Rapor yarın açıklanıyor: İmralı’da hep OHAL uygulandı

İSTANBUL - Asrın Hukuk Bürosu, Öcalan’ın 18 yıldır tutulduğu İmralı Cezaevi’yle ilgili hazırladıkları raporu yarın açıklayacak. Öcalan’ın avukatlarından İbrahim Bilmez, İmralı’da hep OHAL’in uygulandığını belirterek, İmralı’daki gidişatın bütün Türkiye’yi etkilediğini söyledi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde 18 yıldır tek kişilik hücrede tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüştürülmemesi, yarın 6’ncı yılını geride bırakıyor. 27 Temmuz 2011 tarihinden beri avukatların Öcalan ile görüşmesi, “hava muhalefeti”, “koster bozuk”, “koster onarımda” ve “OHAL” gerekçesiyle 673 kezdir engelleniyor.

Asrın Hukuk Bürosu, Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekmek amacıyla düzenlemiş oldukları 6 aylık raporu, yarın saat 12.00'de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde, yapacakları basın toplantısıyla açıklayacak. 6 ayda yaptıkları başvuruların kaç kez ve hangi gerekçelerle engellendiği bilgilerinin raporda yer aldığını belirten Öcalan'ın avukatlarından İbrahim Bilmez, Öcalan ve İmralı’daki diğer tutuklular Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysel Aktaş’ın tecridine dikkat çekti.

STÖ’LER DE KATILACAK

Öcalan’ın en son kardeşi Mehmet Öcalan ile 11 Eylül 2016 tarihinde görüştüğünü hatırlatan Bilmez, "2017’nin ilk 6 ayında da durum değişmedi. Dolayısıyla biz buna ilişkin bir rapor hazırladık. Yarın bunu kamuoyuna deklare edeceğiz. İmralı’ya uygulanan tecrit hiçbir zaman Türkiye’nin hayrına olmadı. Şu anda da bunu görüp yaşıyoruz. Kamuoyunun bu tecridi kanıksaması, kabullenmesi Türkiye’nin barışı ve huzuru için hiç doğru değil. Buna ilişkin demokratik kamuoyunun harekete geçmesi gerekiyor. Biz de bu konuda bir duyarlılık yaratmak için açıklama yaparak çağrıda bulunacağız. Bu açıklamamıza çeşitli sivil toplum örgütleri ve demokratik hukuk kurumları da katılacaklar" dedi.

İmralı’daki durumun kamuoyunda sanki normalmiş gibi göründüğünü söyleyen Bilmez, “Bunun hiç öyle olmadığının iyi anlaşılması gerekiyor. Biraz buna vurgu yapmak için kamuoyu ile bu raporu paylaşacağız” dedi.

‘CPT MİSYONUNA GÖRE ROL OYNAMIYOR’

Öcalan ile hiçbir temasın olmadığına dikkat çeken Bilmez, “Hiçbir şekilde mektup alışverişi yapamıyoruz, faksla ulaşamıyoruz. Bütün görüşme taleplerimiz reddediliyor. Keza Avrupa İşkence ve Onur Kırıcı Muameleleri Önleme Komitesi'nin (CPT) bir misyonu var bu konuda. CPT misyonuna göre bir rol oynamıyor. Yaptığımız hukuki başvurular var. Açtığımız davalar var. Bunlara da raporda yer verdik. Bunların hepsini kamuoyuyla paylaşacağız” diye konuştu.

Öcalan’ın konumunun ve İmralı’ya uygulanan tecridin doğrudan Türkiye’nin huzuru ve barışıyla ilgili olduğuna vurgu yapan Bilmez, “Çünkü bunu hep yaşadık, gördük. Ne zaman ki ülkede güvenlik politikaları devreye girmiş, o zaman da İmralı’daki tecrit de derinleşmiştir. Bugün yaşadığımız süreç de adeta bunun zirve noktasıdır. Dolayısıyla uygulanan tecridin bir an önce sona ermesi gerekiyor. Kamuoyunun da bu noktada duyarlı olması gerekiyor” dedi.

‘TÜRKİYE İMRALI’LAŞTI’

OHAL’in Öcalan'ın Türkiye’ye getirildiğinden beri İmralı’da uygulandığına dikkat çeken Bilmez, şunları söyledi: “İmralı’da hiçbir zaman normal hukukun uygulandığı bir alan olmadı. Her zaman olağanüstü hal koşulları vardı. Dönem dönem daha da kötüleşti. Bazen yumuşatıldı; ama her zaman devam etti. Biz kamuoyunu özellikle hukukçu çevreleri bu konuda duyarlı olmaya da çağırdık. 2005 yılında yapılan yasal değişiklikleri örnek verebiliriz. O dönem direkt Sayın Öcalan hedeflenerek, Ceza Mahkemesi Kanunları İnfaz Kanunu'na yeni düzenlemeler getirildi. Avukat-müvekkil görüşmesine 3’üncü bir kişi girmesi durumu getirildi. O görüşmeler hukuka aykırı bir şekilde kasetlere kaydedildi. Avukatların yasaklanmasına ilişkin bir madde getirildi. Bunlar uzun bir süre Sayın Öcalan’a uygulandı. Hukuk çevrelerinde aslında bu konuda yeterli bir tepki doğmadı, oluşmadı ve 15 Temmuz’dan sonra gördük ki bu İmralı’daki hukuk ya da hukuksuzluk bütün Türkiye’ye sirayet etmeye başladı. Ve tüm Türkiye’ye aslında bir anlamıyla İmralı’laştı. Şimdi bu konuda herkes şikayetçi. Ama zamanında tepki verilseydi, duyarlılık olsaydı belki bugün Türkiye bu noktaya gelmeyebilirdi. O açıdan da önemli. İmralı’nın gidişatı, bütün Türkiye’yi etkiliyor."

Bilmez son olarak, hukukçuları, “Birlikte durmaya” davet etti.