İSTANBUL - Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, AYM'nin "OHAL ve KHK üzerinde denetim yapamam" kararıyla çuvaldızın tamamını kendisine batırdığını belirtti. HDP'li Ahmet Yıldırım da, "Parti hassasiyetleri ötesinde ortaklaşmamız gereken bir süreçteyiz. İşimiz zor ama imkansız değil” dedi.
Demokrasi için Birlik (DİB), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hâl'in (OHAL) bir yılını doldurmasına ilişkin Taksim'de bulunan Hill Otel'de toplantı düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Ahmet Yıldırım, Garo Paylan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) eski yargıcı ve DİB'in kurucularından Rıza Türmen, Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu ve çok sayıda kurum temsilcisinin katıldığı toplantıda, "OHAL'in 1. yılında demokrasi enkaz altında" pankartı asıldı.
Toplantıda konuşan yazar Ayşegül Devecioğlu, 15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL'in yaşamın bütün alanlarında korkunç bir yıkım ortaya çıkardığını belirterek, KHK'lerin sınırsız bir alanda sayısız hak ihlallerine yol açtığını vurguladı. Devecioğlu, uluslararası hukukla belirlenen sınırların dikkate alınmaksızın, tüm özgürlüklerin ve hakların sınırsız ve keyfi bir biçimde yok edildiğini söyledi.
'12 MİLLETVEKİLİ TUTUKLU'
OHAL döneminde yaşanan hak ihlallerine değinen Devecioğlu, binlerce kişinin hukuksuz şekilde işsiz bırakıldığını ifade ederek, "20 Temmuz itibariyle kamu kurumlarından ihraç edilenlerin sayısı 112 bin 863. Bu sayıya özel öğretim kurumların da çalışma izni iptal edilenler de eklenince rakam 135 bin 337’e ulaşıyor. Mahkeme kararı olmadan maaşlarını ve emeklilik haklarını kaybettiler. İşlerine iade edilmeleri talebiyle açlık grevine başlayan iki kamu emekçisi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 134. gününde, hapishanede ölümle pençeleşiyor. Onlara destek olmak için açlık grevine başlayan Esra Özakça ise 59. gününde, İsmail Erdoğan 57. gününde" dedi.
Seçme ve seçilme hakkının da ihlal edildiğini kaydeden Devecioğlu, "Anayasa'ya aykırı olarak Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri ve eşbaşkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ tutuklandı. CHP milletvekili Enis Berberoğlu’yla birlikte 12 milletvekili hapiste bulunuyor" diye belirti.
'5 BİN 644 AKADEMİSYENİN İŞİNE SON VERİLDİ'
Çeşitli iş kollarında da grev hakkının ihlal edildiğini anımsatan Devecioğlu, şöyle devam etti: "15 üniversite kapatıldı, 5 bin 644 akademisyenin işine son verildi, üniversitelerde çalışanlar dahil edildiğinde bu rakam 7 bin 800 kişiyi aştı. Seçilmiş Yerel Yöneticiler görevden alınarak, cezaevlerine konuldu ve yerlerine seçilmemiş kişiler atandı. Kayyum atanan belediye sayısı 86’ye ulaştı. Malvarlıklarına hukuksuz biçimde el konuldu. KHK’ler kapsamında Türkiye'nin 43 ilinden toplam 965 şirket, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredildi. 107 gerçek kişinin malvarlıklarına da kayyum olarak TMSF getirildi."
'İHRAÇLARIN YÜZDE 20'Sİ KADINLARDAN OLUŞTU'
Binlerce kişinin gözaltına alındığını ve gözaltına alınanların avukat görüşlerinin sınırlandırıldığını kaydeden Devecioğlu, "Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 7 Temmuz 2017’de yaptığı açıklamada 15 Temmuz'dan sonraki süreçte, 168 bin 801 kişi hakkında adli işlem yapıldığını söyledi. Kadınlara karşı hak ihlallerinde artış yaşandı. Hak arama kanalları tıkandı. KHK’ler ile 50’yi aşkın kadın sivil toplum kuruluşu kapatıldı. KHK’ler ile kamu kurumlarından ihraç edilenlerin yüzde 20’sini kadınlar oluşturdu. Kadın cinayetlerinde artış ve nitelik değişikliği dikkat çekti" diye konuştu.
