'Hayata Dönüş' davalarında 'zaman aşımı' için yarışıyorlar

İSTANBUL - "Devletin şefkat eli" adı altında 19 Aralık 2000'de 20 cezaevinde başlattığı "Hayata Dönüş Operasyonları"nın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen, sanık askerler hakkında açılan davalarda bir adım ilerleme yok. Bayrampaşa ve Ümraniye cezaevleri katliamlarına dair açılan davalara bakan iki mahkeme, adeta dosyanın zaman aşımına düşmesi için birbirleriyle yarışıyor.

19 Aralık 2000, Türkiye cezaevlerinde "devletin şefkat eli" adı altında gerçekleştirilen en büyük katliamın günü olarak tarihe geçti. "Hayata Dönüş Operasyonu" adı altında yaşanan cezaevi katliamı 16 yılını geride bıraktı. O tarihte, "Hayata Dönüş" operasyonu adı altında "F Tipi" sisteme geçilmeye karşı eylem gerçekleştiren siyasi tutukluların kaldığı 20 cezaevinde eş zamanlı operasyon gerçekleştirildi.

2000'nin sonbaharında cezaevlerinde koğuş sisteminin yerine getirilmek istenen "F Tipi" cezaevi uygulamasına karşı çıkan siyasi tutuklu ve hükümlüler, 19 talep öne sürerek süresiz açlık grevi eylemine başladı. 20 Ekim'de başlayan açlık grevi, 45'inci günde ölüm orucuna dönüştürüldü.

2'Sİ ASKER 32 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ

Eylemin büyüyerek devam etmesi üzerinde 19 Aralık 2000 tarihinde eş zamanlı olarak 20 cezaevinde aynı anda "Hayata Dönüş Operasyonu" adıyla operasyon başlatıldı. Operasyon 3 gün sürdü. 3 günlük sürede 30'u siyasi tutuklu, 2'si asker olmak üzere toplamda 32 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılar sırasında yüzlerce tutuklu yaralanırken, bazılarının yaralanmaları ise ömür boyu onların birer direniş "anısı" olarak vücutlarında kaldı.

20 CEZAEVİNDE BİNLERCE ASKER-POLİS İŞ BAŞINDA

19 Aralık sabahının erken saatlerinde Türkiye'nin dört bir yanından askerler operasyon yapılacak olan kentlere getirilmişti. Operasyona 8 jandarma komando taburu, 37 bölük olmak üzere 8 bin 335 asker, binlerce gardiyan ve binlerce çevik kuvvet polisi katıldı. Bunun yanında Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı'na bağlı yüzlerce kontrgerilla birliği operasyon sırasında hazır bulundu.
Operasyon sırasında gaz bombaları ve ağır silahların yanı sıra skorsky tipi helikopterler, iş makineleri de destek vermeleri için cezaevlerine konuşlandırıldı. Sabahın ilk ışıklarında 20 cezaevinde bulunan siyasi tutuklular, "devletin şefkat eli"yle tanışmış oluyordu.

KİMYASAL KULLANILDI

Cezaevi çatıların delindiği ve duvarların iş makineleri ile yıkıldığı operasyonda devletin kimyasal madde kullandığı sadece tutuklu ve hükümlülerin vücutlarında yanık ve erimelerin olmasından kendini belli ettiriyordu. Tutukluların vücutları yanıp erirken koğuşlardaki pankartlar ve kitaplar ise sapasağlam yerlerinde duruyordu. Tutuklu ve hükümlülerin "Bizi bir kimyasal sıvıyla yaktılar" dedikleri askerlerce koğuşlara atılan sıvının ne olduğunu uzmanlar bile anlayamadı.

19 Aralık günü en büyük vahşete tanıklık eden cezaevi ise Bayrampaşa Cezaevi oldu. 14 saat aralıksız devam eden operasyonda 12 tutuklu ve hükümlü diri diri yakılarak öldürüldü. 14 saatin ardından cezaevinden geriye sadece enkaz ve onlarca yaralı kaldı.

DEVLET YİNE 'BAŞARI' PEŞİNDEYDİ

19 Aralık 2000 sabahı dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, kameralar karşısına geçerek, bilgilendirme yaptı. 32 insanın yaşamını yitirdiği, 237 insanın yaralandığı ve cezaevlerinin neredeyse enkaza dönüştüğü operasyonu "başarılı" olarak tanımlayan Türk, "İnsanların göz göre göre ölüme sevk edilmesine devletin seyirci kalması düşünülemez. Bu nedenle 20 cezaevinde bir müdahale kaçınılmaz hale gelmiştir. Müdahalenin amacı, insanların hayatını kurtarmaktır. Operasyon şu ana kadar tam bir başarı ile yürütülmüştür. Herhangi bir zaiat yoktur" ifadesinde bulundu.

"TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER CEZA ALDI'

"Hayata Dönüş Operasyonu" adı altında gerçekleştirilen operasyon sonrası "Devlet malına zarar vermek" ve "İsyan çıkarmak" ile suçlanan tutuklu ve hükümlülere ardı ardına davalar açıldı. Ancak, yaşamını yitiren 32 tutuklu, hükümlü ve askerin ölümü ve yüzlercesinin yaralanmasına sebebiyet veren asıl sorumlular hakkında gerçek bir yargılama süreci yürütülmedi. İstanbul, Çanakkale, Bursa, Malatya, Ceyhan gibi bazı kentlerde davalar açıldı. Tutuklu ve hükümlüler bu davalarda "Devlet malına zarar vermek" ve "İsyan çıkarmak"tan yargılandı. Bu davaların büyük bir kısmının sonuçlanması ile tutuklu ve hükümlüler 2'şer yıla kadar ceza aldı.

BAYRAMPAŞA DAVASI 10 YIL SONRA BAŞLADI

Bayrampaşa Cezaevi'yle ilgili ilk dava, olaydan 10 yıl sonra 2010'da açıldı. Eyüp Cumhuriyet Savcılığı'nın 37 er ve 2 astsubay hakkında hazırladığı iddianame, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

"Tufan Planı"yla ilgili 157 jandarma mensubuna "öldürme" ve yaralılarla ilgili "öldürmeye teşebbüs" suçlamalarıyla 12 Mart'ta ikinci dava açıldı. Sanıklar arasında üst düzey komutanlar da yer aldı. İddianame, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi ve Bayrampaşa Davası'nın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davayla birleştirilmesine karar verildi.

Bayrampaşa Cezaevi'yle ilgili bu ikinci davada 157 jandarma hakkında 735 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanıklar arasında, "Hayata Dönüş Operasyonu" nu yöneten, dönemin Jandarma Özel Asayiş Komando Birlikleri (JÖAK) Komutanı Albay Burhan Ergin de yer aldı. Bayrampaşa Cezaevi Jandarma Koruma Bölüğü'nden Zeki Bingöl de sanık olarak davada yer aldı. Sanıkların çoğu Ankara Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) ve operasyonda görev alan Elazığ Jandarma Komando Taburu'ndan da askerlerden oluştu.

İddianamede savcı, operasyonda görev alan birliklere mensup jandarma görevlilerinin görev sınırlarını aşarak aşırı güç ve silah kullanmak suretiyle 12 kişinin ateşli silah mermileri ve yangınlarda yaralanıp ölümlerine, 29 kişinin yaralanmasına sebep olduklarını ifade etti. Savcı ölü ve yaralı sayısının fazlalığı, yaralıların ağırlığı, olayın oluş şekli itibarıyla yaralılara yönelik eylemlerin öldürmeye teşebbüs niteliğinde değerlendirildiğini belirtti. Ancak sanıklar, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 24. maddesindeki "verilen emri yerine getirmek" ve 25/2 maddedeki "meşru savunma ve zorunluluk hali" ile de yargılandı.

