İSTANBUL - Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın maillerine ilişkin haberler nedeniyle tutuklanan, kapatılan DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik'in meslektaşı Gazete Karınca Editörü Çağdaş Kaplan, Çelik'in titiz gazeteciliğiyle bilindiğini belirterek, "Ömer'in haber arayışı bitmez" dedi.
Kanun Hükmüne Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik, Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın maillerine ilişkin haberler nedeniyle "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi. Çelik, daha önce de 2011 yılında "KCK" adı altında Kürt basınına yönelik yapılan operasyonda İstanbul'da gözaltına alındı ve yaklaşık 2 yıl süren tutukluluğunun ardından serbest bırakıldı. Çelik'in o dönem tutuklanma gerekçesi yine gazetecilik faaliyetleriydi. Haber kaynakları ile yapılan telefon görüşmeleri, DİHA için yaptığı röportaj ve haberler "suç" olarak görülmüştü. O dönem Çelik'in tutuklanmasına neden olan savcısından hakimine kadar mahkeme heyetinin tamamı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Gülen Cemaati'ne yönelik operasyonlarda tutuklandı.
2011 yılında tutuklanan Çelik, serbest bırakıldığı 2013 yılında DİHA'da editör olarak çalışmaya başladı ve daha sonra haber müdürü oldu. Aradan geçen 6 yılda Çelik'in haber takibi için gittiği Kobanê'de yaptığı haber ve çektiği fotoğraflar, Twitter hesabından paylaşılan haberler, Sputnik Kurdistan sayfasından yapılan bir paylaşım gibi gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı.
'ÖMER TİTİZ GAZETECİLİĞİ İLE BİLİNİR'
Çelik ile birlikte tutuklu kalan ve çalışan arkadaşı Gazete Karınca Editörü Çağdaş Kaplan, Çelik'in cezaevinde de haber arayışının bitmeyeceğini söyledi. 2008 yılında Çelik ile birlikte DİHA'nın İstanbul bürosunda çalışmaya başlayan Kaplan, "O dönem de Ömer aslında saldırıların hedefindeydi. Yani, Marmara Üniversitesi'nden mezun olmuştu ama sürekli haber takibindeydi ve hem polis hem de faşistlerin saldırılarına maruz kalıyordu. O zamanlarda da Ömer'in kafası yarıldı, kolu kırıldı ama iyileşir iyileşmez sahaya geri döndü. Birlikte çok mesai yaptık. Ondan sonraki yıllarda birlike editörlük yaptık. Daha sonra o bizim haber müdürümüz odu. Uzun yıllar birlikte mesai yaptık ve bu dönemlerde Ömer titiz gazeteciliği ile bilinen birisiydi. Sonu ve bedeli ne olursa olsun haberi kamu yararına yapabilen birisi. Zaten ifadesinde de, 'Bunları haberci olduğum için ve haber değeri taşıdığından verilen linki takip ettim. Aynı zamanda bu konuyu haber yaptım. Sadece kamuoyunu bilgilendiren ve haber değeri taşıyan konuları haberleştirdim' dedi. Yaptığı haberi üstlendi. Geçmişte de bu böyleydi. Biz Ömer ile birlikte Ayhan Çarkın röportajını yapmıştık. O zaman da belki o haberin bedelini daha ağır ödetebilirlerdi bize ama onu göze aldı Ömer. Ve gidip bu haberi yapacağız dedi. Ve yaptık da" diye konuştu.
