10 Ekim davasında karar verildi

ANKARA - Beş gün süren 10 Ekim katliamı davasının ikinci duruşmasında tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilirken, duruşma esnasında müştekilere yönelik polislerin hakareti nedeni ile dava açılmasına karar verildi. Davanın 3’üncü duruşması Mayıs’ta yapılacak.

Ankara katliamı davasının ikinci duruşmasının 5’inci günü aranın ardından devam etti. Ankara 4’üncü Ağı Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, müştekiler ve avukatları ile sanık ve avukatları yanı sıra çok sayıda izleyici de katıldı

Duruşma öncesi duruşma salonundaki jandarma ve çevik kuvvet polisi sayısı iki katına çıkarıldı. Ara karar ile avukatların talep ve itirazlarının dinlenebilmesi için kalan yaklaşık 40 müştekinin bir sonraki duruşmada dinlenme kararı alındı. 5 günlük süre içerisinde toplamda 125 müştekinin ifadesi alındı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde müşteki avukatları İlke Işık, Sevinç Hacıoğulları ve Kazım Bayraktar ile Özcan Karakoç mahkeme heyetine taleplerini bildirmiş ardından bir süre duruşmaya ara verilmişti.

Duruşmanın aradan sonraki bölümünde sanıkların avukatları ile ve sanık ifadeleri ile duruşma tekrar başladı. İlk sözü sanık Hacı Ali Durmaz’ın müdafii avukat Hatice Aydın konuştu. Aydın şu ifadelerde bulundu: “Dosyaya gelen verilerde aleyhe olan hususları kabul etmiyoruz. Durmaz, için suçlamalar sadece bir asansörden inme görüntüsüne dayanıyor. Durmaz'ın diğer sanıklarla organik bir bağı yoktur. Müvekkil uzun zamandır farazi suçlamalarla tutukludur. Bu nedenle tahliyesine ya da adli kontrol uygulamasına karar verilmesini talep ediyoruz.”

SANIK BARAÇ, EMNİYET SORGUSUNU HATIRLAMADIĞINI İLERİ SÜRDÜ

Ardından sanık Mehmeddin Baraç’ın ifadesine geçildi. Mağdur olduğunu söyleyen sanık Baraç, ifadesinde şunları söyledi: “Bana isnat edilen bir mektup var, bu mektup bana ait değil 11 aydır hapisteyim mağdur oldum. Emniyet sorgusunda olanları hatırlamıyorum.” Hâkimin Baraç'a cep telefonundaki Arapça konuşmayı sorması üzerine Baraç, yakalandığında üstünde bulunan MP3'ün kendisine ait olmadığını iddia etti. Baraç ayrıca telefonunda bulunan Whatsapp mesajlarındaki Arapça sesli mesajlara ilişkin de Arapça bilmediğini ileri sürdü.

Ardından sanıklardan Yakup Yıldırım sevdiği nedeniyle Hakan Şahin'le görüştüğünü sanıklardan da sadece onu tanıdığını iddia ederek tahliyesini istedi. Sanık Hakan Şahin ise yine iddiaları reddetti.

Sanık İbrahim Halil Alçay da patlamada kullanılan aracı tahsis etmekle suçlandığını fakat aracı devrettiği tarihin belli olduğunu ve ondan sonra da hiç araç kullanmadığını ifade ederek, “İddianame ceza hukukuna uygun değil. Bana isnat edilen Ebu Huzeyfe kod adını da reddediyorum” dedi.

Sanıklardan Talha Güneş ise savunmasında şu sözleri sarf etti: “Güneş ailesine üye olduğum için terör örgütü üyesi olduğum düşünülüyorsa, Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan’ın da, ya da Demirtaş’ın abisi dağda o ailelerin de tutuklanması gerekiyor.”

Diğer sanıkların ifadeleri şu şekilde:

Sanık Abdülhamit Boz: 8 ya da 9 yıl önce İran'a gittim. Suriye'ye gitmedim. Hakkımda bir dosya açıldı, beni bununla nasıl bağdaştırdılar bilmiyorum. Mağdur edildim. Ailem ve akrabalarım bana düşman oldu. Beraatımı istiyorum.

Sanık Abdülmubtalip Demir: Cumhurbaşkanına hakaret ettiler, tutanak tutmadınız. Bana ‘Şerefsiz’ dedim diye tutanak tuttunuz. O zaman benim hakkımda tutulan tutanağı da yırtın. Bu arada buradaki avukatların tümü yalan söylüyor. Buradaki avukatlar için yalan makinesi istiyorum. Suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum.

Sanık Yakup Karaoğlu: İddianame bana çok geç geldi. Benim ifademde çelişki yok. Saklayacak bir şeyim yok. Burada avukatlar tüm dosyayı okuyup gelmiş, ben hazırlanamadm. Ben de en az bu insanlar kadar barış istiyorum. Nasıl her Kürt PKK'li değilse, her solcu DHKP-C'li değilse, her Müslüman da IŞİD'çi değildir. Katılma taleplerine bir diyeceğim yoktur. Tahliyemi istiyorum.

