DİYARBAKIR - Şırnak halkı ile dayanışmak amacıyla düzenlenen yemekte konuşan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, AK Parti’nin savaş politikalarından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Yüksek, “İmralı’dan PKK Lideri Abdullah Öcalan barış elini uzatıp, ‘El verilirse çözüm sağlarız’ isteği yanıtsız bırakılmamalıdır” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il örgütleri tarafından Şırnak halkı ile dayanışmak amacıyla, Diclekent’te bulunan Giran Park’ta dayanışma yemeği verildi. DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP Grup Sözcüsü Ayhan Bilgen, Diyarbakır milletvekilleri Feleknas Uca ve Ziya Pir ile birlikte DBP ve HDP MYK üyeleri ve il örgütleri yöneticileri yanı sıra, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yüzlerce kişi yemeğe katıldı.
Açılış konuşmasını yapan DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Ruken Demir Akça, iktidarların Kürt halkını yok etmeyi amaçladığını ancak Kürt halkının direnişi karşısında hesaplarının bozulduğunu söyledi. Sokağa çıkma yasaklarında yaşanan çatışmalar sonucunda meydana gelen yıkımlara dikkat çeken Akça, “Hükümetin başlattığı savaş süreci ile kentlerimiz yıkıldı ve yakıldı. Dayanışma yemeğinin düzenlenmesi yıkılan kentlerimizdeki halkımıza el uzatmayı amaçlıyor” dedi.
BİLGEN: BOYUN EĞMEYEREK ZAFERE ULAŞACAĞIZ
Tarihin önemli dönemlerinde yaşandığı acılardan ders çıkarmak gerektiğini dile getiren HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, siyaseten kayıp veriyor olsak da, mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini söyledi. Bilgen, “Elbette en çok şehirlere yapılan baskı ve yıkımla, siyaseten iradeyi kırmaya yönelik girişimler bir biri ile bağlantılı politikalardır. Bugün burada konuşma yapması gereken eşbaşkanlarımıza yönelik saldırıları irade kırma girişimi olarak görüyoruz. Halkımız kararlı olursa, irade kırma operasyonlarına boyun eğmeyerek zafere ulaşacağız. Siyaseten aldığımız darbeler ve kayıplar telafi edilebilir. Toplumsal mücadelede zafiyet gösterirsek, siyasi yaralarımızı da sarmakta zorlanırız”
Ankara’dan DAİŞ ile mücadele ediliyor gibi mesajların verildiğini ancak AK Parti ve MHP’nin gizli ortaklık yaptığını söyleyen Bilgen, Bahçeli’nin “Bab’ı almazsak Diyarbakır, Ankara tehlikeye girer” söylemlerinin El-Bab’ın kendileri için ne kadar önemli olduğunu anlamak için Diyarbakır’a baktıklarını söyledi. Bilgen, “Sevr sendromunu hatırlatıp duruyorlar. Onların kavgalarının tarafı da olmayacağız. Kürtlerin kendi oyunlarına alet olmayacağını görenler, bugün başka propagandalar yapıyor. Ankara’da bütün hesap, yeni Anayasaysa, Cumhurbaşkanı’nın hukuksuz ve suç işleyen politikalarına yeni kılıf aranmaktadır. Kentlerimizi bu hale getirenler kimse, onların bu hesaplarının karşısında olacağız. Sandığa gitmezler düşüncesiyle referanduma gidiyorlar. Ama bu oyununun, başarıya ulaşmasının bir yolu varsa, hayır diyenlerin zulmü karşısında boyun eğmeyenlerin başarısı olacaktır. Sandığa gitmeyi zorlaştırmayı düşünüyorlar. OHAL çerçevesinde bunu başaracaklarını düşünüyorlar. Kürtlerin yaşadıkları acının sorumluları kendileri değilmiş gibi bir algı oluşturarak, bizi dışarıda bırakmayı düşünüyorlar. Son 14 yılda öğrendik ki Erdoğan zayıf olduğu zaman uzlaşır. Güçlü olduğu zaman karşısındakini ezmeye çalışmakta. Bizim tek çıkış yolumuz bu oyunu bozmaktır. Elbette mecliste sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Onları Ankara’da rahatsız etmeye devam edeceğiz. Yeter ki halkımız sokakta, evde camide bu oyunlara prim vermesin. Zor günleri aşarak kendi geleceğimizi belirleyeceğiz” diye konuştu.
