
Yazıda, soruşturma kapsamında adli emanette görevli kişilerinin ifadesinin alındığı belirtilerek, soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
EŞYALARI ADLİ EMANETTEN ÇIKARAN POLİSİN İFADESİ ALINMAMIŞ
Mızrak ailesinin avukatı Barış Yavuz, duruşmada AİHM'in Mızrak davasında “yaşam hakkı ihlali” yönünde karar verdiğini hatırlatarak, verilen bu kararın Fransızcasını tercümesi yapılmak üzere mahkemeye verdi. Av. Yavuz, yargılamada yaşam hakkının ihlali ve etkin bir soruşturma yapılmaması nedeniyle AİHM'in davada 2’nci defa yaşam hakkı ihlali kararı verdiğini de hatırlattı.
Savcılığın, adli emanette kaybolan delillerle ilgili yürütülen soruşturmanın ise sadece özetini mahkemeye gönderdiği üzerinde duran Yavuz, "Orada etkin bir soruşturma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Adli emanetteki eşyalara temas eden, bunları çıkardığı anlaşılan polis memuru Ali Yiğit'in bildiğimiz kadarıyla bu dosyada şüpheli sıfatıyla ifadesi bile alınmamış. Mahkemenin adli emanette kaybolan eşyaların soruşturmasını beklemeden bu kişileri dinleyebiliriz" dedi.
Ata Ailesi'nin avukatı Gamze Yalçın ise, "Dosyadaki deliller çalınarak kaybettirildi. Bu nedenle dosya sürüncemede bırakıldı. Sanıklar hakkında tutuklama kararı verilmesini istiyoruz. Sanıklar dışarıda olduğu sürece tanıklar üzerinde baskı yapma ihtimali mevcuttur. Olaylar sırasında hangi polisin bölgede görevlendirildiğini dair emniyetten bilgi istenmesini talep ediyoruz" diye kaydetti.
SAVCIYA GÖRE YETERLİ DELİL YOK
Avukatların beyanları ardından duruşma savcısı, mahkeme heyetine davanın esası hakkında görüşünü sundu.
28 Mart'ta başlayan olaylarının nedeni ve yaşananları özetleyerek, davada sanık olarak yargılanan polislerin özel harekat şubesinde görevli olduğunu belirten Savcı, Enes Ata'nın annesine "İnternet Kafe'yi gidiyorum" diyerek evden çıktığını, dışarıda bulunduğu sırada ise güvenlik güçlerinin kullandığı ateşli silah sonucunda yaşamını yitirdiği söyledi. Mahsum Mızrak'ın da yine ölüm nedeninin ateşli silah mermisi (gaz fişeği) yaralanmasına bağlı beyin kanaması sonucu olduğunu kaydeden Savcı, atışın yakın mesafe dışında olduğunu savundu.
Olayda kullanılan 40 mm Lauıncher marka bomba atar silahına 400 adet giriş yapıldığı, bunlardan 12'sinin sanık polis H.A., 12'sinin sanık N.Ö. ve 33 adetinin de B.Ö'ye zimmetli olduğu belirtildi.
Polislere zimmetlenmiş gaz bombaları üzerinde parti seri numarası bulunmadığı ve ayrı ayrı kime zimmetli olduklarına ilişkin ayrım yapılamayacağını savunan savcı, Enes Ata'nın otopsi işlemi sırasında vücudundan çıkarılan bir adet plastik gaz fişeğinin mühimmatlarında yapılan kriminal incelemede, bunların bomba atar silahında atılıp atılmadığı yönünde mütalaa verilmediğini kaydetti. Savcı, dosya kapsamında bütün delillerin incelenmesi sonucunda maktullerin ölümlerine sebebiyet veren eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğine dair hür türlü şüpheden uzak ve cezalandırılmalarına yetecek derecede delil elde edilmediğini iddia ederek, sanıkların CMK'nın 223 maddesi gereğince beraatlarına karar verilmesini talep etti.
Bu mütalaaya karşı yeniden söz alan avukat Barış Yavuz, “AİHM'in ihlal kararı vermesi ardından yapılan ilk duruşmada sanıklar için beraat kararı yönünde mütalaa verilmesini manidar buluyoruz" dedi.
Avukatlar, mütalaaya karşı savunma yapmak ve dosyadaki eksikliklerinin giderilmesi için heyetten ek süre talep etti.
AVUKATLARIN TALEBİ REDDEDİLDİ
Verilen kısa aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, AİHM kararının Türkçe tercümesinin yapılması için Adalet Bakanlığı'na ve kaybolan delillerle ilgili soruşturmanın akıbeti soruşturmayı yürüten savcılığa yazı yazılmasına karar verdi. Mahkeme, adli emanette kaybolan ve değiştirilen delillerle ilgili polis memuru Ali Yiğit'in davada dinlenmesi yönündeki talebi, bu davayla doğrudan ilgisi olmadığı, bu aşamada dosyaya yenilik katmayacağı iddiasıyla reddetti. Davanın bir sonraki duruşması ise 2017 Şubat ayına erteledi.