'136 MEDYA TEMSİLCİSİ HAPİSHANEDE'
OHAL'in kültür sanat alanında da kendisini hissettirdiğini vurgulayan Devecioğlu, OHAL'in inanç gruplarından tutalım LGBTİ bireylere kadar bir çok alanda etki ettiğini söyledi. 180 medya kuruluşunun kapatıldığını dile getiren Devecioğlu, "2017 Nisan-Mayıs-Haziran dönemini kapsayan Bia Medya Gözlem Raporu’na göre Türkiye’de 136 medya temsilcisi hapishanede" dedi.
'SUR'DA TARİHİ MİRAS YOK EDİLDİ'
Doğal, tarihi varlıkların yıkıma uğradığını kaydeden Devecioğlu, 445 ÇED kararının yatırımcı lehine çıktığını aktardı. 1401 dernek ve 122 vakıfın kapatıldığını dile getiren Devecioğlu, 34 yazarın tutuklu olduğunu ve 30 yayınevinin kapatıldığını belirtti. Devecioğlu, "Güneydoğu bölgesinde çok geniş kamulaştırmalarla kitleler göçe zorlandı, mülksüzleştirildi. Diyarbakır Sur’da tarihi miras yok edildi, kamulaştırmalarla yoksullar kent merkezinden sürgün edildi, demografik yapı değiştirildi" diye konuştu.
'KHK'LER GİDECEK, OHAL KALKACAK'
Referandumda ortaya konulan kitlesel "Hayır" iradesinin ve Adalet Yürüyüşü'nün ortaya çıkardığı rüzgârın, demokrasi güçlerinin ortak mücadelesine yeni bir soluk kazandırması gerektiğinin altını çizen Devecioğlu, "Yurttaşlar olarak adalet içinde eşit, özgür, barış içinde yaşamak arzumuzdan vazgeçmeyeceğiz. KHK’ler gidecek OHAL kalkacak; biz kalacağız!" diyerek mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.
'KHK'LER BÜYÜK HUKUKSUZLUKLAR YARATTI'
Ardından konuşan AHİM eski yargıcı ve DİB'in kurucularından Rıza Türmen, OHAL’in KHK’ler ile birlikte büyük hukuksuzluklar yarattığına dikkat çekerek, şöyle dedi: “Kararnamelerin TBMM tarafından onaylanması lazım. 26 kararname çıkmış sadece 5’i Meclis’te onaylanmış. Onaylanmadığı sürece bu kararnameler kanunsuzdur." OHAL KHK’lerinin geçici olduğunu ve OHAL kalkınca bu KHK’lerin de kalkması gerektiğini belirten Türmen, KHK’lerin kanuna dönüşmesinin OHAL’in kalıcı olduğu anlamına geldiğini söyledi.
'AYM ÇUVALDIZIN TÜMÜNÜ KENDİSİNE BATIRDI'
Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, OHAL’in Anayasa’nın 120. maddesi çerçevesinde ilan edildiğini ancak uygulamaların bu çerçeveye girmediğini söyledi. Anayasa Mahkemesi’nin 4 Kasım 2016 tarihindeki "OHAL ve KHK üzerinde denetim yapamam" kararını hatırlatan Kaboğlu, “AYM bunu derken ‘1991 ve 2003 kararımdan vazgeçiyorum’ dedi. Kendi kararını eleştirerek bundan vazgeçti. AYM çuvaldızın tümünü kendisine batırdı. AYM, ‘Bunu denetleyecek Meclis’tir’ diyor ama Meclis ne zaman denetleyecek 2019’da mı? Anayasa’nın ilgili hükümleri bile açıkça ihlal edilerek kararnameler yazılıyor. MGK’nin hiçbir zaman karar alma gücü olmadı Bakanlar Kurulu’na tavsiye eder sadece. Ama çıkarılan kararnameler MGK kararıyla çıkarıldı. Bu uygulama da Anayasa’ya aykırılığın örneklerindendir” diye konuştu.
