‘Tek tipe karşı insanların tek ruh ve duyguyla direnmesi gerekiyor’

MERSİN – Tutuklulara tek tip kıyafet uygulaması tartışmalarının 1980 askeri darbesi dönemindeki uygulamayla aynı olduğunu dile getiren dönemin mağdurları, herkesi tek tipleştirmeyi amaçlayan bu uygulamaya karşı içeride ve dışarıda mücadele verilmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tutuklular için tek tip kıyafet uygulamasına geçilmesi yönündeki söylemi, 1980 darbesi sonrası 1 Ocak 1984’te uygulamaya konulan tek tip elbise uygulamasını akıllara getirdi. 1980 darbesi sonrası tutuklanan isimlerden İbrahim Bilen ve Ahmet Şeremet, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde tek tip dayatmasına karşı verilen mücadele sürecini anlattı.

‘TUTUKLULARI SİNDİRMEK İÇİN HER YOL DENENDİ'

1980 yılının Ağustos ayında PKK'li olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ne konulardan biri de Ahmet Şeremet. Vahşet olarak tarih sayfalarında yerini alan uygulamaların tutukluları kişiliksizleştirmek ve onursuzlaştırmak adına yapıldığını anlatan Şeremet, darbe ile başlayan işkencelerin uzun bir dönem dinmediğini dile getirdi.
Darbe ile birlikte toplumun kanaat önderleri, aydınları, yazarları ve devrimcilerin cezaevlerine konulduğunu söyleyen Şeremet, darbe ile toplumu sindiren devletin ardından da cezaevlerine yöneldiğini belirterek, “1980 ile başlayan işkenceler uzunca bir dönem hiç hızını kesmedi. Bu işkencelere karşı birçok devrimci tutsak direnirken bu direniş karşısında devrimci tutsaklar ya yaşamını yitirdi ya da sakat kaldı” dedi.

‘TEK TİP KIYAFETLERİ GİYMEDİK YAKTIK’

5 Ocak 1984 yılında tutukluları tek tipleştirmek için tek tip kıyafet uygulamasının dayatıldığını ve buna adli tutuklularla başlandığını dile getiren Şeremet, “ Tek tip kıyafet uygulaması başlamadan önce siyah, lacivert ve de koyu mavi renklerden oluşan kıyafetleri cezaevine getirdiler. Bunu ilk önce adli tutuklulardan başlayarak uygulamaya soktular. Daha sonra siyasi tutukluların bulunduğu koğuşların önüne bıraktılar bizlere 'Siz bunları zorla da olsa giyeceksiniz' deniliyordu. Bizler de bu tek tipi kabul etmeyerek koğuşların önüne bırakılan kıyafetleri yaktık kabul etmedik” dedi.

Şeremet, Cezaevlerinde bulunan tutukluların tek tip kıyafet uygulamasına karşı alınan direniş kararı ile birlikte yaşananları şöyle anlattı: “ Bizler kıyafetleri giymemek için açlık grevlerine başladık. Hücrelerimizi kapattık, barikatlar kurduk. Askerler içeriye giremiyordu. Bizlere işkence yapıyorlardı ama bizler asla bu uygulamayı kabul etmiyorduk ve en sonunda da bu direniş ile kazandık.”

‘HERKESİN BU UYGULAMAYA DİRENMESİ LAZIM’

Tek tip kıyafete karşı direnmenin insani bir yaklaşım olduğunu dile getiren Şeremet, insan onurunun rencide edilmesine karşı direnişin meşru olduğunun altını çizdi. Şeremet, bugün yapılmak istenen tek tip uygulamanın FETÖ tutukluları için değil özellikle de siyasi tutukluları kapsayacağını ifade etti.

Bu uygulamayla insanların düşüncelerinin dahi aynı olmasının amaçlandığını söyleyen Şeremet, “Herkesi tek tipleştirmek istiyorlar. Bu uygulama FETÖ ile başlar sonra 100 binlerce tutukluyu kapsar buna karşı direnmek gerekir. Bu uygulamaya karşı hem cezaevlerindekiler hem de dışarıda bulunan insanların tek ruh, tek duygu ile direnmesi gerekiyor. Bu uygulamaya kesinlikle karşıyız” dedi.

‘YA BU KIYAFETLERİ GİYERESİNİZ YA DA BURADAN ÇIKAMAZSINIZ’

1980 darbesi döneminde tutuklanarak 10 yıl Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kalan İbrahim Bilen de darbe sonrası yaşanan işkence ile sonuç alamayanların tek tip kıyafet dayatmasına başvurduğunu söyledi.

Tek tip uygulamasına karşı cezaevinde açlık grevleri ve ölüm oruçlarının başladığını hatırlatan Bilen, o süreci şu sözlerle özetledi: Açlık grevlerinin başlaması ile birçoğumuz işkencelere maruz kaldık. Sırf bu tek tipe karşı olduğumuz için işkenceler yapılıyordu. Yaklaşık 6 ay bizleri hücrelerde tuttular bizlere ‘Ya siz bu kıyafetleri giyersiniz ya da sizi buradan hiç çıkarmayız’ dediler. Bizler yaklaşık bir buçuk ay kesintisiz ve çok sert bir direniş ortaya koyduk. Bütün koğuşları yaktık. Daha sonra gardiyanlar bizleri koğuşlardan çıkarıp işkence yaptılar daha sonra ise sinema denilen yerde zayıf düşen bedenlerimize zorla bizlere kıyafetleri giydirdiler.”

Tek tip kıyafete karşı verilen direniş ile 14 Temmuz direniş ruhunun filizlendiğini söyleyen Bilen, şimdi de benzer bir ruh ile mücadele etmek gerektiğini söyledi.