ŞIRNAK - Şırnak’ta Madımak ismi verilen sokaktan geriye kalanlar, yıllar geçse de yaşanan yıkımın değişmediğine yetiyor. Geri dönerek evlerini onaran aileler ise, tüm yıkımlara rağmen ayakta kalan bir halkın resmi oluyor.
Büyük bir yıkımın yaşandığı mahallelerden biri olan Yeni Mahalle’de molozların arasında iki ev ve bir tabela kaldı. Üzerinde “Madımak Sokak” yazılı tabela yıkım kararı çıkmayan evlerden biri üzerine çakılı kalırken, ortada ne sokak var ne de mahalle. Bu sokağa da adını veren ve Sivas’ta Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri tarafından organize edilen etkinliğe yönelik saldırının gerçekleştiği yer olan, 33 yazar, aydın ile iki otel çalışanının yanarak can verdiği Madımak adı bir kez daha ölümle buluştu.
Madımak Sokak’ta bulunan sadece iki ev için yıkım kararı çıkmadı. Tam da bu sebeple ortada sokaktan geriye bir tabela kaldı. Yıkım kararı çıkmayan iki eve kentteki birçok ev gibi elektrik ve su verilmiş değil.
SAAT ÇAKILI KALMIŞ
Bu evlerden birinde yaşayan Cesur Ailesi, kapılarının önüne kadar gelen, bahçelerini bile esir alan molozlar arasında yaşanan savaş ve yıkımın izi olan kurşun izlerini sıvayla kaplıyor. Yüreklerdeki izler ise, pek kolay kapanacağa benzemiyor. Evleri sağlam kalsa da geçmişin yıkık anıları üzerinden buruk da olsa bir yeni yaşam kurmaya çalışıyor Cesur Ailesi. Molozlar arasında belli ki saldırılar sırasında bir ana işaret eder gibi 7.40’ta durmuş bir saat göze çarpıyor. O vakitten sonra ne o saat için de o mahalle için vakit ileriye işlememiş gibi görünüyor.
Omuzunda su bidonuyla üst mahalleden eve su taşıyan Hatice Cesur’un hiçbir şey yaşanmamış gibi mor fistanı rüzgar ile dalgalanıyor. Yorgunluğunu atmak için de yine molozlar üzerinde oturuyor ve ellerini kaldırarak gelecek günler için dua ediyor.
NE HAL NE MAL
“Elektrik yok, suyu üst mahalleden getiriyoruz. Ne mal ne hal akşama kadar oğlumla birlikte oturuyoruz. Burada iki ev kaldık” diyor Cesur ve Afet Evleri’nde bulunan çadırlarının yıkılmasının ardından buraya geri döndüklerini söylüyor. Dönmemeleri durumunda evlerinin de moloz yığınına dönüşeceğini aktaran Cesur, ancak evde sağlam tek bir eşyanın dahi kalmadığını belirterek, soruyor: “Bize eşya mı bıraktılar?”
‘VURACAKLARSA VURSUNLAR!’
Üzerinde Botan’a özgü leşkeri kıyafetle molozlar arasında ilerleyen Ahmet Cesur’a eşi Hatice Cesur, sesleniyor ve “Sen bu leşkeri ile çıkmışsın sokağa dikkat et seni vurmasınlar” diyor. Ahmet Cesur da hafif bir gülümseme yüzünde belirdikten sonra, “Bizim aslımız budur. Bunun için vuracaklarsa vursunlar” diyor.
CAMLAR YERİNE KARTON
Mahalledeki az hasarlı bir binanın sadece bir dairesine dönebilmiş insanlar. Yakınlarını yaşanan çatışmalarda yitiren aile bireyleri ancak gelebilmişler evlerine. Camların dahi sağlam kalmadığı evde çarşaf ve karton parçalarıyla kapattıkları pencerelerle soğuğu kırmaya çalışıyorlar. Amca çocukları olan iki kuzen o gün tanışıyor. Biri 4 aylık Xezal diğeri iki yaşındaki Bahoz.
BİR OYUN DAHA YARIM KALMIŞ
Geri kalan dairelerin bazılarında onarım sürerken bazı dairlerde yarım kalmış hikâyeler kilitlenmiş gibi. Duvarın birinde takvim yaprakları belli ki ailenin evini apar topar terk ederken çıktığı tarih olan 14 Mart’a işaret ediyor. Her tarafın toz içinde kaldığı odada her şey o günde kilitlenmişçesine o güne işaret ediyor takvim yaprakları. Bir diğer oda belli ki çocuk odası. Yerlere saçılmış kıyafetler, çocuk ayakkabıları bir tarafta başka bir tarafta da bir bebeğin beşiği ve oyuncağı bırakılmak durumunda kalınmış. Her şey gibi bir oyun daha yarım kalmış bu kentte.