DAVA ZAMAN AŞIMINA MI UĞRATILMAK İSTENİYOR?

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam eden davanın yılda ancak 2 duruşması yapılıyor. Dava kapsamında Jandarma Genel Komutanlığı'ndan istenen belgeler hala mahkemeye ulaşmazken, dosya avukatlarının Adli Tıp Kurumu'na (ATK) gönderilmesini istediği dosyanın bir kısmı da mahkeme heyeti tarafından gönderilmeyerek bekletiliyor.

Dava avukatlarından Oya Aslan, mahkemenin amacının dosyanın zaman aşımına uğratılmak olduğunu dile getirerek, 196 sanıklı davada her duruşma en fazla 5 sanığının ifadesinin aldığını belirtti. Aslan, yaklaşık 200 sanığı olan dava kapsamında bu şekilde ifadelerin alınması durumunda davanın en az 10 yıl daha süreceğini ve bunun da zaman aşımına denk geleceğini söyledi.

AİHM TÜRKİYE'Yİ MAHKÛM ETTİ

15 Kasım 2016 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Hayata Dönüş Operasyonu"nda Bayrampaşa Cezaevi'nde katledilen 11 kişinin yakınlarının başvurusunda kararını açıkladı. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "yaşam hakkı"nı düzenleyen 2. maddesinin ihlal edildiğine karar vererek, Türkiye'yi mahkum etti. Başvurucular tazminat talep etmediği için, mahkeme tazminata hükmetmedi.

ÜMRANİYE DAVASINDA BERAAT KARARI ÇIKTI

"Hayata Dönüş Operasyonları" sırasında Ümraniye Cezaevi'nde de bir uzman çavuş ile 4 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdi. Uzman çavuşun asker kurşunuyla yaşamını yitirdiği ise yıllar sonra ortaya çıktı. Operasyon ardından Ümraniye Cezaevi'nde bulunan 399 tutuklu ve hükümlüye dava açıldı.
2004'te de operasyonun Ümraniye Cezaevi'yle ilgili kısmı için 267 askeri personele kapatılan Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi ve Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davada "Bora" ve "Atmaca" isimli operasyon planları da çıkmasına rağmen, bu planlarla ilgili hiçbir işlem yapılmadı. "Bora" ve "Atmaca" isimli Ümraniye planlarının aksine, Bayrampaşa Cezaevi davasında ortaya çıkan "Tufan" planı medyada geniş yer buldu.

HSYK'DAN HEYETE MÜDAHALE

267 askeri personelin yargılandığı davada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) mahkeme heyeti hakkında inceleme başlattı. Ancak HSYK, "Hayata Dönüş Operasyonu" Ümraniye davasının hakimiyle ilgili "taraflı davrandığı, gerçeği ortaya çıkarmak için çaba harcamadığı ve duruşmada horladığı" şikayetlerinden soruşturma açılmamasına karar verdi.

399 tutuklu ve hükümlü hakkında açılan davada 15 yıl sonra karar verildi. Yargılama sürecinde hayatını kaybeden 32 sanık hakkında açılan davaların düşürülmesine karar veren Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 367 sanığı da "faili gayri muayyen şekilde adam öldürmek" suçunu işlemediklerinin anlaşıldığı gerekçesiyle geçtiğimiz Ocak ayında beraat kararı verdi. Dava 98 duruşmada sonlandı.

MAHKEME ZAMANA OYNUYOR

Askerler hakkında açılan dava ise Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Dava kapsamında yakalaması yapılmayan sanık askerlerden kaynaklı adeta dava yerinde sayıyor. Yılda 2 defa görülen duruşmanın her biri en fazla 10 dakika sürüyor. Dava avukatı Aslan, davanın adeta donduğunu kaydederek, düşme durumu olduğunu söyledi. Aslan, mahkeme heyetinin davayı sürdürmek istemediğini dile getirerek, "Dava sürünceme de bırakılmak isteniyor" dedi. Aslan, "İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımının olmayacağını söyledi.