‘Cezaevlerinde durum vahim'

DİYARBAKIR - Cezaevlerinde artan baskıları değerlendiren Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Eşsözcüsü Mehmet Temizyüz, “Bu konsept Öcalan’ın üzerindeki tecritle başladı. Cezaevlerinde çok vahim bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi.

Bölge ve Türkiye kentlerindeki birçok cezaevinde her geçen gün tutukluların tüm hakları ve aktiviteleri engellenip yasaklanırken, bununla beraber her türlü şiddet ve baskı da deneniyor. Cezaevlerinde 1980, 1990 ve 2000’li yılların uygulamaları aratmayan işkence haberleri gelirken, son günlerde aralarında ağır hastaların da bulunduğu çok sayıda tutuklu başka cezaevlerine nakledildi. Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Eşsözcüsü Mehmet Temizyüz, cezaevlerinin durumunu değerlendirdi.

‘BU KONSEPT ÖCALAN’A UYGULANAN TECRİTLE BAŞLADI’

Yıllardır kurum ve tutsak aileleri olarak verdikleri mücadeleyi anlatan Temizyüz, son günlerde farklı cezaevlerinde yaşanan baskı ve hak ihlallerinin 5 Nisan 2015’te PKK Lideri Abdullah Öcalan’a görüş yasağı ile birlikte başladığını hatırlatarak, “Bu dönemden sonra cezaevleriyle ilgili yeni konsept devreye ortaya koyuldu. Çözüm sürecinde AKP hükümetinin attığı tek adım cezaevi sayısını arttırarak, tutsaklara yönelik geliştirdiği baskıcı ve ağır konsept politikasıydı” dedi.

Tutuklara yönelik baskı konsepti ile beraber dışarıda da ailelerin kurdukları derneklerinin kapatılması da bu konseptin bir parçası olduğunu dile getiren Temizyüz, kapatılan dernekleriyle ilgili herhangi bir soruşturma ve fezlekenin de hazırlanmadığını kaydetti.

‘ŞİMDİ SONUÇ ALINMAK İSTENİYOR DURUM VAHİM’

Tutuklularla dayanışma içerisinde bulunan derneklerin KHK yoluyla kapatılması sonrası cezaevlerinde daha çok ağır hak ihlalleri ve saldırıların başladığına işaret eden Temizyüz, “Şu an cezaevlerinde 1980’lerde Esat Oktay ve Kenan Evren’in başını çektiği ağır işkencenin ve vahşeti arıtmayacak tablo ile karşı karşıyayız. Bugün baktığımızda 1980’lı yıllardaki Amed zindanında yaşananlar gibi onlarca cezaevi bulunmaktadır. Bugün yaklaşık 10 bine yakın Kürt siyasetçiler ve tutsaklar ağır işkencelerle ve risklerle maruz kalmış durumda. Cezaevlerinde gelen bilgi ve haberlere göre, durum çok vahim olduğu ortadadır. 80’lerden bu yana cezaevlerinde tutsakların direnişi karşısında sonuç almayan devlet, bugün o katliamları uygulamak istiyor” diye konuştu.

‘DOMUZ BAĞI CEZAEVLERİNE TAŞINDI’

Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde siyasi tutuklulara “domuz bağı” işkencesi yapıldığına dikkat çeken Temizyüz, “Aslında bu domuz bağı uygulaması biz 1990’lı yıllarda Kürt halkına karşı geliştiren bir uygulamadır. O dönemin kontralar tarafından yürütülen o faaliyet, bugün ise Kürt siyasetçilerin bulunduğu cezaevleri koğuşlarına taşınmıştır. Tutsaklara uygulanan o uygulamanın izleri bedenlerinde rastlandı. Bu sadece Van’da ortaya çıkan bir işkence tablosudur. Birçok cezaevinde buna benzer uygulamalar yaşanıyor. Birçok cezaevinde de tutsakların hakları engellenerek, halen yüzlerce tutsak tek hücrelerde tutuluyor” dedi.

‘TECRİDİN SONA ERMESİYLE MÜMKÜN’

Özellikle OHAL’in ardından cezaevlerinde başlayan hak ihlalleri ve baskılar ardından nerdeyse 6 aydır her bir Kürt tutuklunun “tecrit” içerisinde olduğunu vurgulayan Temizyüz, tutuklulara yönelik irade kırma ve ajanlaştırma dayatmasının da devrede olduğunun altını çizdi. Mevcut hukuk kurallarının cezaevlerinde işlemediğine işaret eden Temizyüz, bundan dolayı da inisiyatifin yaptığı tüm çabalarına rağmen işkence ve baskının devam ettiğini söyledi.

Bilal Güldem - dihaber