Gazeteci Mater: Gerçekler yok edilemez

MERSİN - OHAL’le birlikte medya üzerinde baskının artığına dikkat çeken gazeteci Nadire Mater, gerçeğin ne yapılırsa yapılsın ortadan yok edilemeyeceğinin altını çizdi.

Olağanüstü Hal'in Türkiye'de başlamasıyla birlikte medyanın rolüne ve medya üzerindeki baskıları, gazeteci Nadire Mater ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi İdil Engindeniz Şahan değerlendirdi. Türkiye'de medyanın her zaman sorunlu olduğunu kaydeden Mater, "12 Eylül sonrası ve ondan sonra başlayan Kürt savaşı, iktidarlar tarafından medya üzerindeki baskıların arttırılması için bahane oldu" dedi. Türkiye'de OHAL ile birlikte 2 bin 500'den fazla gazetecinin işsiz kaldığını, aralarında televizyon, dergi, gazete ve haber sitelerinin de olduğu 70'den fazla yayının kapatıldığını belirten Mater, bu sayısal veriler dışında sansürün de konuşulması gerektiğini ve asıl önemli olanın bu olduğunu söyledi.

'UMUTLARIMIZI KORUYARAK HABER YAPMALIYIZ'

Tüm yaşananlara rağmen umutlu olmak gerektiğini vurgulayan Mater, 1990'lı yıllarda onlarca gazetecinin katledildiğini, 100'ün üzerinde gazetecinin cezaevlerine konulduğunu belirterek, tüm bunlara rağmen haberciliğin devam ettiğine dikkat çekti. Dolayısıyla gerçeğin ne yapılırsa yapılsın ortadan yok olmayacağına vurgu yapan Mater, "Bu bir çaresizlik ortamı. Ama haber alma hakkı ve haber yapma özgürlüğünden yana olanların bu konuda aslında fazla telaşa kapılmadan umutlarını koruyarak, haber yapmaya devam etmeleri gerekiyor" dedi.

'TÜRKİYE'DE MEDYA, ERDOĞAN MEDYASIDIR'

Hükümetin tek tipleştirilmiş bir medya oluşturmaya çalıştığını ifade eden Mater, esasında tüm iktidarların kendi dışında olan ve kendilerini eleştiren medyayı istemediğini vurguladı. Türkiye'de bulunan mevcut iktidarın ise bunu çok açık yaptığını kaydeden Mater, "Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın resmi ideolojinin yayınlarıyla bu dünya dönmez ve dönmüyor da zaten" eleştirisinde bulundu.

"Türkiye'deki medya AKP medyasının ötesinde artık Erdoğan medyası haline gelmiş" diyen Mater, şöyle devam etti: "Çünkü Erdoğan bir kaç gün önce Pakistan'daydı. Orada bulunan gazetecilerin yazılarını da eleştirerek, orada bulunan gazetecilerin her şeyi bilmediklerini söyledi. Erdoğan esasında bütün yayın yönetmenlerinin yayın yönetmeni pozisyonunda olduğunu düşünüyorum. Habercilik konusunda ciddi bir ilerleme kaydediyor ve yönlendirmeye çalışıyor. Açıkça şeffafça yapıyor."

'MUHALİF SESLER DUYULMAYA DEVAM EDECEK'

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi İdil Engindeniz Şahan da, daha önce de OHAL süreçlerinin yaşandığını ancak ilk kez bu kadar tüm Türkiye'yi kapsayan bir OHAL sürecinden geçildiğini belirtti. Türkiye'nin iyi bir süreçten geçmediğine dikkat çeken Şahan, medya üzerindeki baskıların tüm iktidarlar döneminde yaşandığını vurgulayarak, "İktidar dediğin şey medyayı manipüle etmeye çalışır. Tabi ki muhalif basın, tabi ki başka sözler söylenmeye devam ediyor ve edecek. Ama giderek artan bir şekilde daha da susturmaya çalışıyorlar" dedi.

'DOĞRUYA ULAŞMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞMAMIZ GEREKİYOR'

Hiçbir zaman muhalif sesin asla kesilemeyeceğinin altını çizen Şahan, muhalif ses olduğu sürece bir şekilde kendini duyurmaya devam edeceğini belirtti. Bazı grup ve insanların başka ses duymak istemediğine dikkat çeken Şahan, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Çünkü rahatsız oluyorlar. Buna şiddetle karşı çıkıyorlar. Kendi iktidarlarını temellendirdikleri için bu tehlikeyle yüzleşemiyorlar. Başka bir söze tahammülleri yok ve varlık alanları da bırakmıyorlar. Ana akım medyada da bunu nerdeyse başardılar. Ana akım medyada gittikçe başka sesler, başka sözler duymak zorlaşıyor. Ana akım denildiğinde tabi bu ülkenin büyük bir kısmı izliyor. Artık gerçekten bir şeylerin doğrusuna ulaşmak için çok uğraşmanız gerekiyor. Okur, medya tüketicileri olarak artık bize görev düşüyor.”