'Avrupa'nın mültecileri tehdit olarak görmesi sorun'

İSTANBUL - Türkiye'nin, mültecileri Avrupa'ya karşı siyaseti bir tehdit olarak kullanmasının ahlaki olarak sorgulatan bir durum olduğunu söyleyen Mülteciyim Hemşerim Dayanışma Ağı üyesi Soner Çalış, asıl sorunun ise Avrupa'nın da mültecileri bir tehdit olarak görüyor olması olduğunu kaydetti.

Ülkelerindeki savaş nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan mülteciler, düştükleri göç yolculuğunda ülkeler arasında siyasi pazarlık malzemesi haline getirilmiş durumda. Türkiye'ye sığınan mülteciler de siyasi iktidarın elinde Avrupa'ya karşı kullanılmak üzere tutulmuş bir koz durumunda. Son olarak Avrupa Parlamentosu'nun (AP), Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki "müzakerelerin durdurulması" yönündeki kararı üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Daha ileri giderseniz bu sınır kaplıları açılır, bunu da bilesiniz. Öyle kuru sıkı tehditlerden ne ben anlarım ne bu millet anlar. Bunu da bilesiniz" diyerek Avrupa'yı mültecilerle tehdit etmişti.

Ancak Mülteciyim Hemşerim Dayanışma Ağı üyesi olan Soner Çalış, mültecilerin AB ve Türkiye arasında "tehdit unsuru" olarak görülmesine tepkili.

Mültecilerin tehdit olarak görülmesini sorunlu bir yaklaşım olarak değerlendiren Çalış, bu yaklaşımının içinde birçok ihlali barındıran, ahlaki olarak da birçok şeyi sorgulatan bir durum olduğunu ifade etti. Temel problemin ise, tek başına mültecilerin Avrupa'nın önüne tehdit olarak konması ve bunun üzerinden bir yaptırım uygulatmak istenmesi olmadığının altını çizen Çalış, "Erdoğan'ın 'Ey Avrupa rahat dur yoksa bende 3 milyon mülteciyi oraya gönderirim, senin sistemini sıkıştırırım' deme şansı var. Ancak sorun, Erdoğan'ın dış siyaseti mülteci pazarlığıyla yürütmek istediğinde Avrupa'nın da bunu bir tehdit olarak görüyor olması" diye konuştu.

Çalış, problemin tam da burada başladığını belirterek, mültecilerin ülkelerindeki savaştan kaçıp, daha iyi bir yaşama, daha iyi bir gelecek hayali kurma niyetiyle Türkiye'ye gelip, istikrarsız bir politika izlendiği için sokaklarda aç-susuz kaldığını kaydetti.

Çalış, "Türkiye'yi yüz binlerce insan transit bir ülke olarak kullandı ve Avrupa'ya gitti. Çünkü refah arıyorlar. Suriyeliler de aynı şekilde. Ancak, bunca insan hakları hikayesinden bahsedip, bunun kurucusu olduğunu ortaya koyan Avrupa'nın bu insanları bir korku algısıyla tanımlıyor olması, buradan yaklaşıyor olması problem. Yoksa evet 3 milyon Suriyeli göç politikasında koskoca 550 milyon nüfuslu bir Avrupa'yı gayet sıkıştırabilir. İnsan hakları açısından kabul edilebilir değil. Uluslar arası anlaşmalar geçici korumada olsa sığınma talebinde bulunan insanların güvenlikli bir şekilde sığındıkları ülkede yaşam olanaklarının sağlanmasını gerektirir" diye konuştu.