MARDİN - Nusaybin’de yasak sürecinde Fırat Mahallesi’nde bulunan evlerinden çıkmak zorunda kalan Zılfet Heybetoğlu ve ailesi, gittikleri İstanbul’da kalamayarak yasağa rağmen memleketlerine geri döndü.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde yıkımın sürdüğü mahallelerde oturan yurttaşların yaşamları yaklaşık 1 yıldır büyük bir direniş içinde geçiyor. Evi Fırat Mahallesi’nde bulunan Zılfet Heybetoğlu ve ailesi, mahallede ilan edilen yasaktan önce evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Mahallenin İpekyolu güzergâhına yakın olan evleri diğer yasaklar süresince de birçok kez kurşunların hedefi oldu. 6 kez ilan edilen yasak sırasında evlerini terk etmeyen Heybetoğlu ailesi, bazı günler kurşunların hedefi olmamak için mutfakta uyudu. Dört oğlu olan Zıfet Heybetoğlu, “Ben o zaman kendim için değil, çocuklarım için korkuyordum. Biz de henüz yasak olmadan başka bir mahallede olan yakınımın evine geldik” dedi.
İSTANBUL’A GÖÇ
O dönemde eşinin işten çıktığını bu yüzden ilçede başka bir ev de kiralayamadıklarını söyleyen Heybetoğlu, “Eşim burada tekerleklerin geri dönüşümünün yapıldığı fabrikada çalışıyordu. Bu savaş hali nedeniyle işleri kötü oldu ve çıkarttılar. Eşim ‘İstanbul’a gidelim geçici olarak belki bir iş buluruz ondan sonra buralarda biraz daha rahatlamış olur’ dedi. Biz öylece gittik oraya” diye anlattı.
NUSAYBİN’E YAKIN OLMAK İÇİN DÖNDÜLER
Birçok Nusaybinli gibi içeride kalan gençleri düşününce evlerinden tek bir parça eşya, yedek kıyafet bile almadan çıktıklarını belirtiyor Heybetoğlu, burada 2 ay kaldıklarını söyleyerek geri dönüş süreçlerini şu sözlerle anlattı: “Sonra eşim ‘Burada dayanamıyorum memlekete gidelim’ dedi. Ben yasak var nasıl gideceğiz diye sorduğumda, ‘Mardin’e, Kızıltepe’ye gidelim ama buralarda kalmayalım, nefes alabilelim’ dedi. Biz geldik ve Kızıltepe’de kalmaya başladık. Bize burada bedava kalacağımız bir ev verdiler.”
Kızıltepe’ye döndüklerinde de kıyafetlerinin olduğu valiz dışında eşyaları olmayan Heybetoğlu ailesine, burada da yurttaşlar ve belediye yatacak yatak ile battaniye verir. Yaz koşullarında soğutucu tek bir dolap, pervane gibi bir şeyleri olmadığını da dile getiren Heybetoğlu, bu koşullarda Ramazan ayında oruç tuttuklarını belirtti.
BODRUM KATINDA YAŞIYORLAR
Yasağın kısmi olarak kalkması ile birlikte ilçenin yolunu tutan Heybetoğlu ailesinin tel örgülerden dolayı evlerine gitmeleri mümkün olmaz. Aile, Yeşilkent Mahallesi’nde bir yakınlarının bodrum katının rutubetli dairesine yerleşti. Burada bir süre yakınlarının eşyalarını kullanırlar.
‘NUSAYBİN’E NAZAR DEĞMİŞ KURŞUN DÖKMEYE GELDİK’
Uzun uğraşlar ve verdikleri dilekçeler sonucunda Emniyet Müdürlüğü’nden aldıkları izin kağıdı ile tel örgülerden içeriye giren Zılfet Heybetoğlu, evinde karşılaştığı manzarayı şu şekilde anlattı: “Bizim evimiz artık başka bir şekle girmişti. İçine askerler tarafından yazılar yazılmıştı. ‘Vatan aşktır’, ‘Biz geldik siz neredesiniz?’ ‘Nusaybin’e nazar değmişti kurşun dökmeye geldik’ gibi yazılar yazılmıştı. Zaten keskin nişancılar için yer yapılmış. Sağlam eşyalar götürülmüş. Alt kat tümden yakılmış. Bahçemizin içinde her şey vardı, birçok çeşit ağaç ekiliydi. Şimdi ortada bahçe diye bir şey yok. Şimdi bakınca çöl dersin oraya. İnsan bahçesini, evini tanımakta zorlanıyor.”
‘KİM O KONUTLARDA YAŞAR?’
Şimdi de evlerinin yıkım tehdidi altında olduğunu anlatan Heybetoğlu, “Bize, arsa da para da vermeyeceğiz, konut vereceğiz diyorlar, kim o konutlarda yaşar? Bizim 1 dönümlük arazimiz vardı. Evimiz iki katlıydı, bir katta biz bir katta da kayınım oturuyordu. Daire verecekler de bizim o kocaman arazimiz, bahçemiz ne olacak? Nereye gidecek?” diye sordu.
Süreçten kaynaklı iş bulamayan eşinin günübirlik işlerde çalıştığını, günlük olarak 30 TL kazandığını söyleyen Heybetoğlu, eşinin kazandığı paranın okula giden 4 çocuğun harçlığı, günlük mutfak masraflarına dahi yetmediğini dile getirdi.
HIRSIZLIK İLE SUÇLANDILAR
Her gün evlerini görmeye gittiklerini birkaç parça da olsa evlerinden eşya çıkarttıklarını belirten Heybetoğlu, polisin kendilerini eşya çıkartırken gördüğünü ve kendilerini hırsızlıkla suçladığını ve gözaltına alındığını aktardı.
Heybetoğlu, “Kesinlikle demir eşya çıkartılamıyor. Diğer sağlam kalan eşyalar için ise, izin kağıdı almak lazım. Demirler, yaptıkları anlaşma gereği onlara kalıyor. Bizim televizyonumuz ve çanak parçalarımız kırılmış olarak çöpe atılmıştı zaten” dedi.
Evlerinden sağlam kalan eşyaları çıkartmak ve evlerinin yıkılmasını önlemek için mahalleye gittiğini söyleyen Heybetoğlu, her gün yeni bir umutla mahallesine gittiğini ve nöbet tuttuğunu kaydetti.
Dicle Müftüoğlu / Aynur İnedi - dihaber