DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi’nin her hafta düzenlediği “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemin 413’üncüsünü gerçekleştirdi. Kayıp yakınları, ’94 yılında kaybettirilen Mustafa Aydın’ın akıbetini sordu. İzmir de yapılan eylemde ise, aynı yıl kaybettirilen Fethi Yıldırım’ın akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi üyeleri ve kayıp yakınlarının her hafta "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" sloganıyla düzenledikleri eylemin, 413'üncüsünü gerçekleştirdi. Her hafta Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde düzenlenen eylem, Diyarbakır Valiliğinin OHAL gerekçesiyle getirdiği yasak sonrası 20 haftadır İHD Diyarbakır Şubesi Konferans Salonu’nda yapılıyor.
MUSTAFA AYDIN’IN AKİBETİ SORULDU
Kayıp yakınlarının eyleme Barış Anneleri Meclisi, kapatılan MEYA-DER üyeleri, kayıp yakınları katıldı. Kayıp fotoğraflarının yer aldığı büyük bir pankartın arkasında ellerinde kaybedilen yakınlarının portrelerini tuttu. Bu haftaki kayıp yakınları eyleminde 04 Ocak 1994'te Derik girişinde jandarma kontrol noktasında alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mustafa Aydın’ın akıbeti soruldu. Eylemde konuşan İHD Kayıp Komisyonu üyesi Adnan Örhan, bu coğrafyada katledilerek, asit kuyularına atılarak kaybedilen yakınlarının devlet tarafından katledildiğini hatırlattı.
‘SUSMAYACAĞIZ’
Son çıkarılan KHK ile birçok derneğin ve kurumun kapatıldığını bu kapatılan dernekler arasında Roboski Derneği’nin de bulunduğunu anımsatan Örhan, Roboski Katliamının failleri bulmak yerine dernekleri kapatmanın kabul edilmez olduğunu dile getirdi. Örhan, “Devletin amacı katilleri korumak değildir. Biz susmayacağız, failleri arayacağız” diye konuştu.
‘MUSA ÇİTİL UĞRAŞTI’
Konuşmanın ardında ise İHD Kayıp Komisyonu üyesi Hasan Yalçın, Mustafa Aydın’ın hikayesini okudu.
Mustafa Aydın, Dumanlı köyünde ikamet ediyordu. 1992 yılında Dumanlı köyünden Derik ilçe merkezine taşındı. 1993 yılında köylerinde meydana gelen çatışmadan sonra Musa Çitil, Mustafa Aydın ile uğraşmaya başladı. Kendisine “Sen gözüme batıyorsun” diyerek tehditler savurmaya başladı. Kardeşinin anlatımına göre Musa Çitil, iki kez önünü kesip dövmüş ve yüzü gözü morarmış halde eve geldi. Bunu sorduğumuzda ise “Kızıltepe’den dönerken Musa Çitil önümü kesi sonra da vurdu” dedi. Mustafa katledilmeden 2-3 ay önce gözaltına alınıp bir gece tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakıldıktan sonra Urfa’ya giderek taksiciliğe başladı. Bir gün Şanlıurfa’dan Derik’e döndüğü sırada Derik girişinde elektrik santralinin olduğu yerde Jandarma Kontrol noktasının olduğu yerde aracından indirilerek jandarmanın aracına bindirilmiş. Bir görgü tanığının anlatımına göre, ertesi sabah saat 4 -5 civarlarında Derik çıkışında şu anda devlet hastanesinin olduğu civarlarda önde beyaz bir taksi arkada ise bir panzer Mazıdağı istikametine doğru gitmiş. Görgü tanığı yarım saat kadar sonra panzerin tek başına döndüğünü görmüş. Mustafa Aydın’ın cesedi Derik-Mazıdağı arasında Mazıdağı sınırları içerisinde arabanın içinde kafasından vurulmuş olarak bulundu. Mustafa’nın babası Mazıdağı savcılığına dilekçe verip şikayetçi olmuş. Musa Çitil Dumanlı köyüne gidip Mustafa’nın babasına “İhtiyar sen rahat durmuyorsun” diyerek tehditler savurmuş.
ÇİTİL BERAAT ETTİ!
