Göç ettikleri tarihi kalede kültürlerini yaşıyorlar

İZMİR - M.Ö. 4'üncü yüzyılda Büyük İskender’in emriyle kurulan şimdiki ismi Kadifekale olan Pagos Tepesi, 90’lı yıllardan bu yana Kürtlere ev sahipliği yapıyor. Kadifekale, kendisine sığınan Kürt ailelerin asimilasyona karşı verdiği mücadeleye tanıklık ediyor.

Millattan Önce 4'üncü yüzyılda eski İzmir’in (Smyrna) dışında 186 metre yüksekliğinde olan Pagos Tepesinde Makedonya Kralı Büyük İskender’in isteği üzerine kurulan tarihi Kadifekale, Ortaçağ’da akropol, tiyatro, stadion, bouleuterion, prytaneion, tapınaklar, su kemerleri, sur duvarları, geniş revaklı caddeleri ve tepeden denize doğru uzanan yapı adaları ile canlı bir ticaret ve liman kentiydi. Tarih boyunca onlarca savaşa ve yıkıma tanıklık etmiş tarihi kale günümüzde devletin baskı politikalarından kaynaklı zorla yerinden göç ettirilmiş Kürtlerin direnişine tanıklık ediyor. Çoğunluğu Mardin’in Nusyabin ve Ömerli gibi ilçelerinden kaleye göç ettirilen Kürt aileler, her ne kadar kendi yurtlarından edilseler de kendi kültürlerini yaşatmaya devam ediyor.

ZAMANA DİRENEN TARİHİ KALE

Kadifekale’den günümüze yalnızca kalenin batısındaki 5 kulesi ile güneyindeki duvarlarının bir bölümü kalmış. Kalenin uzunluğu 6 kilo metre, sur duvarlarını destekleyen kuleler ise 20-25 metre yüksekliğinde. Kalenin bunun dışında kalan doğu ve kuzey kısımları tamamen yıkılmış olup, kale içerisinde ise bir dehliz ve su sarnıcı kalıntısı hala duruyor. Zemin seviyesinin altındaki tonozlu yapılar ve sarnıçlar kalenin zenginliğini ifade ederken, sarnıç tıpkı kiliseler gibi tonozlar üzerine inşa edilmiş. Pagos’ta yer alan 16 bin kişilik tiyatro, kuzeye bakan seyirci tribünü denize karşı muhteşem bir manzara sunuyor.

TANDIR EKMEKĞİ İLE HAYATINI KAZANIYOR

Kalede 4 yıldır tandır ekmeği yapıp satan 43 yaşındaki Hawliye Aktaş isimli kadın, tandır ocaklarında ekmek pişirip geçimini sağladığını belirtti. Günde 70-80 ekmek sattığını belirten Aktaş, tandır da yapılan ekmeğin lezzetinin bir başka olduğunu o nedenle İzmir’in birçok semtlerinden tandır ekmeği almak için kaleye gelen insanların çok fazla olduğunu söyledi.

‘ASİMİLASYONA İNAT KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATIYORUZ’

90’lı yıllarda İzmir’ göç etmek zorunda kaldığını söyleyen Aktaş, İzmir’de de kültürlerini yaşattığını söyledi. Kendilerine dayatılan asimilasyon politikalarına inat geldiği günden bu yana hep Kürtçe konuştuğunu ifade eden Aktaş, “Biz hiçbir zaman burada dilimizi kaybetmedik ve ben Türkçe bilmiyorum. Her zaman çocuklarımla Kürtçe konuştum ve konuşmaya devam ediyorum. Küçük çocuklar Türkçe konuşunca kızıyorum. Kendi dilinizi konuşun unutmayın dilinizi diyorum. Ne olursa olsun biz kendi dilimizi ve kültürümüzü unutmayacağız” diye konuştu.

‘HER ZAMAN İKİNCİ SINIF MUAMELESİ GÖRDÜK’

1986 Yılında Mardin den İzmir’e göç eden Cemal Acar (35) isimli yurttaş, İzmir de tekstil işi ile uğraştığını belirtti. İzmir'de her zaman ikinci sınıf muamelesi gördüklerini dile getiren Acar, “Kimliklerimizde Mardin yazıldığı zaman şüpheli gözü ile bakılıyor. Gözaltına alınıyor. Şehir içine indiğimiz zaman hemen suçlu olarak bizi durduruyorlar. Bu zihniyetin değişmesi gerekiyor. Düğünlerimiz Kürtçe şarkılarımız çalıyor. Orada giyilen yöresel kıyafetlerimizi burada da hala gidiyoruz. Kültürel almanda direniyoruz. Biz yıllarca kültürümüzü yaşadık ve yaşatmaya devam edeceğiz” dedi.