YÜKSEK: KÜRT SORUNUNU ÇÖZELİM
Bu dönem her zamankinden daha güçlü bir şekilde bir birine destek olma günüdür diyen DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, halkımız için, Ortadoğu halkları için ittifaklarımızın gelişmesi için bir başlangıç olacağına inandığını dil getirdi. Buradan sevgi ve saygılarımı Demirtaş, Tuncel, tutuklu milletvekili, belediye eşbaşkanlarına gönderdiklerini dile getiren Yüksek, en kısa zamanda onları da zindanlardan çıkacaklarına inandıklarını söyledi.
Yüksek, “Arkadaşlarımızı hücrelerde tutuyorlar. İyi bilsinlerki seçilmişlerimiz yalnız değildir, milyonların onlarla birlikte olduğunu iyi bilmeleri gerekir. Amed halkı bu sürecin ne kadar tarihi ve önemli olduğunu çok iyi biliyor, bu süreci hep birlikte yürütmeliyiz. Özgür bir gelecek için, tüm dünyanın yaşadığı gibi özgür bir kimlikle yaşamak için ne kadar zorluk karşımıza çıkarsa çıksın bu süreci birlikte götüreceğiz. Şimdiye kadar binlerce arkadaşlarımız cezaevlerinde, Şırnak, Qoser, Sur ve daha birçok yerde binlerce insanımız evsiz bırakıldı, yerinden edild, zorla yerinden göç ettirme, ölüm gözyaşı artık bu topraklarda bitmesini istiyoruz. Bu duruşumuzda da samimiyiz. Türkiye’nin yürüttüğü kirli savaş politikalarını istemiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Türkiye ve Suriye’de yürütülen savaş hiç kimsenin işine yaramıyor. Biz Kürt sorunu içimizde çözelim ama bugün AKP hükümeti tüm bu olasılıkları ortadan kaldırmış durumda bu da şu anlama geliyor ki Kürt sorunun demokratik ortamda çözülmesini istemiyor. Biz onlar istemiyor diye barıştan vazgeçmeyeceğiz, bu halk on yıllardır savaşın ortasındadır. Artık bizlerde özgür yaşamak istiyoruz; Kolombiya ve FARC örgütü arasında barış sağlandı, 52 yıl sonra da olsa da diyalog ve çözüm yoluyla barış sağlandı” diye konuştu.
‘EL VERİLİRSE ÇÖZÜM SAĞLARIZ’
Hükümetin bir an önce savaş politikalarından vazgeçmesi ve barış yolunu açması gerektiğini dile getiren Yüksek, artık kimsenin zarar görmesini istemediklerini söyledi. Yüksek, “İttifakımızı ne kadar güçlü tutarsak o kadar ilerlemiş oluruz, birlik oldukça sonuç alma da o kadar kolay olur aksi takdirde çözüm daha da zorlaşır. AKP kendini güçlü gördükçe saldırıyı daha da ağırlaştırıyor, bu yaşadıklarımız bizim kaderimiz değildir, bu savaş herkesi etkiliyor Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin bir sebebi de yürütülen savaştır. İmralı’dan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın barış elini uzatıp, ‘El verilirse çözüm sağlarız’ isteği yanıtsız bırakılmamalıdır. Umut ediyoruz ki özgürlük dolu günler önümüzdedir, tüm halkımızın aydın geleceğinin daha da yakın olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından bölgede yaşanan yıkımı anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı.