DERSİM - Kayyum tarafından görevden alınan Dersim Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Tunç, kayyumun yaptığı icraatları halka hizmetten çok belediyeyi teslim alma mantığında olduğunu söyledi.
Dersim Belediyesi eşbaşkanları Mehmet Ali Bul ve Nurhayat Altun’un tutuklanmasının ardından kayyum olarak atanan Vali Yardımcısı Olgun Öner’in oluruyla görevden alınan son seçilmiş eşbaşkan yardımcısı Hüseyin Tunç, Eğitim Sen Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. HDP Milletvekili Alican Önlü ve daha önce KHK ile ihraç edilerek görevden uzaklaştırılan Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Kasum ve çok sayıda kişi toplantıya katıldı. Burada konuşan Tunç, kayyumun belediyeyi teslim alma mantığı üzerine kurulu olduğunu belirtti.
‘DARBE MANTIĞI HÜKMÜ İCRA EDİYOR’
Kayyum düzenlemesinin Anayasa’nın birçok maddesi ve Türkiye’nin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da dâhil olmak üzere uluslararası anlaşmalara, evrensel hukuka ve temel insan haklarına aykırı olduğunu vurgulayan Tunç, halkın iradesini tanımayan bu düzenlemenin yok hükmünde olduğunu ifade etti. “Eğer amaçları söyledikleri gibi halka, Dersim’e hizmetse buyursunlar gelsinler sandık kuralım ve erken bir seçime gidelim. Halkın takdiri ne olacaksa herkes ona saygı duysun” diyen Tunç, şekli demokrasilerin en önemli ilkelerinden olan “Seçimle gelen seçimle gider” ilkesinin dahi ihlal edilerek, darbe mantığı hükmünün icra ettiğini dile getirdi. Tunç son olarak, tüm demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi yürütenleri mücadeleyi yükseltmeye, kazanımları büyütmeye çağırdı.
‘ORTAK MÜCADELE UZUN SÜRELİ OLMASI SAĞLANMALI’
HDP Milletvekili Alican Önlü de, Dersim’in sol, sosyalist, kadın, doğa ve emek tabanı olmasından dolayı 2017 yılının faşizme karşı yürütülen mücadelede birleşme zeminine en uygun kent, olduğu söyledi. Kayyumun birçok kişiyi hukuksuz yere işten attığını, KHK’ler ile birçok kamu emekçisinin de görevden alındığını aktaran Önlü, “14 yıldır bu ülkeyi yöneten AKP’nin asıl yüzü ortaya çıktı. 2016, Kürdistan’da vahşetin en üst düzeye taşındırıldığı, Türkiye’de hak ihlallerinin, emek sömürüsünün, baskının en üst düzeyde bütün muhaliflere olduğu bir yıl oldu. Geçmişte sadece bizim başımıza derdik. Ama öyle bir yılı geçirdik ki çok az sayıda saray etrafındaki çıkarcı, mezhepçi, faşist milliyetçi bir güruh dışında artık herkesin başına bela olmuş bir güç var. Bugüne kadar bu güç fiili yürütüyordu tüm uygulamalarını. Uluslararası hukuku tanıyordu sadece, 2017 yılında da filli durumu sürdüremez halde olduğu için yasal kılıf uydurmaya çalışıyor. Birçok alanda hak ihlalleri ve hukuksuzluk faşist karakter kazanmıştır. Herkesin, her cephenin de ortak mücadelesini arttırması gerekiyor. O nedenle 2017 yılında ortak mücadelenin daha kalıcı ve uzun süreli olmasının sağlanması gerekir” diye konuştu.
‘KAYYUMUN YEREL AYAKLARINI KURUTMALIYIZ’
Belediyeye atanan kayyumun tek başına asker ve polis zoruyla burayı yönetme gücünün olmadığını, bunun için yerel ayaklarını oluşturmaya çalıştığını sözlerine ekleyen Önlü, “Belediyeye atanan vali yardımcısı burayı yönetmiyor. Yönetmede güçlük çekecektir. Tek başına asker ve polisle burayı yönetemez. Ömrü bir gündür, iki gündür bir aydır. Doğaldır ki yerel ayaklarını oluşturmak zorundadır. Onu meşrulaştıracak zemin hazırlıyor. Vali ya da kayyum atanan buradaki halk iradesini gasp eden güç sokakta, kahvede oturarak onu anlatabilir mi? Bunu birileri üzerinden yapar. Onun için yerel ayaklar ataması lazım ve atandı. AKP il başkanı gibi çalışan Vali, sadece sosyal medyayı kullanıyor” ifadelerini kullandı.
Önlü, son olarak kayyumun yerel meşruluğunu kazanmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bir ortak mücadeleyi kullanmamız bunu geriletecektir. İki bu yerel meşruluğu kazandırmayacağız. Meşruluk kazanırsa ömrü uzun olacaktır, meşruluğu kazanmazsa ömrü kısa olacaktır. Bu meşruluk zeminin kurutmamız gerekir. Bu da tek başına siyasal yapıların emek mücadelesinden çok sivil toplum örgütleri, meslek odaları ile bunu gerçekleştirmeliyiz.”