ŞIRNAK - Roboski sınırında bundan 5 yıl önce çocuklarının parçalanmış bedenlerini toplayarak toprağa veren Roboskili anneler, geçen süre zarfında onlardan kalan eşyalara bakarak özlemlerini gideriyor. Kimi defterdeki son yazsısına bakıyor, kimi atletinde kalan kokuyu içine çekiyor.
Roboski Katliamı’nın unutulmaması için yapılması planlanan Roboski Müzesi tamamlanamasa da her ev birer müzeye dönüştü. Her evin duvarında katliamda yaşamını yitiren 34 çocuk ve gencin fotoğrafları asılırken, anneler ise çocuklarından geri kalan eşyalarla acılarını dindirmeye çalışıyor.
Bombardıman'da oğlu Salih Ürek'i yitiren Medine Ürek, geçen 5 yıl boyunca göz ve kulaklarının Roboski için televizyonda olduğunu söyledi. Geçen 5 yıl boyunca göz ve kulaklarının Roboski için televizyonda olduğunu belirten Tek beklentilerinin adalet olduğunu kaydeden anne Ürek, hayatlarının sınırdan ibaret olduğunu dile getirerek, “Bu yıl kapalı bu sınır ve gençlerimiz dünyaya dağıldı. İnsanlar yaşanan katliama rağmen kaçağa gitti. Başka yapacak işleri yok çünkü” dedi.
BASTONUN PARÇASI KATLİAM YERİNDE BULUNDU
Eline aldığı küçük odun parçasını gösteren anne Ürek, şöyle devam etti:
“500’üncü günde katliam alanına gitmiştik. Benim oğlumun elinde hep bir baston olurdu bu da o bastonun parçası. Katliam alanından getirdim. Silahları buydu işte. O çocukları katlettiler onların silahı bu.” Oğlundan kalan eşyaları sakladığını ve her gün uyandığında bir ayin gibi bu eşyalara baktığını kaydeden anne Ürek, gözyaşları içinde derin bir of çekerek, “5 yıldır gözyaşı ile uyanıyoruz. Çocuklarımızın psikolojisi bozuldu. Bunlar çocuğumun kulaklığı, tespihi, flash diski, defter ve kravatı. Kravatı en son o bağlamıştı ben açmadım hiç. Onun elinin değdiği haliyle kaldı. Her sabah kalkıp önce onun elbiselerine bakıyorum sonra günlük işlerimi yapıyorum” diye konuştu.
Sonra sakladığı kimliği gösteren anne Ürek, “Bu TC kimlik numarasını veren devlet bir adalet de versin” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘2 GÜN SONRA YAPTIRDIĞI FORMASI GELDİ'
Çocuğundan geriye kalan anı ve eşyalarla yaşama tutunanlardan biri de Rıhan Encu. Bombardımanda oğlu Mahsun Encu'yu yitiren anne Encu, tek istekleri faillerin bulunup yargılanması iken her gün yeni katliamlara tanık olduklarını söyledi. Oğlunun halı saha maçlarında giymek için forma yaptırdığını ancak hiç giyemediğini belirten anne Encu, “Oğlum katledildikten iki gün sonra bu forma geldi. Ben bunu dolapta her gördüğümde ağlıyorum. Bizim artık gecemiz-gündüzümüz ağlamak olmuş. 5 yıl geçti ama bilmiyoruz yaşıyor muyuz, ölü müyüz? Nasıl bunu unutayım” şeklinde konuştu.
Eşya olmak için dolabı her açtığında bu forma ile karşılaştığını söyleyen anne Encu, "Sanki oğlumu yeni kaybetmiş gibi hissediyorum. Atleti de o gün üzerindeydi hala onun kokusu var. Ben de onun kokusunu almak için sürekli kokluyorum. Arkadaşları bu halı sahada gelip top oynuyorlar ve ben üzülüyorum" dedi.
NASIL ONUN KANININ ÜZERİNDEN GİDEYİM
Mahsun’dan 2 yaşa küçük olan kardeşi Doğan Encu de, ağabeyinin sağ iken onu kaçağa görütmediğini söylüyor. Ağabeyinin eskiden yıkık olan evlerini yenilemek için kaçağa gittiğini belirten Encu, “Ondan sonra da ben de gitmedim. Nasıl onun kanın üzerinden yürüyüp gideyim” diye soruyor.
NEWROZ’DA ŞALINI TAKAMADI
Okul harçlığı için sınır ticaretine gittiği esnada bombardımanda yaşamını yitiren Cemal Encu’nun annesi Xezal Encu da, oğluna olan hasretini ondan geriye kalan defter, puşi ve çorapları ile gideriyor. Anne Encu, tepsini ise şöyle dile getirdi: “Ben 5 yıldır bu eşyalara bakıp ağlıyorum. Defteri açıyor, yazıyı gösteriyor. Kravatı duruyor. Puşi’nin etrafını işlememi istedi Newroz’da takacaktı ama takamadı. Bize bunu yaşatanlar bunu yaşasın.”
Dicle Müftüoğlu/Devran Toptaş- Dihaber