Yüreği Şengal için atıyor

MARDİN - DAİŞ’in saldırısından sonra Şengal’den Diyarbakır’a oradan da Midyat’a gelen Êzidîlerden biri olan Leyla Ali’nin yüreği, dört kez DAİŞ’ten kaçmayı başaran annesi ve kendilerini DAİŞ’ten kurtaranlar için atıyor.

DAİŞ’in saldırısıyla “73. Fermanı” yaşayan Şengal’den Türkiye topraklarına gelen isimlerden biri de Leyla Ali. 4 çocuğu olan Leyla Ali, “Artık çok yaşlandım” dese de 40 yaşında. Herkesin hafızasında kara ve acı bir yer edinen O gün o da ailesiyle birlikte çöllerden göç yollarına, Şengal Dağı’na doğru uzun yürüyüşe katılmış. Daha bebek olan çocuklarından birini sütü kesildiği için emzirememiş Leyla ve bir kadının aldığı süt ile günler sonra çocuğunu doyurabilmiş.

ŞENGAL DAĞI: ÖLÜM-KALIM YERİ

En zorlu süreci Şengal Dağı’nda yaşasalar da yaşama, PKK ve YPG’lilerin kendilerini kurtardığı nokta olan burada tutunmuşlar. Şengal Dağı’nın gündüzleri çok sıcak, geceleri ise çok soğuk olduğunu söylüyor Leyla ve “Aç, susuz kaldık çocuklarımızla birlikte. Arkadaşlar bizi kurtardı. Birkaç gün Zaxo’da kaldık sonrasında buraya geldik. Çocuklarımız çok küçüktü çok zorlandık. Yaşamımız çok zordu. Geldikten sonra da büyük zorluk yaşadık. Ne bir işimiz ne bir geleceğimiz var. Biz Êzidîler rezil olduk ortalarda. Irak’ta bizim bir yaşamımız olmadı” diyor.

Burada çadırlarda yaşamın çok zor olduğunu, kışın soğuk, yazın ise sıcak olduğunu, hastane ve ilaç için de paraya ihtiyaç olduğunu söylüyor Leyla. “O kadar büyük zorluklar gördük ki konuşacak sözümüz yok” diyen Leyla, kendisi için en acı olan şeyin annesinin 4 kez DAİŞ tarafından kaçırılması olduğunu anlatıyor.

DAİŞ’TEN KAÇAN YAŞLI ANNE

Leyla o süreci bildikleri kadarıyla şöyle aktarıyor: “Annem çok yaşlı, zavallı bir durumda. Annemin DAİŞ’in eline geçtiğini duyduğumda ‘Allahım beni öldür ama annem onların elinde kalmasın’ diye günlerce dua ettim. Ben hala annemi görebilmiş değilim. Bana anlatılana göre, onları aldıklarında bazen durdurmak için bir yerlerde bekletiyorlar. Bu sırada annem kaçıyor. Yine alındığında da o şekilde kurtuluyor. Bir kez daha yakalasalardı öldürürlerdi.”

Leyla, annesinin kurtulduktan sonra Türkiye’ye gelmeyi kabul etmediğini söylüyor ve ekliyor: “Annem ‘Ben köyüme döneceğim’ dedi. Annemin köyü ile Şengal arasında bir dağ var. Biz o kadar çok kötülük, ölüm, açlık gördük ki dile bile getiremiyoruz.”

‘DİNİMİZİ KORUMAK İÇİN GELDİK’

Para ve altınlarını bırakarak yollara düştüklerini, geldiklerinde de parasız oldukları için çok zorluk yaşadıklarını belirten Leyla, şöyle devam ediyor: “Biz açlığa susuzluğa dayanırız ama topraklarımızı vermeyiz. Silahımız olsaydı biz topraklarımızı terk etmezdik. Kendi savaşımızı verirdik, kadınlar, kızlar olarak. Ama bizim elimizde ne silah ne de bir şeyimiz vardı. Biz de şerefimizi korumak için kalkıp buraya geldik. Biz keyif için gelmedik ki dinimizi koruyabilmek için geldik. Herkesin dini kendinedir. Kimsenin bir başkasının dinine el sürmeye hakkı yok. Biz de dinimizi, şerefimizi koruyabilmek için geldik. Artık bundan sonraki günlerde ne gelir başımıza bilmiyorum ama…”

‘ALLAH ONLARI KORUSUN’

Leyla, PKK’nin Şengal’den çıkartılması tartışmalarına da değinerek, “Onlar çok büyük zahmetler verdiler. Onlar bizi kurtardı, bizim yarımızda onlardır. Onlar bizim için çok fazla şehit verdiler, çok kan döktüler. Biz oralarda susuz kalırken boğazımıza suyu onlar verdi” diyor.

Konuşmasına ara veren Leyla KDP’ye bağlı bir gazeteci olup olmadığımızı soruyor, sonra da cevabı bile beklemeden, “Her kime bağlısın bilmiyorum ama onlar bizim için çok şey yaptı oradan çıkmamalılar. Biz nereye gidersek gidelim, ‘PKK bize yardım etmedi’ diyemeyiz. Günahtır. Allah onları korusun, mekânlarını cennet eylesin” diyor.

Dicle Müftüoğlu / Aynur İnedi - dihaber