Medele’nin kayıp taş ustaları

DENİZLİ - Briket, tuğla gibi ucuz malzemenin çıkması ve köyden kente yoğun göç dalgası nedeniyle antik çağlardan günümüze miras kalan Medele köyündeki taş evler yok olmayla yüz yüze. Antik çağlardan günümüze tarihi mirası nakşeden son taş ustalarının akıbeti ise bilinmiyor.

Antik çağlardan günümüze taş evleri ile bir mirasın sürekliliğini taşıyan Denizli’nin Bekili ilçesine bağlı Medele köyündeki taş evler, briket, tuğla gibi ucuz malzemenin çıkması ve köyden kente yoğun göç dalgası nedeniyle yok olmakla yüz yüze. Medele, uygarlıkları kucağında büyüten Menderes’in kıyısında, ona tepeden bakan ve ona hükmeden bir antik köy. Antik çağdaki ismi Motella olan ve zamanla değiştirilerek Medele olmuştur. Bahadınlar Köyü Asarı’nda bulunan Apollon Lermenos Tapınağı’nın yazıtlarında adı en çok geçen köy olan Meotella, Friglerden beri, Motellalıların buraya gelerek kefaret ödeyip, günahlarından arınmaya çalıştıkları anlatılmakta. M.S. 414-453 Bizans kraliçesi Pulcherian’ın adının verildiği bir kent olarak, Pulcherianopolis olarak anılan Medele, Bizanslılar döneminde Phrygia Pakatiane’ye (Batı Frigya’ya) bağlı küçük bir yerleşim yeri olarak piskoposluk unvanı verilerek Medelepolis denilmiştir.

KÖYÜN İSMİ YEŞİLOBA OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ

Motella adının nereden geldiği konusunda çeşitli araştırmalar ve yorumlar yapılmıştır. Ramsay’a göre; Friglerde çok kullanılan bir kadın adı olan Motalis’den, Kilikyalı (Çukurovalı) bir erkek adı olan Motales’den ya da Hitit kralı Mutalli (Muttallu) den gelmiş olabilir. Medele adı 1962 yılında, İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla “Dibekli” olarak değiştirilmiştir. Bu adı köylüler hiç sevmedikleri için itirazda bulunmuş, yapılan başvurular üzerine, 1964 yılında köyün adı “Yeşiloba” olarak değiştirilmiştir. O günden bugüne köyün resmiyetteki adı Yeşiloba olarak kullanılırken, ancak Medele’nin tarihsel mirasının farkında olan köylüler, Yeşiloba yerine hala Medele ismini kullanıyor.

MEDELE’DE BİR TARİH HALA YAŞIYOR

Medele’de tarihsel miraslar hala “Ören” ve “Asar” denilen yerlerde yaşıyor. Define avcılarına rağmen evlerin duvarlarında yeni işlevler yüklenerek kullanılmakta olan antik dönemlerden kalma yazıtlar, mimari malzemeler, heykel parçaları görülebilmektedir. Medele Köyü’nden (Yeşiloba) olan Sanat Tarihi öğretmeni Nizami Çubuk (59), “Medele’de, Etnografik ve folklorik değerlerimizin plastik leğen karşılığında, kilimlerimizin makine halılarıyla değiştirilmesine karşın hala özgün örnekleri bulabilme, bozulmadan duran yüklüklerimize ulaşabilme şansınız var” dedi. Medele’de şuan yaşayan yaşlı insanlar hala geçmişten miras kalan “meydan eğlenceleri” ve “seyirlik oyunları” yaşatmakta.

TARİHİ HALILAR LOJMAN YAPIMI İÇİN SATILMIŞ!

Medelelilerin geleneklerine göre biri çeyizlik diğeri ölümlük ismini verdikleri iki çeşit el dokuması halıları var. Çeyizlik olanlar ya yüklüklerde dizilir, ya da odalara serilerek gündelik hayatta kullanılır. Ölümlük olanlar ise cenaze töreninde tabutun üzerine örtülür ve mezarlık dönüşünde köyün camisine bağış olarak verilir. Birkaç yıl öncesine kadar Medele Köyü’nün camisinin kilim müzesi gibi olduğunu, yüzyılların kültürel mirasına ev sahipliği yaptığına dikkat çeken Çubuk, “Ancak Köyün imamlarına lojman yapımında kaynak yaratmak üzere yüzyılın kültürel mirasını taşıyan halılar satılmıştır. Yerine tek renk makine halıları serilmiş durumda” diye konuştu.

MEZAR TAŞLARI BALBALLARI ANDIRIYOR

Medele Köyü’nün Mezarlığı da oldukça eskidir. Burada bulunan “Kartal Dede” yatırına komşu köylerden bile gelinerek, adaklar adanır. Yatır açık alanda, antik dönemden kalma taş bloklarla çevrili, bir meşe ağacının altındadır. Çevre köylüler meşe ağacına bez bağlanarak dilekte bulunur. Köyün güney batısındaki “Erenler” yatırı da aynı özelliklere sahiptir. Mezarlıkta bulunan bazı mezar taşlarında Türk sanatının geleneksel “kıvrık dal bitki üslubunda” görülen motifler yer almakta. Bazı mezar taşlarında ise Balbalları andıran özelliklere rastlanılmaktadır. Özellikle, ölen kişinin cinsiyetini vurgulamak için mezar taşlarına yapılan takı, bitki ve silah motifleri çok zengin bir taş işçiliği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mezarlıkta bir başka kalıntı da artık örneği hiç kalmamış olan “Musluk”tur. Bunlar, eskiden yolcuların su ihtiyacını karşılamak için yolların kenarlarına yapılan ve içinde su dolu küpler bulunan tek gözlü sade yapılardır. Yol boylarındaki musluklar, sarnıçlar, avganlar ve serenli kuyular paylaşmanın, karşılıksız sevmenin ve almadan vermenin örnekleri olarak karşımızda duruyor.

TAŞ EVLERDE TARİH SÜREKLİLİK GÖSTERİYOR

Medele’de taş malzemeyle yapılmış olan 2 katlı hanay evlerin duvarlarında bulunan işlemelerde şuan bir tarihin sürekliliği yaşıyor. Taşların üst üste yerleştirilmesindeki ustalık, kemerli pencerelerin estetiği ve köşe taşlarındaki uyum görenleri büyülüyor. Yapıların inşasında ise beton harç yerine sadece çamur kullanılmış. Taş ustaları ise hanay evin dışa bakan duvarına gül bezekler koyarak adını özenle işlemiş.

SON TAŞ USTASI ÇOCUKLUK YILLARIMIZDA KALDI

Fransız bir sosyoloğun “Gelenek külün içerisinde köz aramak değildir, yanmakta olan alevi söndürmemektir” sözlerini hatırlatan Çubuk, şunları söyledi: “Hanay evlerin iç dekorundaki ahşap işçiliği; göbekli tavanlar, işlemeli dolaplar ve kapıların mutlaka koruma altına alınması gerekiyor. Yeni yapılan yapılarda kullanılan briket ve tuğla gibi hazır malzemeler ve yoğun şekilde gerçekleşen köyden kente göç Medele’nin tarihsel dokusunu yaratan taş evler, ahşap süslemelerin kaybolmasına neden oldu. Günümüzde artık Medele’yi inşa eden taş ustaları kalmadı. Son taş ustasını artık çocukluk dönemimizde hatırlıyoruz. Onlara ne olduğunu bilmiyoruz.”