İSTANBUL - Silah sayısı ve silahla işlenen suçlar bakımından 178 ülke arasında ilk 10’da yer alan Türkiye'de, hükümet yetkilileri tarafından sivil halka "silahlanın" çağrısının kişisel, grupsal, etnik ya da mezhepsel kökenli çatışmaları beraberinde getirebileceğini belirten Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ayhan Akcan, "Sivil halkın silahlanması eninde sonunda devletin karşısına çıkar" dedi.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından seyreden bombalı saldırılarla birlikte hükümet yetkililerinin sivil halka, "silahlanın" çağrısı yapması Türkiye'de bireysel silah kullanımı tartışmalarını beraberinde getirdi.
Bireysel silahlanmaya karşı mücadele yürüten Umut Vakfı’nın verilerine göre, Türkiye’de yüzde 85’i ruhsatsız yüzde 15'i ruhsatlı olmak en az 20 milyon dolayında bireysel silah kullanılıyor. 20 milyon silahın 2.5 milyonu ruhsatlı, 17 milyonu ise ruhsatsız. Türkiye'nin 80 milyonluk nüfusu göz önünde bulundurulduğunda her 4 kişiden 1’ine 1 silah düşüyor. Dünya çapında silaha sahip olma oranları göz önüne alındığında Türkiye 27. sırada yer alıyor. Türkiye’de son 10 yılda ruhsatlı-ruhsatsız silah sayısı 10 kat arttı.
Bireysel silahlarla işlenen suçların yüzde 65’i ateşli silahlarla işleniyor. Ateşli silahlarla işlenen suçların yüzde 84’ünde ruhsatsız silah kullanılıyor. Umut Vakfı’nın tuttuğu istatistiklere göre, 2015’te Türkiye’de 2 bin 175 silahlı olay basına yansıdı. Bu olaylarda toplam bin 951 kişi yaşamıı yitirdi, bir kısmı ağır bin 286 kişi de yaralandı. Bu tabloya göre de, 2015 yılında Türkiye’de günde en az 5 kişi yaşamını yitirdi.
Olayların yüzde 71’i tüfek, tabanca, beylik silahı gibi ateşli silahlarla, yüzde 29’u kesici ve delici aletlerle yapıldı. Yüzde 71’lik kapsama giren silahlı olayların, yüzde 39’u (857) tüfeklerle, yüzde 28’i (605) tabancalarla, yüzde 4’ü de (87) beylik silahlarıyla yaşandı. Beylik silahlarıyla yaşanan olayların büyük çoğunluğunu polis ve asker intiharları oluşturuyor.
'BİREYSEL SİLAHLANMA ÇÖZÜM DEĞİL'
Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ayhan Akcan'a göre, Türkiye'de silaha ihtiyaç duyulmasının nedeni; kültürel özellikler dışında kişilerin kendini güvende hissetmemesi. Akcan, Türkiye'de, uzlaşma kültüründen uzak, geleneksel kültüre bağlı olan çoğu insanın bireysel olarak silahlanıp kendini koruma isteği oluştuğuna dikkat çekti. Akcan, bireysel silah kullanımının kişileri korumada çözüm olmadığı görüşünde.
'ŞİDDET OLAYLARI İNSANLARI SİLAHLA SAVUNMA İSTEĞİNİ DÜRTÜYOR'
Geçmişteki istatistiklere göre, silah kullanma oranı 1989 yılında bu oran çok düşükken 90-95'lerde yüzde 72 civarında, ancak şimdi ise şimdi yüzde 85'e çıktığını ve son 3 yıldır yüzde 90'a da çıkmış olabileceğini belirtti. Akcan, "Dolaylı yoldan ciddi bir durum var. Neden böyle? Maalesef terör, korku özellikle çaresizlik... Hakikaten son 10 yıldır sadece Türkiye'de değil, bölgede ve dünyada şiddetle ilgili konunun gündemde olması insanları elbette basit bir şekilde silahla savunmaya ve 'silah alayım kendimi koruyayım' isteğini dürtüyor. Ve ortamda silah almaya müsaitse çok fazla cezai caydırıcılığı yoksa talep oluyor" dedi.
'SİLAHLANIN' ÇAĞRISI ŞAŞKINLIK'
Akcan, 10 yl önce, "Devletin kişilerin can ve mal güvenliğini ne kadarını sağlayabiliyor?" oranının yüzde 35 civarındayken şimdiki oranın ise yüzde 20-25 civarında olduğu bilgisini paylaştı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hükümet yetkilileri tarafından sivil halka "silahlanın" çağrısı yapılmasını "şaşkınlık" olarak yorumlayan Akcan, bunun yanlış olduğunu belirtti. Korkuların insanları bireysel davranmaya ittiğini dile getiren Akcan, "İnsanlar, korktuğu alanlardan kaçıyor, yatırımlardan vazgeçiyor, devlete olan güveninde sarsılma oluyor, kendi can ve mal güvenliğini sağlayamayacakmış gibi güven duygusunda zedelenme oluyor. Dolaylı yoldan insanları korku ve çaresizlik içerisinde bu tür silahlanma ya da kendi dar çevresine çekilmeyi sağlayabiliyor. İşin iç yüzü bu. Şu anda sıcak bir ortam var. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından daha da sıcak bir ortam oluştu. Henüz daha taşlar yerine oturmadı, inanılmaz boyutta bir belirsizlik var. Terör hadisesi devam ediyor. Bundan dolayı da insanların tedirgin olması, çaresizlik içerisinde bu tür taleplerde bulunması kadar doğal bir şey yok. Ancak, bu problemi çözmüyor. Oysa aslında yapılması gereken şey şu; özel güvenliğin niteliğini arttırmak" diye konuştu.
'SİVİL HALKIN SİLAHLANMASI ENİNDE SONUNDA DEVLETİN KARŞISINA ÇIKAR'
Devlet yetkilileri tarafından "silahlanın"çağrısına ilişkin Akcan şunları söyledi: "Bu tür açıklamalar çözüm üretmez aksine şiddeti daha çok artırır. Terör ve şiddetle ilgili birçok alanlarda artış olur. Zaten asker ve polis bunu istemiyor. Asker ve polis de giremediği alanlarda ciddi problemler yaşayabiliyor. Şehitlerimizin artmasından da bu belli.Bundan dolay bu konuda daha bilimsel, çağdaş ve gerçekçi yöntemlere girilebilir. Sivil halkın silahlanması eninde sonunda devletin karşısına çıkar. Yani, çabuk gruplar oluşabilir, kontrol edilemez. Dolayısıyla, 'Silahlanın' demek problemi çözmüyor aksine bence kişisel, grupsal ya da etnik, mezhepsel kökenli çatışmaları beraberinde getirebilir. Bunlar da zaten 1980 darbe öncesinde yaşandı. Onun için çok ciddi bir şekilde karar alıp uygulamak lazım. Diğer türlü biz Irak'tan, Suriye'den Afganistan'dan farklı bir ülke olmayız. Yani herkes kendini koruyacaksa herkes kendi silahıyla kanunu koyacaksa o zaman tam bir kaos ve anarşi oluşur. Hiçbir problemi de çözemeyiz.
'TÜRKİYE SİLAHLA İŞLENEN SUÇLAR BAKIMINDAN İLK 10'UN İÇERİSİNDE'
Türkiye'deki cinayetlerin yüzde 70'inin silahla işlendiğini ve Türkiye'nin silah sayısı ve silahla işlenen suçlar bakımından 178 ülke arasında ilk 10 içerisinde yer aldığını ifade eden Akcan, "Bir de bunun gruplara yansıdığını ve toplu olaylarda kullanıldığını düşünün ki 12 Eylül öncesinde kullanıldı. Bu yüzden zor bir süreç. Ve bu silahlanma konusunu tartışmaya açmak gerekiyor. Aklın yolu bir. Sivil halkın silahlanmasından çok polisin ve askerin bu milletin can ve mal güvenliğini koruması konusunda güveni arttırmak gerekiyor" diye konuştu. Türkiye'de silahlanmanın artma nedeninin toplumsal olaylar olduğunu dile getiren Akcan, devletin bireysel silahlanma konusunu tartışmaya açması gerektiğini dile getirdi. Akcan, "Devlet bunu tartışmaya açmalı. Zaten önümüzdeki süreçte açacak. Bir alt komisyon olarak çalışmaları var. O komisyonda büyük ihtimalle bize de öneri ve görüş isterlerse katılırız ki daha önce de katıldık.
YETKİLİLERE: 'SİLAHLANIN' BEYANATI YAPMAYIN
Geçen yıl silahla cinayet oranı yüzde 60'lardayken şimdi ise yüzde 70'e çıktığını söyleyen Akcan, son olarak; "Özellikle toplum önderleri, yasa koyucular, milletvekilleri, üst düzey yöneticiler silahlanma ya da teşvik konusunda hiçbir zaman bir beyanet yapmamalı. Bu çok önemli. O zaman illegal silahları da legal hale getirirsiniz. Hak kabul eder insanlar. Silah hiçbir zaman problem çözmez, aksine ülkede kaos yaşattığını biliyoruz" dedi.
Zuhal Atlan - dihaber