DTK, TJA, DBP ve HDP’den ortak Öcalan açıklaması

DİYARBAKIR - DTK, TJA, DBP ve HDP tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ortak açıklamada, İmralı’daki koşullara dikkat çekilerek, şu an yaşanan savaş, kıyım, çatışma ve kaosun PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritten kaynaklandığı vurgulandı.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il örgütleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Tevgera Jina Azad (TJA) tarafından PKK Lideri Abdullah Öcalan'dan aylardır haber alınamamasına ilişkin, yüzlerce yurttaşın katılımıyla DBP il binası önünde açıklama yapılmak istendi. Ancak parti binasını ablukaya alan polisler, OHAL uygulamalarını gerekçe göstererek, dışarda açıklama yapılmasına izin verilmeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine DBP binasındaki Vedat Aydın Konferans Salonu’nda açıklama yapıldı. Açıklamaya HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Açıklama öncesi sık sık, Öcalan lehinde sloganlar atılarak, İmralı’daki koşullara dikkat çekildi.

'BU KARAR BÖLÜNMENİN EŞİĞİDİR'

Hazırlanan ortak basın metninin Türkçesini DBP İl Eşbaşkanı Zeki Baran, Kürtçesini de DBP Yöneticisi Rıfat Roni okudu. Ortak açıklamada, 7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde yaptığı kamuoyu araştırmaları neticesinde çözüm ve barış sürecinin Ak Parti'ye oy kaybettirdiğini gören Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çözüm masasını devirdiği ve ardından çatışma ortamının startının verildiği belirtildi. Devam eden savaşı anlamak için çözüm sürecini bitiren bu kararı iyi okumak gerektiğinin altı çizilen açıklamada, "Bu karar Adalet ve Kalkınma iddiası ile yola çıkan AKP zihniyetinin kendini nelerin üzerine var ettiğinin ispatıdır. Bu karar çatışmasızlığı, huzuru demokrasiyi reddetmektir. Bu karar çatışmada, yıkımda, ölümde, insan hak ve hürriyetini tanımamakta ısrardır. Bu karar 24 Temmuz 2015 tarihinde fiili olarak savaşın sebep olduğu binlerce ölüm, şehirlerin yerle bir edilmesi, on binlerce mağdur ailenin ortaya çıkması ve bunun neticesinde Türkiye toplumunun kutuplaşması, ülkenin psikolojik olarak bölünmenin eşiğine gelmesine atılmış bir imzadır. Bu karar Sayın Öcalan'ın defalarca dikkat çektiği savaş gladyosunun 15 Temmuz 2016 tarihinde giriştiği darbeye zemin hazırlamaktır. Bu karar 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AKP'nin karşı darbe ile sebebi ve uygulayıcısı olduğu bunca hukuksuzluğa kılıf uydurmaktır" ifadeleri kullanıldı.

'REHİN ALMALAR DEVAM EDİYOR'

Bu gidişata "dur" demenin, Kürt, Türk, Arap, Çerkez ayrımı yapmaksızın kendine "insanım" diyen ve insan onurunu önemseyen herkesin görevi olduğu vurgulanan açıklamada, "Bu gün dahi devam eden saldırılar, tutuklamalar, sindirmeler her ne kadar Kürt halkının şahsında yürütülse de hedef alınan Türkiye demokrasi cephesidir. Hedef alınan kadındır, basındır, aydınlardır, sanatçılardır, akademisyenlerdir ve en önemlisi demokratik siyaset zeminidir. HDP eş başkanları ve vekilleri, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, KJA sözcüsü Ayla Akat Ata ve binlerce siyasi tutuklunun durumu başka bir şekilde açıklanamaz. Maalesef haksız ve hukuksuz bir şekilde siyasi rehin almalar bu gün dahi hız kesmeden devam etmektedir. Kamuoyu tarafından takip edildiği üzere bu durum devletin başı tarafından bir seferberlik olarak ilan edilmiştir. Gelinen aşamada bu durumun böyle devam edemeyeceği açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır" denildi.

'TECRİT DAHA DA AĞIRLAŞTI'

Ortadoğu’nun ateş topuna dönüştüğü süreçte Türkiye’nin ihtiyacı olanın savaş, hukukun ve meclisin askıya alınması, savcıların, hâkimlerin siyasilerin emir eri gibi hareket edip kararlar alması olmadığı ifade edilen açıklamada, şunlar vurgulandı: "Sona erdirilecek bir çatışma ortamı neticesinde barışın, huzurun inşası demokrasinin hakim kılınması zaruri bir ihtiyaçtır. Şüphesiz bu ihtiyaç sağlam bir irade, net bir duruş ve barışta ısrar ile gerçekleşecektir. Çözüm sürecinin baş aktörü olan Sayın Öcalan, 5 Eylül 2016 tarihinde kendisi ile görüşme talebiyle başlayan açlık grevi neticesinde kardeşi Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede; bu savaşın son bulmasına dönük görüşünü, kararlılığını açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Devlet/Hükümet tarafının samimi bir şekilde yaklaşıp, bir irade ortaya koyması durumunda ülkenin 6 ay gibi bir süre zarfında bu kaostan kurtulacağını açıklamıştır. Maalesef AKP hükümetinin buna cevabı, savaşı daha da derinleştirme ve Sayın Öcalan üzerindeki tecridi daha da ağırlaştırma olmuştur."

'ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ VAZGEÇİLMEZ TALEBİMİZDİR'

Son olarak, bugünkü savaş, yıkım, kıyım ve yaşanan kaosun Öcalan üzerinde uygulanan tecridin bir sonucu olduğu kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: "Onun için toplumun arzu ettiği bir gelecek bir süreç ancak Sayın Öcalan üzerindeki tecrittin kaldırılması, ailesinin, avukatlarının ve siyasi heyetlerin kendisi ile görüşünün sağlanması ve bundan daha önemli olan özgürlüğüne kavuşması ile başlatılabilir. Sayın Öcalan Türkiye’de toplumsal barışın teminatıdır. 'Tecridi Kıralım Özgürleşelim, Özgür Yarınları Beraber İnşa Edelim' şiarı ile Kürt siyasi hareketi, temsilcileri, kurumları, bileşenleri ve bu ülkede barışta ısrarcı olanlar olarak, halkımız ile beraber Sayın Öcalan üzerindeki anlamsız, gereksiz ve toplumun hiç bir çıkarına hizmet etmeyen tecrittin kaldırılması, Sayın Öcalan’ın özgürleşmesi Türkiye’de barış ve huzur ortamının tesisi için öncelikli hatta vazgeçilmez talebimizdir."

Açıklama, alkış, slogan ve zılgıtlarla son buldu.