FARC 1 Eylül’de siyasete giriyor
Yeğin: Türkiye fırsatı kaçırdı

İSTANBUL - FARC’ın 1 Eylül’de siyasete girmesini değerlendiren gazeteci-yazar Metin Yeğin, iktidar tarafından sonlandırılan “çözüm sürecini” kastederek, “Bugün eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti barış imzalasaydı, Ortadoğu’nun en güçlü ve her yerde sözü geçen bir devlet olacaktı. Bu fırsatı kaçırdılar” dedi.

“Hem FARC’ın son kongresine katıldığımda hem de barış imzasına katıldığımda o barış sırasında, eğer Erdoğan o barış imzasındaki görkemi görseydi Türkiye'de barış sürecini bozmazdı” dedi.

Kolombiya hükümeti ile Devrimci Silahlı Güçler (FARC) arasında 50 yıldan uzun süredir devam eden ve yaklaşık 200 bin insanın hayatına mal olan, daha çok sınıfsal temele dayanan çatışmalı süreç, 2016'da Küba'nın başkenti Havana'da yapılan anlaşmayla barışla sonuçlandı. Kolombiya hükümeti ile geçen sene “Barış Antlaşması” yapan Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC), 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde siyasete girecek. FARC’ın kuracağı siyasi partinin ismi ve programı ise henüz belli değil. FARC’ın 1 Eylül’de siyasete girme kararını değerlendiren Latin Amerika siyaseti konusunda uzman olan gazeteci-yazar Metin Yeğin, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti barış imzalasaydı, Ortadoğu’nun en güçlü, her yerde sözü geçen ülkesi olurdu” dedi.

‘SANCILI BİR SÜREÇ BAŞLADI’

FARC’ın Kolombiya ve dünyanın en büyük örgütlerinden bir tanesi olduğunu söyleyen Yeğin, 52 yıllık savaş süreci yaşayan FARC’ın müzakere sürecine değinerek, “Yaklaşık 4 yıllık bir müzakere sürecinden sonra Kasım 2016’da barış imzalandı. Bununla da barış süreci başladı” dedi. FARC’ın ilk ortaya çıkmasının nedeni “toprak reformu” talebi olduğunu kaydeden Yeğin, “Marksist-Leninist çizgide bir devrim savunuluyordu. Daha sonra özellikle bu Marksist-Leninist çizgiye son yıllarda Bolivarcı çizgi eklendi. Dolayısıyla böyle bir devrimi savunuyorlardı” diye konuştu.

Kolombiya hükümetiyle Havana’da yapılan müzakere sonucunda barışın imzalandığını kaydeden Yeğin, “Barışın imzalanmasındaki temel şeylerden bir tanesi, savaşın başlamasının nedenlerinden biri olan toprak reformuydu. 3 milyon hektar toprağı devlet köylere dağıtma sözü verdi. Bunun karşılığında da FARC, 6 aylık müzakere sürecinde silahları bırakacak ve politik mücadeleye legal olarak katılacak. Bu da yaşandı. Müzakereden sonra 6 aylık süreçte silahlar teslim edildi. Ancak sonraları sancılı bir süreç oldu” diye ifade etti.

MASADAN KALKMAMA KARARLILIĞI

FARC’ın 4 yıllık müzakere sürecinde defalarca ateşkes ilan ettiğini dile getiren Yeğin, “Her ne durumda olurlarsa olsunlar masadan kalkmayacakları yönünde kararlılıkları vardı. Kalkmadılar ve barış da imzalandı. Barış daha sonra bir referanduma sunuldu. Ama referandumda reddedildi. Bunun reddedilmesinin temel nedeni de çok düşük katılımının (yüzde 37) olmasıydı” dedi.

Savaşın sadece insanları değil umudu da öldürdüğünü vurgulayan Yeğin, şunları söyledi: “Sadece bir gerilla hareketi değil birden fazla gerilla hareketi var. Paramiliter güçler var, başka şiddet unsuru olan çeteler ve mafyalar var. Dolayısıyla barışı bir gerilla hareketiyle tam olarak sağlayamama düşüncesi çok yaygındı. Bu yüzden de çok az katılım olmuştu. Ama referandum aslında belirleyici değildi, zaten uluslararası bir anlaşmaydı. Çünkü anlaşmanın tarafları sadece Kolombiya hükumeti ve gerilla değildi, taraflar arasında Birleşmiş Milletler başta olmak üzere farklı ülkeler bulunuyordu. Nihayetinde anlaşmalar geçerli oldu ve silahlar teslim edildi.”