Mustafa’nın öldürülmesi ile ilgili olarak Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı 16 Temmuz 2012 yılında Musa Çitil hakkında Mustafa Aydın’ın da aralarında bulunduğu 13 köylünün öldürülmesine ilişkin iddianame hazırladı. Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Musa Çitil 21 Mayıs 2014’te beraat etti. Aileler kararı Yargıtay’a taşıdılar. Yargıtay 2015 yılında verilen kararı onadı.
Açıklama, beş dakikalık oturma eyleminin ardından son buldu.
‘KAYIPLAR BELLİ FAİLLER NEREDE?’
İzmir İHD Şubesi de, kayıplar için iki haftada bir yaptığı etkinliği Eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. İHD üyelerinin de katıldığı etkinlikte, "Kayıplar belli, failler nerede?" pankartı açıldı. Grup adına açıklama yapan İHD Şube yöneticisi Ahmet Çiçek, yeni yılın ilk saatlerinde İstanbul Reina'da, İŞİD'in üstlendiği, silahlı bir saldırı yapıldı,38 sivil ve 1 polis yaşamını yitirdiğini belirterek, 2 gün önce de Bayraklı Adliyesi’nde bir saldırı düzenlendiğini hatırlattı. Saldırıda bir polis ile bir sivil vatandaşımız olmak üzere 4 kişi yaşamını yitirirken 8 kişi de yaralandı, diyen Çiçek, “Ülkemizin bu kaotik ortamında yapılan saldırıları kınıyor, ölenlerin ailelerine başsağlığı ve sabırlar; yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Biz biliyoruz ki böylesi OHAL’li dönemler, yaşam standartlarını düzelten değil daha da sıkıntıya sokan dönemlerdir. Demokrasinin, insan haklarının, hukukun hakim olmadığı dönemlerde şiddet ve adaletsizliğe kapı açılmış olur. Günümüzde bu tehlikeyi görüyoruz. Siyasal iktidar başta olmak üzere, medyayı ve tüm kesimleri kutuplaştırıcı, ötekileştirici, ayrıştırıcı bir dil kullanmaktan kaçınmaya ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
FETHİ YILDIRIM NERDE?
Böylesi dönemlerin bir benzerini 90'lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde yaşadıklarını hatırlatan Çiçek, şöyle devam etti: “Bu dönemde birçok fail-i meçhul, gözaltında kayıp ve birçok hukuksuzluk yaşadık. Örneğin 92-94 yıllarında sadece bu hafta içinde Abdullah Buluter, Sadık Ekin,Ahmet Şayık, Mehmet Ömeroğlu, Ahmet Şen, Ali Müldür, Bedri Berek, Benişto Öner, Fethi Yıldırım, İlhan Bilir, Ömer Sulmaz, Ramazan Bilir, Ramazan Özalp ve Sıdıka Dal olmak üzere 14 kişi kaybedilmiştir.” Etkinlik kapsamında 4 Ocak 1994’te Viranşehir'de gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Fethi Yıldırım'ın akıbetini sorarak, “Urfa İli Viranşehir ilçesi DEP ilçe yönetim kurulu üyesi ve ilçe teşkilat saymanıdır. Olay günü akşamı saat 17.30 sıralarında evden ayrılarak DEP ilçe yönetim kurulu üyeleri olan Ali Kuran ve Naci Kapancıler ile birlikte Almanya’da ikamet eden Abdo Mutlu adlı arkadaşını ziyarete giderler. Abdo Mutlu'nun evindeyken İlçe Emniyetinde görevli Komiserler Selçuk Uygur ve Uğur Avşar ile polis memurları Osman Harman ve Alptekin Kartal’ın içinde yer aldığı bir ekip tarafından baskın düzenlenir. Baskın sırasında Abdo Mutlu, Ali Kuran, Naci Kapancılar ve Fethi Yıldırım gözaltına alınırlar. Aynı gece saat 23.00 sıralarında Fethi Yıldırım dışındakiler serbest bırakılır. Ailesinin yetkili tüm mercilere yaptığı başvurular sonuçsuz kalır ve kendisinden bir daha haber alınamıyor” dedi.