Gazeteci Kırkaya: Bakanlık talimatıyla gözaltına alındık

ANKARA - Gazeteci Kenan Kırkaya, 10 günlük gözaltı sürecinin İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla gerçekleşen bir operasyon olduğunu belirterek, 80 askeri darbesi uygulamalarıyla benzerlik arz eden uygulamaların devreye konulduğunu söyledi.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) Ankara Haber Şefi Kenan Kırkaya, 12 Aralık günü gözaltına alınıp 10 günlük gözaltı sürecinden sonra “adli kontrol şartı” ile serbest bırakıldı. Kırkaya’ın gözaltın alınmasından sonra günlerce dosyasına savcılık ataması yapılmazken, savcılık işlemleri sırasında neyle suçlandığını öğrenebildi.

Gözaltında yaşadıklarını aktaran Kırkaya, son dönemdeki gözaltı ve tutuklama operasyonlarının sadece HDP’ye ya da her hangi bir kesime yönelik olmadığını, toplumun tümüne dönük olduğunun altını çizdi.

‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN TALİMATIYLA GÖZALTINA ALINDIK’

“Bir biri ile ilişkisi olmayan bir biri ile herhangi bir bağı olmayan ne işlevsel olarak bir bağı olan ne de örgütsel ve toplumsal olarak bir bağı olan isimlerin toplandığına şahit olduğumuz bir operasyondu” diyen Kırkaya, “Doğrudan İçişleri Bakanlığı tarafından verilen bir intikam talimatı vardı ve onun gereği yerine getirildi” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra toplumun her kesimine yönelik kapsamlı operasyonların hayata geçirildiğini anımsatan Kırkaya, şunları aktardı: “İçerideki siyasi tutuklu sayısı 60 bin civarına ulaştı. Yani hiçbir ülke bu kadar ‘potansiyel terörist’ üretemez. Üstelik değişik fikirlerde, birbiri ile uyuşmayan kesimlerin terör örgütü üyesi olarak suçlandığı bir başka ülke gösteremezsiniz.”

‘PİYANGO KİME ÇIKARSA’

Yaşanılanların 80 askeri darbe sürecinin sonuçlarını aşan bir tablo olarak değerlendiren Kırkaya, “80 darbesi uygulamalarını kitaplardan okuyorduk. O dönemler benim çocukluğuma denk geliyor ama yaşananlar mantık, mantalite, yaklaşım hep kitaplarda okuduğumuz ama teorik olarak kafamızda yer edinen gelişmelerdi. En son gözaltına alındığımızda bunun kısmen yeniden hayata geçirildiğine tanıklık ettim. Ama burada kaba anlamda bir işkence ideasında bulunamam. Fakat yaklaşım ve tavır doğrudan 1980 yaklaşımını andırıyordu. Şöyle: Ankara’da bir spor salonu, gözaltı merkezine dönüştürülmüş durumda. Emniyetin hizmetine verilen bir spor salonu. İlginç ve işin ironi yanı, söz konusu spor salonu Milli Piyango İdaresi tarafından yapılmış bir spor salonudur. Yani piyango kime çıkarsa bu dönem insanların gidip kaldığı yer. O aslından işin ironisini anlatan bir durum” ifadelerini kullandı.

FETÖ’DEN GÖZALTINDA OLANLARDA İTİRAFÇI OLMA YARIŞI

Aynı spor salonunda “FETÖ” iddiasıyla gözaltına alınanlarla bir arada tutulduklarını söyleyen Kırkaya, şöyle devam etti: “FETÖ’den alınan başında da askerilerin bulunduğu, içinde generallerin rütbelilerin bulunduğu askerlerin tamamının gözaltı merkezlerinde tam anlamı ile bir teslimiyet yaşadığını gördüm. Tam bir itaat yaşıyorlar. Teslimiyet yaşıyorlar. Herhangi bir itirazda bulunmuyorlar. Neredeyse tamamı kendisini bireysel olarak kurtarmak için itirafçılaşıyor ve bu itirafçı olma süreci artık olağan normal, kabul edilebilir bir toplumsal reflekse dönüşüyor. Bir de AK Parti iktidarı döneminde hep duyduğumuz bir metafor vardı; alnı secdeye değenlerin iktidar olduğu bir süreç. Böyle tamamlamak mümkün. Alnı secdeye değenlerin iktidar olduğu bir süreçte alnı secdeye değenlerin sayısının bu kadar çok olduğu bir gözaltı merkezinden bahsediyoruz.”

Kırkaya, daha önce FETÖ’den tutuklanan savcılar tarafından yürütülen “KCK” operasyonları kapsamında tutuklanan bir isimdi. Son gözaltı sürecinde aynı gerekçelerle gözaltına bulunanlarla bir arada olan Kırkaya, “Elbette bunların bir kesiminin Kürtlere karşı yaptıklarını, bizlere yaptıklarını biliyoruz. Doğrudan onların mağdurları olduğumuzu biliyoruz. Fakat öyle olmasına rağmen bu dönemin mağdurları olmalarından kaynaklı daha anlayan bir yerde bakıyorduk meseleye. Çünkü aramız da bir ahlak anlayışı farkı var. Aramızda ki dünya ya bakış açısı farkı var. Kim olursa olsun haksızlığa uğramışsa adaletsizliğe uğramış ise biz onun hakkını da savunuruz.”

SORGU SARAY MESAJIYLA YAPILIYOR

Kırkaya, polis sorgusu için hazırlanan spor salonuyla ilgili olarak ilginç bir detay da paylaştı. Spor salonlarının her iki penceresinde de Cumhurbaşkanlığı Saray’ının göründüğünü kaydeden Kırkaya, “Yani ifadelerimiz saraya nazır bir yerde alınıyordu. Son dönemlerde gözaltına alınan kesimlerinin çoğunun gerekçesi ise ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ti. Dolayısıyla saraya nazır bir görüntü çerçevesinde sorgu yapılması; farklı mesaj içeriyor. İşte mesaj şu; sarayın yüceliğini, kudretini topluma göstermektir. Siz eğer kabul etmezseniz üstünlüğü ya da iktidarı sarayın görüntüsü eşliğinde yargılanırsınız mesajı veriliyor” diye konuştu.

Türkiye’nin içerisinden geçtiği süreci “kör gidişat” olarak değerlendiren Kırkaya, şunları aktardı: “Herhangi bir ölçü yok yani. Herhangi bir hukuki dayanak aranmıyor. Tamamı ile konjonktüre göre hareket ediliyor. Yapanlar da bunu ne için yaptıklarını bilmiyorlar açıkçası. Nereye kadar yapacaklarını, nerde duracaklarını bilmiyorlar.”