İHD: Hasta tutuklulara karşı insanlık suçu işleniyor

İZMİR - İHD İzmir Şubesi hasta tutsakların durumuna dikkat çekerek, Türkiye'nin hasta tutuklu ve hükümlülere karşı insanlık suçu işlediğini ifade etti.

İnsan Hakları Derneği(İHD) İzmir Şubesi, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacı ile Konak eski Sümer Bank önünde basın açıklaması yaptı. “Susma suça ortak olma ölüyorlar”, “Adli tıp infaz, yargı idam oldu” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Açıklamayı yapan İHD Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek, Kayseri’deki bombalı saldırıya ilişkin de Türkiye’nin bombaların patladığı arenaya dönüştüğünü söyledi. Nereden gelirse gelsin insan yaşamını yok eden her türlü saldırıyı kınadıklarını söyleyen Çiçek, daha dün İstanbul bugün Kayseri'de onlarca ölüm yüzlerce yaralı ve birçok evde travma. Akıl tutulması yaşıyoruz” dedi.

'323'Ü AĞIR 905 HASTA TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ VAR’

Türkiye hapishanelerinde en az 323' ü ağır toplam 905 hasta tutuklu ve hükümlünün olduğunu aktaran Çiçek, hapishanelerin hastalığa zemin hazırlayan ortamları nedeniyle, tutuklu ve hükümlülerin yaşamını yitirdiğini söyledi. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 39. Maddesi ile Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa İşkence ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele veya Cezanın Önlenmesi Komitesinin gereklerini yerine getirmediğini belirten Çiçek, "Buna göre doktora erişim, bakımda eşitlik, hastanın onayı ve gizlilik, önleyici sağlık hizmetleri, özellikle ağır ve ölümcül hastalar olmak üzere insani yardım, sağlık personelinin mesleki bağımsızlığı ve mesleki yetkinliği gibi haklar belirlenmesine rağmen Türkiye’de mahpusların sağlık hizmetlerine ulaşmasında ve eşit haklardan yararlanıp eşit muamele görmesinde sıkıntılar yaşanıyor" diye konuştu.

'ATK RAPORLARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR’

Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) raporları gerçeği yansıtmadığının altını çizen Çiçek, Menemen'de de açılan R Tipi cezaevinin rehabilite merkezlerinin adeta bir ölüm yuvasına dönüştüğünü ifade etti. Rehabilite merkezlerine getirilen hastaların acil tedavisinin ve hijyen koşullarının sağlanması gerektiğinin altını çizen Çiçek, "Ama uygulama tamamen bunun tersidir. Tek kişilik hücrelerde tutulma, aylarca tedaviye götürülmeme, hijyen olmayan ortamlar ve yalıtılmış bir mahpusluk dayatılmaktadır. Tedavisi için getirilen mahpus bu ortamda ölümle burun buruna bırakılmaktadır" diye konuştu.