DİYARBAKIR - “KCK Ana Davası”nda yargılanan eğitim uzmanı Arslan Özdemir’in avukatı Keziban Yılmaz, müvekkilinin belediyecilik faaliyetleri konusunda verdiği hizmet içi eğitimlerin “örgütsel ve ideolojik faaliyet” olarak gösterildiğine dikkat çekti.
Diyarbakır'da 2009 yılında "KCK" adı altında yapılan operasyonlarda aralarında seçilmiş Kürt siyasetçilerin bulunduğu 154 kişi hakkında açılan "KCK Ana Davası"nın yargılamasına Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bugün görülen duruşmada avukatlar, Heval Erdemli, Arslan Özdemir ve Ramazan Morkoç’un savunmasını yaptı. Duruşmada ilk sözü alan avukat Keziban Yılmaz, müvekkili Heval Erdemli’nin savunmasını yaptı. Yılmaz, müvekkili hakkında dosyada bulunan delillerinin tamamının afaki yorumlardan ibaret olduğunu belirtti. Batman Belediyesi’ne bağlı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nde usulsüzlük yapan kamu görevlilerinin görevinden alınması nedeniyle buradaki işlerin aksamaması ve kadro boşluğunun doldurulması için müvekkilinin geçici olarak Batman Belediyesi’nde görevlendirildiğini anlatan Yılmaz, müvekkili hakkında resmi bir görevlendirme olmasına rağmen, müvekkilinin Batman’a gitmesinin yasadışı faaliyet olarak gösterildiğine dikkat çekti.
‘HEVAL’ SÖZÜ ONA MAL EDİLDİ
İçişleri Bakanlığı’nın İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nde usulsüzlük yapan kişiler hakkında soruşturma izni verdiğini aktaran Yılmaz, Batman Belediyesi’nde denetim yapan bakanlık müfettişlerinin müvekkiline yaptığı işlemlerden dolayı teşekkür ettiğini söyledi. Müvekkilinin isminin Heval olduğunu ve bu ismin aynı zamanda konuşmalarda hitap sözcüğü olarak kullanıldığına dikkat çeken Yılmaz, davanın soruşturmasında telefonları dinlenen sanıkların kendi aralarında yaptığı konuşmalarda birbirlerine “Heval” diye hitap etmesinin iddianameye “Konuşmalarda Heval’in konusu geçti” diye konulduğuna dikkat çekti. Müvekkili Arslan Özdemir yönünden savunma yapan Yılmaz, sosyolog olan müvekkilinin Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’nde (GABB) sosyolog ve eğitim uzmanı olarak çalıştığını hatırlatarak, müvekkilinin belediye meclis üyelerine, zabıtalara belediyecilik faaliyetleri konusunda verdiği hizmet içi eğitimlerin “ideolojik ve örgütsel faaliyet” olarak gösterildiğini ifade etti. Yılmaz, müvekkillerinin beraatını istedi.
‘KÜRTÇE KONUŞMAK TAHRİK SAYILMIŞ’
Ardından söz alan Avukat Nuşin Uysal, müvekkili Ramazan Malkoç’un savunmasını yaptı. Uysal, müvekkilinin yerel yönetim ve seçim komisyonlarında yaptığı çalışmaların illegalize edilerek “örgüt yöneticiliği” ile suçlanmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Uysal, müvekkilinin kendi adına düzenlenen pasaportla yurtdışını çıkmasının iddianamede suç unsuru olarak sayılmasının Anayasada belirtilen seyahat özgürlüğü hükmüne aykırı olduğunu belirtti. Müvekkilinin daha önce “örgüt üyeliği” iddiasıyla hüküm giydiğini hatırlatan Uysal, “Örgüt üyeliği devam eden bir suçtur. Bu nedenle bu davanın mükerrer bir yargılama olduğunu düşünüyoruz” dedi.
İddianamede, Anadil Günü dolayısıyla dönemin DTP Eş Genel Başkanı Ahmet Türk’ün Meclis’te yaptığı konuşmanın müvekkilinin talimatıyla yapıldığı ileri sürüldüğüne, ancak o dönem müvekkilinin Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü olduğuna dikkat çeken Uysal, “İddianamede Ahmet Türk’ün mecliste yaptığı Kürtçe konuşma ‘tahrik’ sayılmış. Bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürt bu dili konuşuyor. Kürtçe konuşmanın ‘tahrik” sayılması vahim bir şey” diye kaydetti.
Uysal, dava dosyasında yer alan ve “örgüt faaliyeti” olarak gösterilen çalışmaları, telefon dinlemeleri ve konuşmalarda, legal siyaset yürüten insanların söylediği her bir sözü bir yere çekilmesi durumunda bu ülkede legal siyaset anlamında yapılacak bir faaliyet kalamayacağına dikkat çekti. Uysal, müvekkilinin beraatını istedi.
Savunmaların ardından duruşma Çarşamba gününe ertelendi.