BİNGÖL - Kış koşullarında köy yaşantısını anlatan Bingöl'ün Gökçekanat köylüleri, sonbaharda bütün ihtiyaçlarını stokladıklarını, bu nedenle zorluk çekmediklerini anlattı. Birlik havasının hakim olduğu köyde yaşayanlar, geçmişten gelen kültüre sıkı sıkıya bağlı.
Kış koşullarında dışarıyla iletişimleri uzun bir süre kesilen Bingöl’ün köylerindeki yurttaşlar, bu koşullara uygun bir kültürü yaşatıyor. Merkeze bağlı Gökçekanat köyünde yaşayan yaklaşık 100 aile geçmişten bugüne devletin baskılarına rağmen köylerini terk etmeyerek kültürlerine sahip çıkıyor. Özellikle Şeyh Said isyanından 2000’li yıllara kadar her türlü devlet baskısını gören köy sakinleri, evlerinin yakılmasına rağmen köylerini boşaltmadı. Aileler, geçimlerini hayvancılık ve arıcılık yaparak sağlıyor. Zorlu kış aylarında köylülerin, erzakları stoklaması, hayvanların ihtiyacının karşılanabileceği yemliklerin alınması, sonbaharda dağdan toplanan odunların kapıların önüne dizilmesi gibi hazırlıkları her yıl yapıyor. Köydeki hareketlilik sabahın ilk saatlerinde başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine değin sürüyor. Güne hayvanlarının bakımını yaparak merhaba diyen köylüler, karın yoğun yağmasına rağmen işlerini aksatmıyor.
‘AKŞAM SOHBETLERİ BİR ARAYA GETİRİYOR’
Gün içerisinde hayvanları ahırlarda besleyen köylüler, kış koşullarında hayvan beslemenin çok zor olmadığını anlatıyor. Gündüz yakılan sobaların üzerinde yazın kurutulan erzaklar pişirilerek yöresel yemekler hazırlanıyor. Köylerin vazgeçilmez kültürü haline gelen akşam sohbetleri ise her akşam bir evde yapılıyor. Köylüler normalde geç saatlere kadar anılarından bahsederken, yaşanan savaşın etkileri sohbet konularını da değiştirmiş olmuş.
‘HASTALARA DOĞAL TEDAVİ’
Kendi dillerinde ezgiler eşliğinde şarkılar söyleyip tandır önünde yöresel yemekler hazırlayan kadınlar ise köy yaşamına farklı bir renk katıyor. Yıllardır köyde yaşayan aileler, geçim derdinin yanı sıra doğanın çetin şartlarına karşı da büyük mücadele veriyor. Köyde kış olmasından kaynaklı hastalar kadınların dayanışmasıyla doğal tedavi yöntemleriyle tedavi ediliyor.
‘KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATIYORUZ’
Köy yaşamını anlatan 10 çocuk babası Şükrü Çakas (72), köyde doğup büyüdüğünü, geçimini ise hayvancılık ile sağladığını söyledi. 8 büyükbaş hayvanının olduğunu belirten Çakas, hayvanlardan elde ettiği süt ürünlerini farklı şehirlerde olan bütün çocuklarına gönderdiğini anlattı. Bütün çocuklarını okuttuğunu söyleyen Çakas, şimdi hepsinin kendi işini kurduğunu ifade etti. Çakas, eşi ile birlikte köyde yalnız yaşadığını ve bütün işleri birlikte yaptıklarını söyleyerek, kar yağmadan bütün hazırlıkları tamamladıklarını kaydetti.
‘KÖYDE SOHBETLERİN GÜNDEMİ SAVAŞ’
Kışları çok iş olmadığını, doğal olarak büyük bir zorluk da yaşamadıklarını dile getiren Çakas, “Hayvanlarımız içeride oluyor. Akşamları olunca da köylüler olarak bir evde toplanıyoruz. Çocuklarımıza geçmişte yaşadıklarımızı anlatıyoruz. Ama son bir yıldır genel olarak Türkiye’deki siyasal gündemi tartışıyoruz. Bu savaş ne olacak diye konuşuyoruz. Elimizden geldikçe kültürümüzü komünal bir şekilde yaşatmaya çalışıyoruz. Dedelerimiz nasıl yaşadıysa biz de kendi kültürümüzü öyle yaşatıyoruz. Kürt kültürünü yaşatıyoruz. Köyde yaşadığımız için kültürümüzü koruduk. Bu nedenle köylerimizi boşaltmamamız lazım bu kültürü büyütmemiz lazım. 2000’li yıllara kadar devlet köyümüze büyük baskılar yaptı. Ama halkın direnişi sonucu şimdi çok ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ülkede yaşanan sorunlar, sıkıntılar ve acılar bizi çok etkiliyor. Tek isteğim köylerimizde barış dolu yıllar geçirmektir” dedi.
‘ŞEHİRLER HASTA EDİYOR BENİ’
Zıraç Çakabay (60) ise 6 çocuğunun hepsinin evlenmesi ile tek başına köyde yaşıyor. Eşi 33 yıl önce devlet tarafından köyün kırsal bir kesiminde nedensiz bir şekilde katledilen Çakabay, eşinin niçin katledildiğini hala bilmediğini söyleyerek, çocuklarını köyde zor koşullar da büyüttüğünü dile getirdi. Bütün acılara rağmen köyünü terk etmeyip şehirlere gitmek istemediğini söyleyen Çakabay, şehirlere gittiği gibi hastalandığını anlattı. Küçük yaşta köyün hem kızı hem de gelini olduğunu ifade eden Çakabay, köy yaşamının zor olduğunu, ama bir o kadar da güzel olduğunu anlattı.
‘KÖY YAŞAMINI SEVİYORUM’
Rabia Çakabay (54) ise eşi ile birlikte köyde yaşıyor. 2 büyük baş hayvanı ile geçimini sağlayan Çakabay, köy yaşamını çok sevdiğini söyleyerek, köyde kadınların daha fazla çalıştığına dikkat çekti. Kış aylarında çok çalışmadıklarını söyleyen Çakabay, özelikle yaz aylarında kadınların her türlü işe öncülük ettiğini belirtti. Köyde kadınların sohbet günleri olduğunu söyleyen Çakabay, bu sohbetler ile kışın soğuk gecelerini ısıttıklarını gülümseyerek anlattı. Çakabay, köyde yöresel ve doğal yemekler yaptıklarını, bu yemeklerin çok lezzetli olduğunu dile getirdi ve “Köy yaşamını, havasını seviyorum. Şehirlerde yaşamak istemiyorum. Çocuklarımız şehirlere gidiyor ama biz gitmek istemiyoruz. Şehirlerde insanlar birbirlerinin evine gitmek istemiyor. Ama biz burada hep bir yerde toplanmak ve birlikte olmak istiyoruz” diye konuştu.