FARC PARLAMENTOYA GİRECEK

Maddelerden bir tanesinin içerisinde politik olarak mücadeleye katılmanın zaten var olduğunu belirten Yeğin, “Daha önce de bu barış antlaşmaları oldu ve yasal mücadele sürdürülemediği için gerek aynı gerilla hareketi gerekse başka gerilla hareketi tekrar çoğaldılar. Kolombiya yasal mücadele alanı çok dar bir ülkedir. FARC da zaten buna rağmen kabul etti. Bir de en önemli maddelerden bir tanesi de ne kadar oy alırsa alsın belli bir kotası var. Bu kota oranında FARC parlamentoya her durumda girecek. Bir gerilla hareketinin, tekrar seçime katılması kolay değil” diye belirtti.

Kolombiya’da diğer ülkelerden farklı olarak çok fazla miktarda hala tasfiye edilemeyen çok zor tasfiye edilecek bir paramiliter güç olduğunu sözlerine ekleyen Yeğin, “Bu paramiliter güçler hala silahlı, adam kaçırıyorlar. Yine eski FARC gerillalarından birkaç tanesini öldürdüler. FARC bakalım bu sorunlar içerisinde demokratik bir siyasi yapıda mücadelesinin sürdürebilecek mi?” diye sordu.

DEVLET SÖZLERİNİ TUTMAZSA…

Yaşanabilecek olası sorunlara da dikkat çeken Yeğin, şöyle devam etti: “Mesela paramiliter güçler saldırılar düzenleyecektir. Zaten sağ partiyle çok yakın ilişkileri olan bir şey ve kendilerinin de tasfiye olmasını istemiyorlar. Eğer barış bu şekilde olursa devlet aynı zamanda onların tasfiye sözünü de verdi. Bununla ilişkin bir komisyon da kuruldu. Komisyonda gerillalar da gözlemci olarak varlar. Birleşmiş Milletlerden de varlar. Dolayısıyla böyle bir seçim sürecinde sürekli saldırılarla, bir yandan seçimi provoke etmek, öte yandan da FARC’ın yasal partisinin mücadelesini durdurmak için çok saldırılar göreceğiz gibi. Bu da tabi ki her açıdan FARC’ın yasal mücadelesini sürdürmesini zorlayacaktır. Çünkü eskisi gibi silahlı değiller ve çekildikleri bölgelere de doğrudan paramiliterler girdi. Dolayısıyla oldukça güç koşullarda bir demokratik mücadele sürecek. Diğer yandan devlet de verdiği sözleri tutmazsa çok tartışmalı bir seçim olacak.”

ERDOĞAN GÖRKEMİ GÖRSEYDİ…

Havana’da yapılan müzakere sürecinin açık olduğunu belirten Yeğin, Türkiye’yi kastederek, “Türkiye’de böyle bir süreç yaşanmadı. Her şeyin ne olduğu belirsiz. Ne olduğunu tam bilemiyoruz hatta. Yalnız şunu söyleyeyim, oradaki hem FARC’ın son kongresine katıldığımda hem de barış imzasına katıldığımda, eğer Erdoğan o barış imzasındaki görkemi görseydi Türkiye'de barış sürecini bozmazdı gibi geliyor. Çünkü bugün eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti barış imzalasaydı, Ortadoğu’nun en güçlü ve her yerde sözü geçen bir devlet olacaktı. Bu fırsatı kaçırdılar. Ama gene olacaktır. Taraflar birbirini yenemediğinde masaya oturmak zorunda kalır Böyle bir süreç mutlaka olacak. Bu süreç mümkün olduğu kadar yakın olduğu zamanda daha iyi olacaktır. Ama şu an için yakın vadede böyle bir şeyin olabileceğini düşünmüyorum” diye konuştu.

‘SÜREÇ AÇIK OLMALI’

“Bugün için en devrimci politik eylem barışı savunmaktır” diyen Yeğin, şöyle devam etti: “Barışı örgütlemek, savaşı örgütlemekten çok daha zor. Barışı örgütlemek için mutlaka dahil olmak gerekiyor. Barışın geliştirilmesi, desteklenmesi ve sürdürülmesi gerekiyor. Özellikle de süreç açık yürütülmelidir ki barışın demokratik olarak toplumsal bir yaygınlık ve meşruiyet kazansın. En azından müzakere döneminde açık olan bir süreçle ancak barışı inşa edebiliriz. Ki karşılıklı sözler tutulabilsin diye.”

Sadiye Eser - dihaber