‘HAK İHLALLERİ İÇİN ORTAM HAZIRLANDI’
TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, hak ihlalleri için OHAL ile uygun ortamın hazırlandığını ifade ederek, “İnsan hakları örgütleri ihlallerin önünde engel görülüyordu ve OHAL bu örgütleri kapatma hakkı verdi. Özellikle bölgedeki hak savunucuları gözaltı ve tutuklama tehdidi ile karşı karşıya" dedi.
‘EMEKÇİLER AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ'
KHK ile 112 bin 863 kişinin ihraç edildiğini belirten KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “Emekçiler işsizliğe ve açlığa mahkum edilerek Saray'a biat etmeye zorlanıyor” diye belirtti. Bozgeyik, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın taleplerinin kabul edilerek, tutukluluk hallerinin son bulmasını istedi.
DİSK Koordinatörü Hakan Koçak, “Bu darbenin sınıfsal tutumu da var. Bir sınıf kimliği var, sermayenin elde edemeyeceği rahatlamayı elde etti. Çünkü grev yapılamıyor. Sendikal aktivitelerin tamamına yönelik doğrudan ve dolaylı müdahale söz konusu. Kayyım atamalarından etkilenen 2 bin kadar belediye çalışanı işsiz kaldı” ifadelerini kullandı.
‘İŞİMİZ ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL'
"Eğer bir araya gelemezsek OHAL’i kaldırma istenci AKP’de doğmayacak" diyen HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, şöyle dedi: "Kanun hükmünde değil Anayasa hükmünde kararnamelerle Anayasa'ya baskın gelen kararlar alınıyor. Bütün siyasi partiler kendi parti hassasiyetlerinden vazgeçmezse telafi edilmesi mümkün sorunlar telafi edilemeyecek hale gelecek. Diktatörler seçimle gelir ancak hiçbir zaman seçimle gitmezler. Bu gidişata 'dur' demek üzere bir araya gelmeliyiz. Parti hassasiyetleri ötesinde ortaklaşmamız gereken bir süreçteyiz. İşimiz zor ama imkansız değil” dedi.
İHD: HAK İHLALLERİ TAVAN YAPTI
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi de, OHAL’in 1’inci yılında yaşanan süreci ve OHAL’in devamının yaratacağı sonuçlar hakkında görüşlerini paylaşmak amacıyla Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. “OHAL insan haklarına yapılmış bir darbedir, kaldırılsın” pankartının açıldığı açıklamada konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, OHAL'de hak ihlallerinin tavan yaptığını belirterek, OHAL'de tespit edebildikleri hak ihlallerini şöyle sıraladı:
* 111 bin 240 kamu görevlisi ihraç edildi. (33 bin 74'si öğretmen)
* 32 bin 80 kamu görevlisi açığa alındı. (4 bin 513'si öğretmen)
* Özel öğretim kurumlarında çalışan 20 bin 292 öğretmenin çalışma izinleri valiliklerce iptal edildi.
* 15 bin 295 akademisyen ve bin 194 idari personel ihraç edildi.
* 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem başlatıldı. 50 bin 510 kişi tutuklandı. 43 bin 439 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Toplam 142 bin 353 kişi hakkında dava açıldı. 8 bin 87 kişi firari olarak aranıyor. Tutuklananlar arasında 169 general, 8 bin 815 emniyet mensubu, 24 vali, 2 bin 431 hakim ve savcı, 11 HDP ve 1 CHP milletvekili, 74 Belediye eşbaşkanı, 28 HDP il başkanı, 89 İlçe eş başkanı ve 780 il ve ilçe yöneticisi cezaevinde bulunuyor.
* 89 belediyeye KHK'de yapılan yasa değişikliği ile kayyum atandı.
* 966 şirkete el konuldu ve TMSF'ye devredildi.
* 4 bin 887 kuruluş kapatıldı ve mal varlıklarına el konuldu.
* 110 medya kuruluşu/gazete, televizyon ve radyo kapatıldı mallarına el konuldu.
* 715 gazetecinin sarı basın karlı iptal edildi.
* 157 gazeteci halen cezaevinde.