Cumhuriyet avukatları: Adalet fışkırsın demiyoruz, kırıntısını istiyoruz

İSTANBUL – Cumhuriyet gazetesi davasında avukatlar savunma yaptı. Avukatların, “Bugün buradan adalet fışkırsın talebimiz yok ama bir kırıntı bekliyoruz” sözleri duruşmaya damga vurdu.

Cumhuriyet gazetesi davasında gün boyu avukatlar savunma yaptı. İlk olarak savunma yapan Avukat Ali Rıza Dizdar, “Bu dosyada kişilerin özgürlüklerini kısıtlayacak herhangi bir delil toplanmadığı gibi, toplanmasına da imkan verecek gibi değil. Bundan dolayı derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum” dedi.

'ADALET KIRINTISI BEKLİYORUZ'

Av. İlkan Koyuncu ise Kadri Gürsel’in iddianamede anlamlandırılamayan bir sanık konumunda olduğunu söyledi. Bylock konusunun kendileri için çok önemli olduğunu dile getiren Koyuncu, “8 kişi için tek taraflı irtibat. Kadri Gürsel’i aramışlar ve konuşmamışlar. Bu aramaların çoğu, Temmuz 2014 tarihinde olmuş. 2014’te bu kişiler FETÖ’cü değil, bylock kullanıcısı değil” dedi. Koyuncu savunmasını “Bugün buradan adalet fışkırsın talebimiz yok ama bir kırıntı bekliyoruz” sözleri ile sonlandırdı.

'BASIN SANSÜR EDİLEMEZ'

“Basın hürdür ve sansür edilemez” diyen avukat Köksel Bayraktar ise “Basın hür olduğunu, sansür edilemeyeceğini hiçbir zaman unutulmamalıdır. Çünkü düşünce özgürlüğüne hiçbir zaman gem vurulamaz. Düşünce ve basın özgürlüğünü bir birinden ayırmak mümkün değildir” dedi. AİHM kararlarına atıfta bulunan Bayraktar, bu kararların hepsinden “Sınırsızlık”tan bahsedildiğini ifade ederek, “Biz burada bugün manşetleri yargılıyoruz” dedi.

Avukat Burak Öner, dosyada her hangi bir delilin olmadığını, “Zan” yaratmanın amaçlandığını söyledi. Avukat Yıldız İmrek, “Burada basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü yargılanıyor” diye kaydetti.

'2015 HABERLERİ NEDEN BEKLETİLDİ?'

Avukat Can Atalay, Ahmet Şık’ın dosyada yargılanmasının tek nedeninin attığı tweet olduğunu dile getirerek, “Ahmet Şık’ın savunmasını alan savcı 301’den soru sordu. Bizim uyarılarımıza rağmen savcı 301’den soru sordu ve yazışmaların uzun sürdüğünü söyledi” dedi. Atalay, Şık’ın savcılık sorgusunda Sabah Gazetesi muhabiri Nazif Karaman’ın 3 gün önce yazdığı sorulardan sorduğunu ileri sürdü. Şık’ın savcılık sorgusunu bir sivilin de takip ettiğini ifade eden Atalay, “2015 yılı haberleri için neden iki sene bekleniyor? Başsavcılık görevini ihmal mi etmiş, yoksa açık ve yakın bir tehlike yok mu?” diye sordu.

‘MİT’İN VE POLİSİN BİLMEDİĞİNİ BEN Mİ BİLECEĞİM’

Avukat Bahri Belen de “17/25 Aralık’a kadar hizmet hareketi olan cemaat 15 Temmuz'da darbeci oldu. Bizim bildiğimiz iktidarın parçası olduğudur. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, polis ve MİT’in bilmediği örgüt yapısını ben mi bileceğim de bilerek isteyerek yardım edeceğim?” dedi. Bu gazete ile ilgili temel suçlamaların gazetede çıkan haber ve yazılar olduğunu söyleyen Belen, bu yazı ve haberlerin de yok edilme ihtimali olmadığını, tüm yazı ve haberlerin devletin arşivinde olduğunu söyledi. Belen, “Bu haberlerden savcı, AKP, MHP, CHP veya halkın bir kısmı rahatsız olmuş olabilir” dedi.

Avukat Alp Selek ise savunmasında her telefon geldiğinde savcılığa başvurup ‘Bana telefon geldi, bylockçu mu, değil mi bilmiyorum’ derse ne denir ona bilmiyorum” dedi.

'ONLARI BİZE VERİN'

Avukat Fikret İlkiz, Birleşmiş Milletler Çalışma Grubu’nun tutuklu Cumhuriyet Gazetesi çalışanları için hazırladığı raporu mahkemeye sunarak, detaylarını anlattı. İlkiz, savunmasının devamında “Şimdi kanun olmadan kanunsuz, var olan zamanda şöyle söylenebilir. Onlar gazetecidirler" dedi. İlkiz, "Güray Öz’e gönderilen mektupları haddimizi yetkimizi aşarak okuyoruz. Telefonla okurlara yanıt veriyoruz. Siz kimsiniz diyorlar. Günay gelsin işini yapsın bizi kurtarsın. Gurur duyduğumuzdan ifade etmek zorunda olduğumuz Murat Sabuncu iznini uzattı da uzattı. Gazeteciler izin yapacak. Artık kaytarmasın işinin başına dönsün. Haberlerle başa çıkmaktan yorulduk. Dolar aldı başını gidiyor. Ne reklam veriyorlar ne ilan alıyoruz. Kağıttır, baskıdır, matbaadır anlamıyoruz. Önder Çelik gelsin işini yapsın. 40 yılın başında yayın danışmanlığı geldi aklımıza. Bir ay bile çalışmadan Kadri Gürsel çekip gitti. Editoryal bağımsızlık kuşkusuz. Ahmet Şık çık dışarı. Cezaevini mesken tutmaktan şimdilik vazgeç. Eşi kızı var, çok seviyor. Burada meslektaşlarımız var, onları verin bize gidelim. İstediğinizde geliriz” ifadelerini kullandı.

'ZOR TERCİHİ VERMENİZİ İSTİYORUZ'

İlkiz’in ardından konuşan avukat Hasan Fehmi Demir, “Türk yargısı bütün bu olaylardan sonra bir ders çıkarmış mıdır? Cem Küçük daha dün bu davının yargıcı gibi beyanlarda bulunuyordu. Bu insanı tanık olarak gösteren bir savcının hukukuna ne kadar güvenilir” dedi. Demir, “Bu dosya heyetinizin önüne gelmiştir. Bunu kabul etmenize bir şey demeyeceğim. Ama sizde tutukluluk halinin devamına karar verdiniz. Murat İnam yaptığı sadece bu dava da yargılananların adil yargılama hakkını yemedi, Türkiye halklarının adil yargılama hakkını zedeledi” dedi.
Demir, “Sanıklar yalvarıyor bize ‘Suçum ne?’ Biz de size yalvarıyoruz, bize gerekçe verin. Umudu ayakta tutmak için konuşmalıyız. Karşılıklı konuştuğumuz zaman bir şeyleri çözebiliriz. Biz zor olan yolu tercih etmek istiyoruz. Siz heyetin de zor olan yolu tercih etmenizi bekliyoruz” dedi. Demir, tutuklamaların hukuka aykırı olduğunu dile getirerek, “Bu yargılama tutuksuz da yapılabilir. Arkadaşlarımızın özgürlüğünü sağlayan karar vermenizi bekliyoruz” diyerek savunmasını sonlandırdı.

Duruşma savcının mütalaasını açıklaması ile devam edecek.