İhraç edilen akademisyenler: Biz direnmeyelim de kim dirensin

ANKARA - İhraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ile Acun Karadağ, başlattıkları eylemleri sürdüreceklerini belirterek, “Biz direnmeyelim de kim dirensin” diye belirtti.

OHAL kararnamesi ile Selçuk Üniversitesi’ndeki görevinden açığa alınan akademisyen Nuriye Gülmen, 8 gündür aralıksız “İşini geri dönmek” amacıyla oturma eylemi gerçekleştiriyor. Her seferinde polis tarafından darp edilerek gözaltına alınan Gülmen, eylemini sürdürmekte kararlı.

“FETÖ” gerekçesiyle işinden atılan ancak kendisini sosyalist olarak tanımlayan Gülmen’in baskıya uğrama hikayesi daha önce hükümetin cemaatle işbirliği yaptığı dönemlere rastlıyor. 2005 yılında Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünden mezun olan 2006 da Bilkent Üniversitesi’nde öğrenimine devam eden Gülmen, 29 yaşında Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında akademisyenliğe adım attı.

Gülmen aynı dönemde kimliğinden dolayı baskılara maruz kalmaya başladı. Özellikle Gezi sürecinde eylemlere katıldığı gerekçesiyle 3 ayrı soruşturmaya maruz kaldı. Gülmen soruşturmalar sonucunda 2 kademe durdurma, bir kez maaş kesme cezası aldı. Bu dönemde işten atılan Gülmen, uzun süren hukuki mücadelesi sonucu işine döndü. Ancak bir gün sonra bu kez “FETÖ” soruşturması gerekçe gösterilerek yeniden görevden alındı.

Gülmen bunun üzerine Kızılay’da oturma eylemlerine başladı ve yaptığı eylemleri de, “29 yıllık bir emek var. İnsanın bu şekilde atılması ve işine sahip çıkmanın böyle bir boyutu var. Bu kendine verdiğin emeğe sahip çıkmaktır. Diğer yanıyla öğrencilerimize emek veriyoruz, öğretmenlerimiz bize emek veriyor. Bir hocam söylemişti ‘halkında emeği var aslında’ halkın parası ile oraya geliyorsunuz” sözleriyle anlatıyor. Akademisyenlerin üniversitelerden atılmasını, “Dünyanın yatırımını çöpe atıyorsunuz” sözleriyle ifade eden Gülmen, “Bizi böyle harcayamazsınız bu kadar kolay değil. Bu eylemi herkesin yapması gerektiğini düşünüyorum” diyerek itirazını dile getiriyor.
Verdiği onca uğraştan sonra tam okula geri dönme hakkı kazanmışken okuldan yeniden uzaklaştırılmasını kabullenemeyen ve yaşadıklarını, “Bunun üzerine ben direnmeyim de kim dirensin” sözleriyle kendisini savunan Gülmen, direnişinin devam edeceğini kaydetti.

Yürütülen “FETÖ” soruşturması kapsamında herkesi hesaba çektiklerini buna tepki olsun diye sorulan “basit ve sığ sorulara” cevap vermediğini anlatan Gülmen, şöyle konuştu:

“42 tane akıl almaz soru sordular. Beni nasıl böyle ilişkilendiriyorsunuz sorusunun cevabı yok. Hiçbir maddi şüphe yok anket soruları hazırlamışlar. Seni açığa aldık bu kadar basit bu kadar sığ bir şekilde açığa alıyorlar. Bunun yanı sıra fikir ve kanaat açıklamaya zorlayan sorular var. 15 Temmuz darbe girişimi arkasında FETÖ-PYD ilişkisi olduğuna inanıyor musunuz? Bunda kendi katkınız olduğuna inanıyor musunuz? Diye bir soru var. Kendini bize kanıtla diyorlar ne kadar bize yararsın demek istiyorlar. Bunu yeterince kanıtlarsan bundan sonraki akademik hayatında bizden olacaksın. Bunların zeminin hazırlıyorlar. Bende soruşturmaya kabul etmedim. Maddi şüpheye dayanmadan böyle sorulara cevap vermeyeceğim dedim. Sendikam belli Eğitim Sen’liyim defalarca cezalandırılmaya çalışılmışım. 3 Ekimde böyle bir savunma verdim.”

