İSTANBUL - HDP'ye yönelik saldırılara tepki gösteren gazeteci ve yazarlar, saldırının sorumlusu olarak hükümeti işaret etti. Sinemacı ve yazar Ümit Kıvanç, "Elbirliğiyle kontrollü olarak yok etmeye çalışıyorlar. İktidarın güdümünde bir yok etme politikası söz konusu” dedi.
İstanbul Beşiktaş ve Kayseri'deki saldırıların ardından üye ve yöneticileri hedef alınan HDP'nin bu kez il ve ilçe binalarına yönelik saldırı furyası başladı. Binalarının yakılıp kullanılamaz hale getirildiği HDP'ye yönelik saldırılara gazeteci ve yazarlar tepki gösterdi. Sinemacı ve yazar Ümit Kıvanç, HDP'nin yok edilmeye çalışıldığını belirterek, "Elbirliğiyle kontrollü olarak yok etmeye çalışıyorlar. İktidarın güdümünde bir yok etme politikası söz konusu” dedi.
'İKTİDAR SORUMLU KONUŞMUYOR'
Daha öncesinden tehlikeli bir ortamda girileceğinin sinyalinin verildiğini kaydeden Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ayşe Yıldırım da, şunları aktardı: “Sanki bu patlamaların sorumlusu HDP imiş gibi bu parti hedef alındı. Hükümet sorumlu konuşmuyor. Sanırım sadece bir AKP milletvekili saldırılara karşı tavır aldı. İnsanları açıkça hedef gösteren fotoğraflar paylaşan, şiddete davet eden, lince davet eden, tweetler başkası tarafından atılmış olsaydı bu kişilerin kapıları kırılarak evlerinden alınırlardı.”
'DEVLET ŞİDDET DİLİNİ BIRAKMALI'
“Bildik, bilmedik güçlerle beraber toplumsal kutuplaşmanın kaosa gittiği bir süreç yaşıyoruz” diyen gazeteci-yazar Hayko Bağdat ise, Beşiktaş, Kayseri gibi yerlerde bombaların patlaması ile Mersin, Adana gibi yerlerde yaşayan Kürt gençlerin hayatının tehlikeye atıldığını söyledi. Devletin kullandığı dili "şiddet dili" şeklinde niteleyen Bağdat, devlet yetkililerinin sükuneti sağlamaktan geri durduğunu kaydetti. Bombalı saldırıları da kınayan Bağdat, “Tekrar görüşme ve müzakere masasına geri dönülmelidir. HDP’nin yakılması ve Kürt siyasetçilerinin tutsak edilmesi kabul edilemez. AKP'nin diline daha çok dikkat etmesi lazım. Sükunetin yerleştirilmesi lazım” şeklinde konuştu.
'NE ZAMAN KORUYACAK?'
HDP binalarına yönelik saldırıların üzücü bir durum olduğunu kaydeden gazeteci Mehveş Evin, “Bunlar ne yazık ki sürpriz değil. Çatışma ve şiddet dilinin ağır bastığı, 'intikam' kelimesinin devlet yetkililerince kullanıldığı, seçilmişlerin hapishaneye atıldığı, farklı her ses ve görüşün susturulduğu ağır bir baskı ortamındayız. Ayrıca devlet yetkililerinin bir siyasi partinin hedef gösterilmesine ve açık provokasyonların karşısında sessiz kalması onay verdiği anlamına gelir. Böyle bir devlet hangi vatandaşını, ne zaman koruyacaktır” diye sorarak tepki gösterdi.