'Bu dava yok etme politikasının iflas ettiğini gösteriyor'

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da görülen "KCK Ana Davası"nda savunma yapan DBP PM üyesi Zahide Besi, "Bu kadar haksızlık ve zulme karşı mahkeme heyeti bize ‘Suçsuzluğunuzu ispatlayın’ diyor. Bu dava yüzyıllardır Kürtler üzerinde uygulanan asimilasyon ve yok etme politikasının iflas ettiğini gösteriyor" dedi.

Diyarbakır'da 2009 yılında "KCK" adı altında yapılan operasyonlarda aralarında DTK eşbaşkanları Hatip Dicle ve Leyla Güven, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile tutuklu belediye eşbaşkanları Fırat Anlı ve Ahmet Türk'ün de bulunduğu 154 Kürt siyasetçi hakkında açılan "KCK Ana Davası"nın yargılamasına devam edildi. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, başka bir davadan Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan DBP PM üyesi Zahide Besi ile avukatı hazır bulundu. Besi'nin duruşma salonuna elleri kelepçeli şekilde bekletilmesine itiraz eden avukatına jandarma komutanı, “İstediğiniz yere şikayet edebilirsiniz" cevabı verdi. Salona gelen hakimin kelepçeleri çıkarma talimatı vermesine üzerine tartışma sona erdi.

Davanın esasına karşı Kürtçe savunma yapan Besi, hazırladığı Kürtçe savunmasına cezaevi idaresi tarafından el konulduğunu ve savunmanın fotokopisinin kendisine verildiğini söyleyerek, bunun duruşma tutanağına geçirilmesini istedi.

'ZORBALIKLA BİR HALKIN VARLIĞI VE KİMLİĞİ YOK EDİLEMEZ'

Mahkemelerdeki siyasi yargılamalar nedeniyle Kürtlerin demokratik ve siyasi alandaki haklarının yıllarca kriminalize edildiğini, Kürtlerin sürekli savunma pozisyonunda bırakıldığını vurgulayan Besi, “Devletin milliyetçi, cinsiyetçi, ırkçı saldırılarına rağmen yine de yargılanan biz Kürtler olmuşuz. Bu kadar haksızlık ve zulme karşı mahkeme heyeti bize suçsuzluğunuzu ispatlayın diyor. Kürt sorunu devletin yarattığı bir sorundur. Kürtler inkar edildiği için bu sorun ortaya çıktı. Kürt halkının en doğal hakkı ve kültürel hakları yasaklanmış, Kürt kimliğini savunanlar üzerinde kirli politikalar yürütülmüş, yüzlerce Kürt aydını ve öncüsü darağacına gönderilmiş, aynı zamanda Kürt halkı üzerinden kirli bir asimilasyon, göç ettirme ve katliam politikası yürütülmüş. Kürt halkının öncüleri, temsilcileri suçsuz olduklarına ikna etmek için bu mahkemeler karşısında yıllardır kendisini savunmak zorunda bırakılıyor. Bu dava yüzyıllardır Kürtler üzerinde uygulanan asimilasyon ve yok etme politikasının iflas ettiğini gösteriyor. Tarih bu politikaları mahkum etti. Zorbalıkla bir halkın varlığı ve kimliği değiştirilemez, yok edilemez" dedi.

'BU DAVANINI DEVAM ETTİRİLMESİ İKİYÜZLÜLÜK DEĞİL Mİ?'

Kürt sorununun çözümüne dönük devletin attığı her adımın Kürtleri "aldatmaya" yönelik olduğuna işaret eden Besi, “Ulus devlet anlayışı varlığını bir düşman yaratma üzerinden yürütüyor. Bu devlet varlığını Kürtleri düşman görme ve yok etme üzerinden sürdürüyor. Aynı zihniyet kendisini FETÖ davalarında ortaya koyuyor. Devletin işlediği kötü şeylerin sorumlusu cemaat olarak gösteriliyor. Ancak konu Kürtler olunca kendi içlerindeki tartışma ve sorunları bir kenara bırakıp Kürtlere karşı bir oluyorlar... Bu iddianamenin cemaat üyeleri tarafından hazırlanması bu davanın düşmesini gerektirmez mi? Bu davanın devam ettirilmesi çelişki ve ikiyüzlülük değil mi?" diye sordu.

'KENDİMİ HALKIMA KARŞI SORUMLU HİSSEDİYORUM'

Besi savunmasının devamında şunları söyledi: "Bu davada suçlamalar benim varlığım üzerinden yapılmış. Biz tekçi bir anlayış üzerine kurulmuş devlet anlayışına karşı, insani ve vicdani bir arayış içerisindeyiz. Ben Kürdüm. Devletin politikalarına karşı şikayetlerimi ve itirazlarımı dile getirmek için bir siyasi partide yöneticilik yapmışım. İnsan kendi dili, kültürü, tarihi ile insandır. İnsanlar bunlar kendisini ve halkını tanıtır. Kendimi bu konuda halkıma karşı sorumlu hissediyorum. Ben ekolojik, cinsiyet özgürlükçü, demokratik bir toplum için mücadele ediyorum. Bu kimliğim nedeni ile yargılanıyorum. Ben aynı zamanda bir Kürt kadınıyım. Erkek egemen sisteme karşı kadın haklarını savunuyorum. Bu sorunlar devletten bağımsız değil. Kadınların doğal ve meşru haklarını gerçek yaşamın her alanında yer alması için kadın kurumlarında çalışmışım... Son olarak söylemek istediğim şey, bu iddianame de cemaat tarafından hazırlanmışsa, davanın düşmesi gerekiyor."

Besi'nin avukatı Nujin Uysal ise müvekkilinin adalet hukuk üstünlüğü ve adil yargılama konusunda eleştiri ve sitemlerini dile getirdiğini belirterek, bugüne kadar bu davada, müvekkili aleyhine delillerini toplandığını, lehine olan delillerini ise görmezden gelindiğine dikkat çekti. Uysal, müvekkilinin beraatını talep etti.

Savunmaların ardından duruşma Pazartesi gününe ertelendi.