‘DÖNDÜĞÜMÜZDE YER NERESİ OLACAK’

Daha önce de muhaliflere yönelik benzer baskıların olduğunu hatırlatan Gülmen, buna 2015 yılında KESK’e bağlı sendikalara üye 15 bin kamu emekçisinin soruşturmadan geçirilmesini örnek gösterdi.
OHAL bittiğinde işine geri döneceklerini düşünlerin olduğunu vurgulayan Gülmen, “Ama döndüğümüz yer neresi olacak. Üniversite diye bir şey zaten kalmadı iş güvencesi de olmayacak. Artık şu şekilde çalışmayı göze almamız gerekiyor. İşimiz bir amirin iki dudağı arasında. İstediğini yapmadığın anda atılacağın, sürekli bir atılma tehdidi ile yaşayacağın, bir ortamda çalışmak zorunda bırakılacağız. Aslında bu direniş iş güvencemizi sahiplenelim direnişidir. Buna da çağırı yapıyorum bir taraftan” diye konuştu.

TEK KİŞİLİK TOPLANTI VE GÖSTERİ SUÇU

Gülmen başlattığı eylem ile birlikte gözaltına alınmasını da anlattı. Toplantı ve gösteri yasasına muhalefetten gözaltına alındığını ancak tek kişilik eyleminin bu kapsama girmediğini ifade eden Gülmen, “Beni her gün alıyorlar 2911’e muhalefetten. Sonra avukatlarım söyledi tek başına gidiyor bir kadın bir yerde oturuyor. Ve hiçbir şey söylemeden gözaltı yapıyorsunuz. Böyle bir şey akıl almayacak bir şey, toplanma yok gösteri yok herhangi bir şey yok ağzını açmadan ve dövizi açmadan gözaltı yapıyorsunuz, yapılan şey sırf orada oturmayayım diye. 3’ncü gün artık para cezası işlemi yapmaya başladılar. Çünkü o istedikleri engelleme koşullar oluşmuyor. Hani eylem yasağı var diyorlar ama eylem yapılıyor” dedi. Gülmen, kendisine zorla üst araması yaptıklarını, yerlere yatırdıklarını da hatırlattı. Gülmen, uğradığı şiddetin daha çok sınıfsal bir temeli olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Bağırıp çağırıyorlar. Slogan atarken, karakola giderken işimi istediğimi anlatmaya çalışırken, sürükleyerek götürüyorlar. Kavga gürültü gidiyoruz. Benden bıktıklarını söylüyorlar hakaret ediyorlar ‘geri zekalı, seninle mi uğraşacağız’ diyorlar. Bende uğraşmak istemiyorsanız gözaltına almayın haklı olan benim diyorum.”

DESTEĞE İZİN VERİLMİYOR

Birçok insanın kendisine destek vermek istediğini ancak buna izin verilmediğini, her türlü demokratik eylemin engellendiğini sözlerine ekleyen Gülmen, “Çok ciddi bir sahiplenme var ama gideceğim orda oturacağım diyen biri çıkmadı. Ama ben şunu düşündüm gidip başlayayım orayı kazandığımda insanlar gelsinler. Gözaltına alınıyorsun bir gün bile tutmuyorlar bu aslında kırıldı. Talebin meşrutiyeti ve eylemin kendisi de onu kırdı” dedi.

Eğitim Sen üyesi Acun Karadağ da, görevden alındığı Halit Şaşmaz Ortaokulu önünde 3 gündür oturma eylemi yapıyor ve o da Gülmen gibi sürekli gözaltına alınıyor. Öğrencileri tarafından sevilen 20 yıllık öğretmen Karadağ da, “ben 20 yıllık emeğimi onlara yedirir miyim hiç” diyerek eylemini sürdüreceğini söyledi.