ANKARA - Siyasi görüşlerinden dolayı Tiflis’de sürgün hayatı yaşayan Azeri gazeteci Tural Qurbanli, “Bir millet iki devlet” söyleminden yola çıkarak Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ortak özelliğin basın üzerindeki baskılar olduğunu dile getirdi. Qurbanli, her iki devlette de gazetecilerin meslek dışı ithamlarla tutuklandığını söyledi.
Azerbaycan'da siyasi görüşlerinden dolayı Gürcistan’ın Tiflis kentine sürgün edilen Azeri gazeteci Tural Qurbanli, Azerbaycan ile Türkiye'yi “arsız diktatörlük” tanımıyla kıyaslıyor. Türkiye’yi de yakından takip eden Qurbanlı, gazetecilere yönelik baskıyı değerlendirdi.
'TÜRKİYE EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİ'
Türkiye’de tutuklu gazetecilere dikkat çeken Qurbanli, AK Parti ile gazeteciliğin çok gerilediğini söyledi. Qubranli, Türkiye’de iktidar yanlılarının kendileri gibi düşünmeyen herkesi “terörist” olarak ilan ettiğini ve “linç” ettiğini hatırlattı.
“Her hangi bir toplumda gazetecilerin cezaevi söz konusuysa, demek ki o memleketi dolandırıcılar yönetiyor. Yoksa niye gazetecileri hapse yollasınlar?” diye devam eden Qurbanli, daha önce “FETÖ"yü tehdit olarak yazan ve eleştiren gazetecilerin tutuklandığına işaret etti.
‘ARSIZ BİR DİKTATÖRLÜK VAR'
Azerbaycan’da 166 siyasi tutuklu bulunduğunu bunların 30’dan fazlasının gazeteci olduğu bilgisini paylaşan Qurbanli, “Türkiye'nin nüfusu ile kıyasladığımız zaman, 9 kat daha küçük bir ülke için bu kadar siyasi tutuklu sayısı çok büyük. Gerçekten de bir millet 2 devletiz. Aradaki fark şu, bizde gazetecileri meslek-dışı sebeplerle, daha doğrusu bahanelerle hapse atıyorlar” dedi. Qurbanli, bu yöntemin kullanılmasını da, “arsız bir diktatörlük” olarak nitelendirdi.
'BAŞKANLIK FELAKETTEN BAŞKA BİR ŞEY GETİRMEZ'
Siyasi iktidarın Türkiye'yi uçuruma götürdüğünü sözlerine ekleyen Qurbanli konuşmasını şöyle sürdürdü: “Devletin başındaki kişinin tüm hakimiyeti kendi elinde tutmaya çalışması o ülkenin faciasıdır. Millet ister bunun yanında olsun ve ister olmasın fark eden bir şey yok, bunun adı diktatörlüktür. Hitlerin de demokratik seçimle, halkın büyük çoğunluğunun isteği ile başkan olduğunu hatırlatmak isterim. Başkanlık sistemi de Türkiye'ye felaketten başka bir şey getirmeyecek. Ekonomideki açıklar dışarıdan bile belli oluyor. Milli geliri ile dış borcu arasındaki fark açısından Türkiye dünyanın en vahim ülkelerinden biridir. 400 milyar doları aşkın bir borçtan bahsediyoruz. 17 ve 25 Aralık operasyonları ile Erdoğan'ın ve bakanlarının milyonlarla dolarların hangi yollarla çalıp, çırptığı çoğu kişiye belli oldu. Umarım Türkiye halkı kısa zamanda bunun farkına varır yaptığı yanlışı düzeltmeye çalışır.”
Ayşe Sürme / Ferit Dere - dihaber