Tuğluk’a 22 yıl hapis istemi

DİYARBAKIR - HDP Eş Genel Başkanı Yardımcısı Aysel Tuğluk hakkında 22.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Tuğluk hakkında hazırlanan iddianameyi kabul eden mahkeme, yetkisizlik kararı vererek dava dosyasını Ankara’ya gönderdi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü DTK soruşturması kapsamında Ankara’da gözaltına alınarak getirildiği Diyarbakır’da 28 Aralık da tutuklanan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk hakkında iddianame hazırlandı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen 117 sayfalık iddianamede, DTK’deki faaliyetleri nedeniyle “Örgüt kurma ve yönetmek” ile suçlanan Tuğluk’un 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapsi isteniyor. İddianameyi kabul eden mahkeme, “yetkisizlik” kararı vererek, dava dosyasını Ankara’ya gönderildi.

Mahkeme kararın gerekçesinde ise, Tuğluk’un 26 Aralık 2016’da Ankara’da bulunan ikametinde gözaltına alındığını hatırlatılarak, Tuğluk’un işlediği iddia edilen “Örgüt yöneticiliği” suçunun son işlendiği yerin Ankara olduğu ileri sürüldü. Bu gerekçelerle yetkisizlik kararı veren mahkeme, Tuğluk’un iddianamede yer alan suçlamalardan yargılanması için dosyanın yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.

‘DTK’NİN TÜRKLERLE KÜRTLER ARASINDA ARABULUCU OLMASI…’

İddianamede, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının DTK hakkında 2010 yılında soruşturma başlattığı, soruştura kapsamında Diyarbakır’daki DTK binasında yapılan toplantı ve görüşmelerin mahkeme kararıyla dinlendiğini belirtildi. Teknik takip ve açık kaynaklardan elde edilen bilgilerde, DTK’nin, PKK ve KCK’nin demokratik özerklik stratejisini hayata geçirmek amacıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatlarıyla kurulduğu ileri sürülen iddianamede, DTK'nin demokratik özerkliği gerçekleştirmek amacıyla siyasi parti, dernek, sendika ve STK’leri örgütlediği ve bu hususlarda toplantı, konferans, çalıştaylar düzenlediği savunuldu. DTK’nin, örgütlenme olarak “KCK ile özdeşlik gösterdiği”ni, “Kürdistan'ın çatı yapılanması olduğu” öne sürülen iddianamede, DTK’nin “Demokratik özerkliği ilan etmek, Kürt ulusal birliğini sağlamak, Kürtlerin siyasetine yön vermek, Türklerle Kürtler arasında arabulucu olmak” gibi 4 ana misyonu olduğunu ileri sürüldü. İddianamede, DTK’nin 850 delegeden oluşan Genel Kurul, 101 kişilik Daimi Meclis, 21 kişiden oluşan Yürütme (Koordinasyon) Kurulu, 5 kişilik Başkanlık Divanı, 3 sözcü ve 2 eşbaşkan bulunduğu tespit edildiği belirtildi. İddianamenin devamında PKK, KCK, DTK’nin kuruluşu, yapısı, işleyişi, organları, tüzüğü, tanık ifadeleri ile PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda DTK konusunda avukatlarıyla 2007-2011 yılları arasında yaptığı ve kayıt altına alınan 49 görüşmeye yer verildi.

DTK’Yİ ZİYARET EDEN HEYETLER DE DİNLENMİŞ

DTK’nin Diyarbakır’da 14 Temmuz 2011’te toplanan Olağanüstü DTK Kongresi sonucunda demokratik özerklik ilan edildiği, 27 Aralık 2015’te Olağanüstü DTK Kongresinde sonucunda açıklanan “Özyönetimlerle ilgili siyasi çözüm deklarasyonu”yla bölge kentlerindeki özyönetim ilanlarına sahip çıktığı savunulan iddianamede, özerklik ve özyönetim taleplerinin devletin birliğini ve bütünlüğü bozmak amacıyla yapıldığı savunuldu. Aysel Tuğluk’un soruşturmanın başlatıldığı dönemde DTK Eşbaşkanı olduğu belirtilen iddianamede, 2012 yılında BDP Van Milletvekili olan Tuğluk’un yasama dokunulmazlığı olmasına rağmen Diyarbakır’daki DTK ve BDP binalarında katıldığı toplantılar, basın açıklamaları, çalıştaylar ve yaptığı telefon görüşmeleri teknik araçlarla kayıt altına alındığı ortaya çıktı. DTK çalışmaları bilgi almak için DTK binasını 2012 yılında ziyaret eden Filistin Ramanay Belediye Başkanı ve belediye meclis üyelerinin bulunduğu bir heyeti ile Fransa’nın Toulouse Barosu avukatlarından ve insan hakları aktivisti Aguês CASERO ile Çevrebilimci ve Felsefeci Antoine Nochy yaptığı görüşmelerin de dinlendiği ortaya çıktı.

TOPLATMA KARARI OLMAYAN KİTAPLAR DA SUÇ DELİLİ SAYILDI

Tuğluk’un 2009-2016 yılları arasında yapılan 20 basın açıklaması, yürüyüş ve cenaze törenine katılmasının örgüt üyeliği için delil gösterildiğini iddianamede, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrıyla 2009 yılında Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye gelen 34 kişilik barış grubunu Diyarbakır merkez Batınkent Meydanı’nda karşılaması ve platform üzerinde yer alması suçlama konusu yapıldı. Tuğluk’un Ankara’daki ikametinde yapılan aramada el konulan ancak hakkında toplatma ve yasaklama kararı bulunmayan 5 kitapta “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla el konuldu. Yine iddianamede, Tuğluk’un evinde bulunan sarı, kırmızı ve yeşil renkteki fuların bombalı silahlı, roketatarlı saldırı eylemlerde ve cenaze törenlerinde katılan kişilerin yüzlerini kapatmak için kullandıkları ileri sürüldü. Tuğluk’un 15-16 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” isimli toplantıya PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla katılarak konuşma yaptığı savunuldu.

TUĞLUK’UN KÜRT ULUSAL BİRLİĞİNİ SAĞLAMA ÇALIŞMALARI SUÇ SAYILDI

Tuğluk’un eşbaşkanı olduğu DTK’de 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında, DTK içerisinde aktif olarak yer alıp ve faaliyet yürüttüğü belirtilen iddianamede, Tuğluk için şu değerlendirmede bulunuldu: “Şüphelinin, yukarıda bahsedilen amaçları gerçekleştirmek üzere oluşturulan DTK'yı temsil eden eş başkan olarak görev yaptığı, DTK'nın çalışmaları kapsamında birçok çalıştay, konferans, kongre, sempozyum, çeşitli toplantılar düzenleyerek ve örgütsel nitelikteki eylemlere katılarak; Kürt ulusal birliğini sağlamak, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, toplumsal ayrışmaya sebep olmak amacıyla halk kitlelerini etkilemeye çalıştığı, eylemlerindeki süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik de nazara alındığında, üzerlerine atılı silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçunu işlediği anlaşılmakla, suçun işleniş biçimi, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen tehlikenin ağırlığı, güdülen amaç, saik ve eylemlerinin yoğunluğu göz önünde bulundurularak şüphelinin, alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına.”