'Öcalan çözüm sürecinde kana mahkum olmadığımızı gösterdi'

İSTANBUL - TJA aktivisti İlkay Yenigül, Öcalan'ın devrede olduğu "Çözüm süreci"nde ölümlerin olmadığını ve bununla birlikte bütün Türkiye halklarında umudun yeşerdiğini belirtirken, HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit de, Öcalan için "Bu kana mahkûm olmadığımızı, başka türlü yaşayabileceğimizi ortaya koymuş bir kişidir" dedi.

Türkiye'ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürülüyor. Yaşam ve güvenliğine dair kaygıların 15 Temmuz darbe girişimi sonrası daha da büyümesi üzerine, Avrupa'nın yanı sıra Diyarbakır'da aralarında milletvekilleri, Kürt siyasetçiler, gazeteciler ve insan hakları savunucularının da bulunduğu 50 ismin başlattığı açlık grevinin 7'nci gününde kardeşi Mehmet Öcalan, Adalet Bakanı'nın izniyle İmralı Adası'na giderek kendisiyle görüşebilmişti. O görüşme sonrası avukatları ve ailesinin birçok kez yaptığı başvurulardan yine sonuç çıkmadı ve Öcalan ile herhangi bir temas sağlanamadı.

Bu durumun kamuoyunda oluşturduğu kaygı ve tartışmalar ise devam ediyor. İmralı'daki uygulamanın tamamen "askeri kişiye özel bir tecrit" uygulamasına dönüştüğünü belirten Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, "Burada asıl barıştan ve çözümden, insan hakları, demokrasi özgürlükleri adına ne anlaşıldığı ile ilgili bir tutum ve politik yaklaşım bulunmakta. Bundan vazgeçilmesi gerekiyor" dedi. Kürt sorunun çözülmesi isteniyorsa bütün aktörlerin bu sorunun çözümüne dahil edilmesi gerektiğine vurgu yapan Efe, "Abdullah Öcalan'ın tecridi politik bir şey içermekte aynı zamanda. Bundan vazgeçilmelidir. Bu anlamda biz bunu çok tehlikeli yükseliş olarak görüyoruz" diye belirtti. Yaşanan sürecin Türkiye'yi 50-100 yıl geriye götürecek bir süreç olduğuna işaret eden Efe, şunları aktardı: "Barışı eksenine alan, insanını ve hakkı eksenine alan bir sürece girilmesi için öncelikle en önemli aktörlerden biri olan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve sivil toplumu ifade eden tüm aktörlerin özgür demokratik bir ortamda buluşmasına yönelik sürecin başlatılması gerekiyor."

'ÖLÜMLERİN DURMASI İÇİN TECRİT KALDIRILMALI'

Öcalan'ın 2013 Diyarbakır Newroz'unda okunan mesajına dikkat çeken Tevgera Jina Azad (TJA) aktivisti İlkay Yenigül, o dönemde ölümlerin olmadığını ve bununla birlikte bütün Türkiye halklarında umudun yeşerdiğini vurguladı. "Çözüm sürecinin" bitmesi ile birlikte Türkiye'nin kan gölüne çevrildiğini ifade eden Yenigül, "Türkiye Cumhuriyeti tarafından bir savaş ortamı yaratıldı. 2015'ten beri çok ciddi kayıplar yaşanıyor. Her iki taraftan da çok ciddi ölüm haberleri geliyor. Birçok kentlerimiz bombalanıyor. Cizre'den Silopi'den , Nusaybin'den, Şırnak'tan, Hakkari'den, Yüksekova'den tutalım Kürdistan'ın birçok kenti yerle bir edildi. Dolayısı ile bu müzakerelerin ve bu ölümlerin durabilmesi için, insanların yaralarının yeniden sarılması için bir an önce tecridin kaldırılması gerekiyor" diye konuştu. Tecridin kaldırılması ile birlikte ölüm haberlerinin olmadığı, patlamaların yaşanmadığı, kadın katliamlarının olmadığı, çocukların ölmediği ve kentlerin yıkılmadığı bir ülkeye yeniden dönülebileceğinin altını çizen Yenigül, Türkiye'de demokrasinin gelişebilmesi ve ölümlerin durması için buna ihtiyaç olduğunu söyledi.

'ÖCALAN'IN BARIŞ ÇABALARI GÖRÜLMEDİ'

2013 sürecinde başlayan "Çözüm süreci"nin Kürt sorununun başka bir şekilde çözülebileceğini gösterdiğini belirten Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, "O dönem en büyük inisiyatifi alan ve bu çözüm sürecinde barış noktasında irade ortaya koyan Sayın Öcalan'dı. Bu ülkede yine ölümlerin olmaması, akan kanın durması ve gerçekten anaların ağlamaması için elinden gelen çabayı, barış noktasında da sonuna kadar sarf etti. Birçok noktada geliştirilen sabotajlara ve provokasyonlara karşı sürekli sağduyuyu koruyan, sürekli masayı korumaya yönelik bir tutumu vardı" diyerek bu çözüm çabalarının AK Parti tarafından görülmediğini kaydetti.

'ÖCALAN ÇARESİZ OLMADIĞIMIZI GÖSTERDİ'

Öcalan'a uygulanan tecrit ile birlikte ülkedeki barış umudu ve barış iradesinin tecrit altına alındığına dikkat çeken Koçyiğit, şöyle devam etti: "Bugün Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin sadece fiziksel tecrit olarak ele alınmaması gerekiyor. Aslında onun düşüncelerine, bir bütün Türkiye toplumu ve dünya toplumu ile buluşmaması için uygulanan bir tecrittir. Çünkü o dile getirdikleri ile bu ülkede başka şekilde yaşayabileceğimizi, yan yana birlikte, eşit koşullarda yaşayabileceğimizin yol haritasını ve çözümünü ortaya koydu." Öcalan için "Çaresiz olmadığımızı, bu kana mahkûm olmadığımızı başka türlü yaşayabileceğimizi ortaya koymuş bir kişidir" diyen Koçyiğit, onun şahsında aslında Türkiye barışına bir tecrit uygulandığını söyledi. Koçyiğit, "Bombalara, kana, şiddete, gözyaşına razı olmamız isteniyor. Türkiye'de yaşayan insanlar olarak biz buna razı değiliz. Barış içinde, eşit özgür bir toplumda yaşamak istiyoruz. Bu eşit ve özgür toplumun ön koşullarının temelinde de Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin kalkmasıdır" dedi.