DİYARBAKIR - Sur’da yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın cenazesinden 1 yıldır haber yok. Tüm başvuruları sonuçsuz kalan aile, inşaat çalışmalarının başladığı ilçedeki cenazelerini istiyor.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası 104 gün boyunca süren çatışmalarda 22 Ocak 2016’da yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın Sur’daki cenazesinden hala haber yok. Erzurum’un Karayazı ilçesinde oturan ailenin, DNA için Diyarbakır’da verdiği kan örneği Sur’dan çıkan hiçbir cenaze ile eşleşmedi. Cenazenin bulunması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bu güne kadar yaptıkları 3 başvurudan sonuç alamayan aile, avukatları aracılığıyla Sur'dan çıkan ve tutuklanan kişilerle cezaevinde yaptığı görüşme sonucu, cenazenin yasaklı Hasırlı Mahallesi'ndeki Haci Hamid Camisi’nin yanındaki harabeye defnedildiğini öğrenmişti. Bunun üzerine cenazenin defnedildiği yerin tespit edilip, çıkarılması için tekrar başvuruda bulunan aileye savcılık, cenazenin defnedildiği belirtilen yerde daha önce yapılan arama ve kazı çalışmalarında herhangi bir cenazeye rastlanmadığı gerekçesini ileri sürerek, olumsuz cevap verdi. Cenazenin çıkarılması için 3 ay önce Diyarbakır Valiliği’ne yapılan başvuruya cevap verilmemesi üzerine ise aile geçen hafta İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Ailenin gözü bakanlıktan gelecek cevapta.
CENAZE İÇİN 14 DEFA DİYARBAKIR’A GELDİLER
Cenazenin defnedildiği belirtilen alanda yapılan yıkım ve hafriyat çalışmaları cenazenin bulunmasını güçleştirirken, bütün itirazlara rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Sur için Bismillah, Sur sevgi ile yükseliyor” sloganıyla Arslan’ın cenazesinin bulunduğu alanda imar değişikliği yaparak inşaat projesi için temel atma töreni düzenledi. Oğlunun cenazesinin bulunması için 1 yıldır çalınmadık kapı bırakmayan ancak yaptığı bu girişimlerden olumlu sonuç alamayan baba Ali Rıza Arslan, cenazenin bulunacağı umudu ile girişimlerini sürdürüyor. Oğlunun cenazenin bulunması için aradan geçen bir yıllık sürede 14 defa Erzurum’dan Diyarbakır’a gelen Arslan, “Oğlumun vurulduğunu televizyondan öğrendikten sonra Diyarbakır’a geldim. O dönem çatışmalar devam ettiği için cenazeyi alamadık. Ondan sonra defalarca Diyarbakır’a geldim. Savcılığa, valiliğe, yetkililere, insan hakları kurumlarına cenazenin çıkarılması için dilekçe verdim. Emniyete gittim. Yani 1 yıldır bir sonuç alamadım. Avukatım Sur’dan çıkan kişilerle cezaevinde yaptığı görüşmede oğlumun defnedildiği nokta belirlendi. Dilekçe verdim ama emniyet orada tek bir çalışma yapmadan ‘Biz burayı aramışız, cenaze yok’ dediler” diye aktardı.
‘İNŞAAT DEVAM EDERSE OĞLUMU ÖMÜR BOYU BULAMAM’
Emniyet ve savcılıktan sonuç alamamaları üzerine Diyarbakır Valiliği’ne başvurduklarını vurgulayan baba Arslan, “Valiliğe verdiğimiz dilekçede, cenazenin bulunması için devlet bir çalışma yapmayacaksa, bana izin versin ben kendim imkânlarımla orada çalışma yapayım dedim. Oğlumun cenazesini bulayım dedim. Halan dilekçeme cevap vermediler" diye belirtti. Bir yıldır oğlunun cenazesini aradığını ve mağdur olduğunu kaydeden baba Arslan, şöyle devam etti: "Bir baba olarak, devlet yetkililerinden ve duyarlı herkesten oğlumun cenazenin bulunması için yardımcı olmasını rica ediyorum. Çocuklarını Sur’da kaybeden her ailenin bir mezarı var. Aileleri o soğuk toprağın altında yatan çocuklarının mezarında dua ediyor ve Fatiha okuyor. En azından oğlumun da bir mezarı olsun. Oğlumun taziyesini kurayım, yasını tutayım. Oğlumun yattığı yerin bir avuç toprağını da görsem içim rahat edecek. Cenazenin bulunmadığı her gün ailece ıstırap çekiyoruz. Oğlumun ölüm haberini aldığımız ilk günün ruh halindeyiz. Sürekli gözümüz televizyonda. Gözümüz ve kulağımız oğlumdan gelecek bir haberde. Bir baba olarak ne deyim. Artık bizi bu ıstıraptan kurtarsınlar. Orada inşaat devam ederse artık oğlumu ömür boyu bulamam. Daha inşaat başlamadan oğlumun cenazesinin bulunduğu yere gidelim. Cenaze orada mı değil mi? Oğlumun cenazesi binaların altında kalmasın. Benim de gönlüm rahat olsun.”