'ÖMER GAZETECİLİK SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRDİ'
2011 yılında basına yönelik yapılan baskını hatırlatan Kaplan, "O dönemde de birçok arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklandı. O zaman da Ömer'in dosyasında haber kaynakları ile yaptığı röportajları, haberleri, telefon bağlantıları suç delili olmuştu. Ancak, Ömer dosyasında ne varsa çıkıp mahkeme başkanının karşısında savundu. Konsept işi aslında. O dönem bunları ifade ettik biz. 'Bu siyasi bir yargılama, haberlerimizin savunmasını da yapmayacağız, bu iddianamelerde neler yazıyorsa biz bunları yaptık' dedik. 'Gazetecilik yargılanıyor ve bu durumdan sorumlu olanlar bir gün mutlaka yargılanacak' demiştik ki geldiğimiz aşamada Ömer'i yargılayan mahkeme heyeti şu an Silivri Cezaevi'nde tutuklu. Bugün de iktidar gazetecilere yönelmiş durumda. Ömer de önemli bir haber yaptı. Ömer'in yaptığı haberle Berat Albayrak'ın IŞİD ile bağlantılı birçok yazısı deşifre oldu ve onlar yayınladı. Kamuoyu bundan haberdar olması gerekiyordu ve Ömer de gazetecilik sorumluluğuyla bunu yerine getirdi. Bu dönemde Albayrak ve iktidarın şikayeti üzerine alınıyorlar. Soruşturma dosyası da tamamen boş. Sadece bir soru redhackle ilgili. Diğer sorular ise Ömer'in Kobanê'de yaptığı çektiği fotoğraflar, sosyal medyada yaptığı haber paylaşımları... Polis, Kürt ve Kürdistan kelimesinin geçtiği haberleri suç delili saymış. Rusya'nın resmi ajansı Sputnik Kurdistan'ın haberini paylaştığı için o suç delili olarak dosyaya girmiş" şeklinde konuştu.
'ÖMER'İN HABER ARAYIŞI BİTMEZ'
2011 yılında olduğu gibi bu tutuklamanın da sonuçsuz kalacağını dile getiren Kaplan, "Evet bedelini ödeyeceğiz. Bu ülkede gazetecilik yapmak bedel ödemek gerektiriyorsa bedel öderiz. Ömer o bedeli ödüyor şu an. Ancak, bu durum onun geri adım atacağı anlamına gelmez. 2011 yılında çıktı ve DİHA'nın Haber Müdürü oldu, bugün cezaevine girdi. 3-4 ay sonra çıkıp kaldığı yerden devam edecek. Ömer'in meslek hayatı bu zaten. O bedel ödemeye de alışkın. Gazetecilikte de ısrar etmesini biliyor" dedi. Çelik ile aynı hücrede kalan Kaplan, Çelik'in cezaevinde de haber arayışından vazgeçmediğini söyledi. Kaplan, cezaevi sürecini ise şöyle anlattı: "Cezaevine girdiğimizin ilk haftası Ömer'in ilk arayışı 'cezaevinde hangi haberleri yapabiliriz' idi. Cezaevinde hasta tutsakların listesini çıkarmaya çalıştık. Onlarla birebir görüşmeye çalıştık. O zaman KCK operasyonları döneminde Ömer ile 6 hafta süren bir yazı dizisi hazırladık. Habere ulaşmak zordu cezaevinde. İlk gittiğimizde haber yapmamıza izin vermeyeceklerini biliyorduk. Biz de habere başka yollardan ulaşmaya çalıştık. Ömer ile ilk yaptığımız iş cezaevinde kullanılan topları öğrenmemiz oldu. Onlarla çatıların üzerinden not atarak o insanların ulaştığı haber dosyalarını hazırladık. Şimdi de öyle olacak. OHAL koşulları belki buna müsait olmayabilir ama Ömer'in haber arayışı bitmez."
'GAZETECİLER ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİNİ SÜRDÜRMELİ'
90'larda Özgür Ülke Gazetesi bombalandığı zaman atılan "Bu ateş sizi de yakar" başlığının çok şey ifade ettiğini dile getiren Kaplan, Türkiye'de Kürt sorunu çözülmedikçe hiçbir halkın sorununun çözülmeyeceği görüşünde. Kürt basınına yönelik saldırıları da böylesi bir çözümsüz politikanın ürünü olarak gören Kaplan, "Türkiye'deki basın camiası bu durumun farkınsa varmazsa daha çok iktidarın sopasını yer. Ama biz bir gücüz, gazeteciyiz, kalemlerimiz var. Herkes bunun farkında olursa başarırız. Bugün 40 bin üzerinde aralarında gazetecilerin de olduğu soruşturma listesinden bahsediliyor. Hepimizi atsınlar ceazevine. Öyle bir güç var mı? Yok. Bunun karşısında biz gazeteciler örgütlü mücadelemizi sürdürmemiz lazım" dedi.