İSTANBUL - Evleri basılarak gözaltına alınan gazeteciler hakkında kısıtlılık kararı verilip avukatlarıyla görüştürülmezken, hükümete yakın Sabah gazetesinin dava bilgilerini yaymasını kanuna aykırı olduğunu vurgulayan avukat Bülent Çoban, gazetenin bünyesinde çalışanların “polis muhabirler” olduğunu söyledi. Çoban, yapılan haberin ise masumiyet karinesine aykırı olduğunu hatırlatarak, aynı zamanda gazetecilerin hedef gösterildiğini dile getirdi.
Evleri basılarak gözaltına alınan gazeteciler Ömer Çelik, Metin Yoksu, Tunca İlker Öğreten, Eray Sargın, Mahir Kanaat ve Derya Okatan’a ilişkin avukatlarıyla görüş yasağı ve dosyaya kısıtlılık kararı verilirken, hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi dava bilgilerini paylaştı. Gazetecilerin “RedHack ile irtibatlı” olduğu ve “grubun algı ekibi” olduğu yönünde haber servis yapan söz konusu gazetenin kanun dışı davrandığını hatırlatan avukat Bülent Çoban, gazetecilerin hedef gösterildiğini ifade etti.
‘KANUNA AYKIRIDIR, ŞİKAYET EDİLEBİLİNİR’
Sabah Gazetesi’nin bu tür haberleri hep yaptığını ve gazete bünyesinde çalışanların “polis muhabirler” olduğunu savunan Tunca İlker Öğreten’in avukatı Bülent Çoban, “Onlar servis yapıyor. Yani böyle bir haber yapmışlarsa doğruluk payı yüzde yüzdür. Ama tabi daha soruşturma aşamasında olan bir dosyanın gizliyken onların bu şekilde haber yapması, kanuna aykırıdır. Şikayet edile bilinir. Aileleri bizlere başvurduğu, itiraz ettiği takdirde biz gerekli girişimlerde bulunuruz. Bu masumiyet karinesine aykırıdır. Belki de öyle bir şey yoktur. Hedef gösteriliyorlar bir yerde. Ama bir işe yaramayacaktır, çünkü bunu yapanlar ve haberi servis edenler aynı kişi” dedi.
“Soruşturmanın gizliliği” denilen unsurun ayaklar altına alındığını vurgulayan Çoban, haber doğru olsa da olmasa da kişilerin bu şekilde hedef gösterilmesinin doğru olmadığının altını çizdi.
‘BUNU BİRÇOK DOSYADA GÖRDÜK’
Bu uygulamanın uzun yıllardır uygulanan bir yöntem olduğunu belirten Metin Yoksu ve Ömer Çelik’in avukatı Sercan Korkmaz da, durumu “hukuksuzluk” olarak niteledi. Korkmaz, “İktidarın güdümünde olan veya beraber çalıştıkları aynı damardan beslenen bir medya grubu her zaman oluşturuluyor. Ve bu medya güdümü iktidarın başka bir güdümü olan yargı ile de her zaman iç içe oluyor. Geçmiş yıllarda da bunu görmüştük. Her soruşturmada dosyada ne oluyor ve ne olacak hatta bunun daha ilerisi ne olması gerektiğini bile direk böyle paralel bir şekilde götürmeye çalışıyorlar. Bunu birçok dosyada gördük, görmeye de devam ediyoruz” diyerek iktidar ve medya arasındaki ikili ilişkiye dikkat çekti.
‘MEDYA ÜZERİNDEN MEŞRU BİR ALGI OLUŞTURUYOR’
Özel olarak imtiyaz tanınan bir gazeteci listesi olduğunu ve bu kişilere her türlü dosyaya, savcıya ulaşma gibi imkanlar verildiğini ifade eden Korkmaz, şöyle konuştu: “Çoğu operasyonda daha savcı talimatından önce medyaya yansıyabiliyor. Bu durum bize yabancı değil. Bu bir nevi haksız hukuksuz uygulamalarda kamuoyuna veriliş şekli ile sanki güçlü bir alan yaratmak için kullanılıyor. Medyalar değişebilir, ama iktidarın bu tür uygulaması değişmeyecektir. Çünkü haksız hukuksuz bir uygulamanın toplumda bir tepki halini almaması için önce medya üzerinden meşru bir alan, algı denilen şeyi oluşturmak için kullanılır.”