ANKARA - İHD ve TİHV kurucularından Yavuz Önen, son bir yıl içinde Kürt illerinde yaşanan yıkımlara dikkat çekerek "İçimizde Halepler var; İnsan haklarından bahsedilemez" dedi. Önen, ihlallere yeterli tepki vermediği eleştirisi yapılan BM için de "savaş politikalarını destekleyen bir oluşum haline geldi" dedi.
Resmi rakamlara göre 65 milyon insanın yaşamını yitirdiği İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya devletleri "Bir Daha Asla" sloganı ile bir araya geldi ve savaş karşıtı bir pozisyon aldıklarını duyurdu. 1948 yılının haziran ayında Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi" hazırlandı, 10 Aralık 1948'de Paris'te düzenlenen BM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
O günden beri 10 Aralık, "Dünya İnsan Hakları Günü" olarak kutlanmaya başladı. Ancak bir çok insan hakkı savunucusu "savaş karşıtı" iddiasıyla şekillenen bu oluşumun, son yarım asırda özellikle Ortadoğu ülkelerinde yaşanan bir çok savaşın tarafında yer aldığı ve yıkıcılığını artırdığını düşünüyor.
'ORTADOĞU'DA SAVAŞIN DESTEKÇİSİ OLDULAR'
İnsan Hakları Derneği (İHD) ile 20 yıl boyunca başkanlığını yaptığı Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV) kurucularından olan Yavuz Önen de, BM'nin kuruluş amacına nazaran günümüzde aksi bir işlev gördüğünü söyledi ve "BM, üçüncü dünya ülkeleri ve dünya kapitalizmine muhalif seslerin yok olduğu bir yer haline geldi" dedi.
Irak'ta 10 yıl boyunca uygulanan ambargo sırasında BM'nin yanlı bir tutum sergilediğini hatırlatan Önen, "Özellikle Ortadoğu'ya yönelik savaş politikaları BM'nin desteklediği bir konu haline geldi. BM tarafından bütün diktatörlere karşı bir ambargo uygulansa, eşit ve adil bir karar olarak değerlendirebilirdik. Ama Suudi Arabistan'a dokunmayıp yalnızca Irak Başkanını 'despottur' diye Irak halkını cezalandırdı, BM. Çocuklar ölümleri, halkının üretici güçlerinin ülke dışına kaçışı, açlık, işsizlik ve bir çok olay. Yani toplumsal bir çürümeye neden oldular."
''BİR DAHA ASLA' SLOGANI RAFA KALDIRILDI'
Önen, NATO'nun Yugoslavya'ya müdahale sürecine de işaret ederek, şunları söyledi: "BM'nin Yugoslavya müdahalesinde ilkelerinin dışında kaldı. NATO'nun bizatihi bombalama işine girişmesine ses çıkarmadı. İkinci Dünya Savaşı sonrası söylenen 'Bir Daha Asla' sloganının artık 'dünyada hiçbir şekilde savaş ve çatışma olmayacak' anlamına geliyordu. Fakat BM tarafından bu slogan rafa kaldırıldı."
'90 YILLARA GÖRE TEPKİLER YETERLİ DEĞİL'
Önen, 90'lı yıllara göre Türkiye'nin bugün Kürt illerinde yaptığı hak ihlallerine BM'nin daha az tepki verdiğini söyledi. Önen şöyle devam etti: "90 yıllarda köy yakma ve boşaltma süreçlerinde her ne kadar çok büyük bir tepki olmasa da dünya kamuoyunda bir tepki vardı. İnsan hakları örgütleri ve benzeri sivil toplum örgütleri raporlar kaleme aldı. Bunun üzerinden de Türkiye hükümetine eleştirel yapıldı. Ancak son bir yıl içerisinde Kürt sorunu bazlı yaşanan çatışmalarda hak ihlallerine dair yeterli eleştiriler gelmiyor. Bunun nedeni BM'nin ve onun yanında yer alan AB'nin tutumuyla ilgili."
'KURTULUŞ MÜCADELELERİNİ 'TERÖR' KAPSAMINA ALDILAR'
Sovyetler Birliği dağılmadan önce, Kürt hareketi gibi yapıların "ulusal kurtuluş mücadelesi" olarak değerlendirildiğini vurgulayan Önen, ancak gelinen aşamada BM'nin desteklediği "terör" kavramı içerisinde bu yapıların boğulmak istendiğini söyledi. "Terör" kavramının hukuksal bir zemin yerine geniş bir yelpaze de değerlendirildiğini söyleyen Önen, "Bildirgenin giriş bölümünde 'ulusların kendi kaderini tayin hakkı' için 'Sen insanları ezme, özgürlüklerden yoksun bırakma, sömürme onlar da silaha başvurmasın' ifadesi var. Bugün ise halkların zulme karşı her türlü isyanını 'terör'le özdeşleştirilme dönemine girildi. Yalnız BM değil, bütün uluslararası platformlar bugün dünyayı bu hale getirdi. Çünkü kendi sorunlarına, sıkıntılarına çare bulmak için bir kez daha dünyanın kaynaklarına koyuyorlar" ifadelerini kullandı.
'İÇİMİZDE HALEPLER VAR; İNSAN HAKLARINDAN BAHSEDİLEMEZ'
Önen, hali hazırda BM'nin dünya ülkelerinde ve Türkiye'de sorun çözen bir yapı olmaktan çıktığını söyledi. Türkiye'de yaşanan Kürt sorunu endeksli ağır insan hakkı ihlallerinde de BM'nin çözüm gücü olmayacağını söyleyen Önen, "Türkiye'yi yönetenlerin Kürt sorununda uyguladığı şiddet ve karşılığında gelişen şiddet sarmalından kurtulmanın tek yol çözümdür; Kürt halkının her zaman uzattığı barış elinin tutulmasıdır" dedi.
Önen, son olarak şunları söyledi: "Eskiden köyler boşaltılıyordu şimdi ise iller ve ilçeler boşaltılıyor. Eskiden yıkılan köyler iken şimdi iller ve ilçeler yıkılıyor. Yani Nusaybin, Cizre ya da Sur; Halep gibi şu anda. Halep bize çok yakın ama içimizde de Halepler var. Tabi işsizliğin, yoksulluğun ve güvensizliğin, geleceğin de kaygı ile karşılandığı bir Türkiye var. Dolayısıyla bu şartlarda insan haklarından söz edebilmek mümkün değil."
Selami Aslan - dihaber