'Basın tümüyle kontrol altına alınıyor'

ANKARA - RTÜK’ün son dakika haberlerin geçmesini yasaklamasına tepki gösteren kurulun muhalif üyeleri, kararı “basının bütünüyle kontrol altına alma girişimi” olarak nitelendirdi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bürokratları, kurul üyelerini devre dışı bırakarak yayın kuruluşlarının temsilcilerini Üst Kurul’a çağırarak “ekran karartma” tehdidinde bulundu. 6 Ocak’ta çıkarılan 680 sayılı KHK’de yer alan “program durdurma” yaptırımını yorumlayarak “ekran karartma” yaptırımını gündeme getiren kurul bürokratları, yayın durdurma ve lisans iptali gibi tehditlerde bulundu. Aralarında CNN, NTV gibi kanaların bulunduğu 13 kuruluşun temsilcisine tebliğ edilen kararlara göre, yayıncılığın en temel işlevi olan “son dakika” yayınlarına yasak getirildi.

SADECE RESMİ AÇIKLAMALAR GEÇİLECEK

Karara göre, patlama, saldırı gibi olaylarında resmi makamlarca dağıtılan görüntü ve bilgiler dışında görüntü ve görsel öğe kullanılamayacak. Ekranlarda olayın sıcaklığı geçmesinin ardından “son dakika, sıcak haber” gibi yazılar gösterilmeyecek. Yayın yasağı gerektiren olaylara ilişkin Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, vali, emniyet müdürü gibi resmi makamların açıklamaları, olay öncesine ilişkin veya resmi makamlarca dağıtılan görüntüler ve resmi makamların açıkladığı bilgi ve verilere ilişkin haberler yasaklarının kapsamında değerlendirilmeyecek.

MUHALEFET TEPKİLİ

Karara tepki gösteren kurulun muhalif partili üyeleri, bunun yayınları tümüyle denetime alma girişimi olduğuna işaret etti. Üst Kurul’un CHP’li üyesi İsmet Demirdöğen verdiği demeçlerde uygulamayı “ekran karartması” olarak nitelendirirken, 15 yıl önce 2002 yılında çıkarılan yasayla “ekran karartmanın” kaldırıldığına dikkati çekti. Demirdöğen, bürokratların yetkilerini aşarak, kurul üyelerinin kullanabileceği bir yetkiyi kullandıklarını düşünüyor.

HDP’li Üst Kurul üyesi Ersin Öngel ise, uygulamayı “basına yönelik açık bir sansür” olarak nitelendirdi. OHAL ile birlikte muhalif yayınların büyük çoğunluğunun kapatıldığını hatırlatan Öngel, “Geriye kalan yayınları da kontrol altına almaya yönelik bir uygulamadır. Basın ve ifade özgürlüğüne, insanların haber alma haklarına yönelik bir saldırıdır. Bu durumu kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.