Sanık Metin Akaltın: Avukat bir çantadan söz etti. Ben kasaplık yapıyorum, koyun almak için köye gidince çantamı unuttum. Patlayıcı olduğunu bilsem içine kimliğimi atar mıyım? Burada adaletten bahsediliyor, benim kimsesiz değilim, benim Rabbim var. Buradakileri Rabbime şikâyet ediyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum.

Sanıklar Burak Ormanoğlu ve Erman Ekici haklarındaki suçlamaları reddetti. Sanıklar Ormanoğlu ve Ekici katılma taleplerine ilişkin bir diyeceklerinin olmadığını ifade ederek, tahliyelerini istedi.

Yine diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddederek tahliyelerini istedi.

Sanık savunmalarının ardından söz sırası sanık avukatlarına geldi. Sanık avukatı “Suphi sadece mahkemede detaylı savunma yapmadı. Bunu ifadesini değiştirmek olarak yorumlayamazsınız. Suphi katliamla değil IŞİD üyesi olmakla suçlanıyor. Suphi kod isminin kime ait olduğu henüz belirlenmemiş. Savcı da neden Suphi Alpfidan olduğuna ilişkin iddianamede bilgi vermemiş” diyerek sanık Suphi ile diğer bazı sanıkların suçsuz olduğunu iddia etti.

Yine diğer sanık avukatları da müvekkillerinin iddianamede sunulan delillerle ilgili olmadıklarını iddia ederek, müvekkillerinin taleplerini istedi. Ayrıca avukatlar katılma taleplerini de mahkemenin takdirine bıraktıklarını söyledi.

Sanık avukatlarından Orhan Şahin konuştu. Şahin’in, “Şimdi burada IŞİD mi, İslamiyet mi, yoksa müvekkiller mi yargılanıyor? Burada kimse kimsenin Müslümanlığını sorgulayamaz. Bana ‘Lan’ diyenleri atın bitsin. Bana kafa sallayanları da tespit edin” sözleri nedeniyle müştekilerden gelen tepkiler üzerine duruşma salonunda gerginlik yaşandı. Şahin bir yıldan fazladır sanıkların zaten Sulh Ceza Mahkemelerinde yargılandıklarını, hakimlerin hukuka uygun olarak karar verilmesi gerektiği bunun da dini kuralları da içerdiğini iddia etti.

Şahin müvekkillerinin belgelerine zorla el konulduğunu ve ifadelerinin sağlıklı bir ortamda tekrar alınmasını istedi. Şahin, Abdulmuttalip Demir hakkında açılan dosyanın derdest olduğunu, kendisinin bu dosyadan alınarak başka dosyadaki İŞİD üyeliği ile yargılanmasına devam edilmesini istedi. Şahin sanık Abdulmüttalip Demir’in hali hazırda o dosyadan da tutuksuz yargılandığını ifade ederek, Demir’in ve Hüseyin Tunç’un serbest bırakılmasını istedi.

Sanık Nihat Ürkmez’in avukatı Hüseyin Almaz da iddianamede müvekkilinin tutuklanmasını gerektirecek bir delilin yer almadığını, aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının katılma talebinin reddettiklerini söyledi. Almaz, müvekkilinin tahliyesi, diğer durumda adli kontrol şartı ile salıverilmesini istedi.

SAVCI MUTALAASINDA STK’LERİN DAVAYA KATILMA TALEBİNİ KABUL ETTİ

Ardından Savcı mütalaa verdi. Savcı mütalaasında katliamda zarar gören STK’ların davaya katılım talebini kabul, müşteki ifadelerinde polisin patlama sonrası gaz sıktığı ve sağlık hizmetlerinin bilinçli bir şekilde engellendiğinin anlaşılması üzerine bu beyanların soruşturulmasına karar verilmesini talep etti. Savcının mütalaasının devamı şu şekilde: “Mülkiye müfettişlerinin düzenlediği raporun bir suretinin dosyaya istenmesi, yine Müşteki vekillerinden Ziynet Özçelik'in sorumlular hakkında araştırma yapılıp yapılmadığının araştırılmasına, çok sayıda talebin duruşma sırasında bulunulması nedeniyle diğer taleplerin gelecek celseye kadar değerlendirilip, gelecek celsede beyanda bulunmama, müştekilerden Özcan Yaman'ın çektiği görüntülerin temin edilerek dosyaya eklenmesine, yurtdışında olduğu tahmin edilen sanıklar için kırmızı bülten çıkarılmasına, Sanıklar Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun'un evinde ele geçirilen dijital materyaller için bilirkişi raporunun beklenmesine, Sanık Abdülmuttalip Demir'in duruşmada savunma sınırlarını aşarak iddianameyi düzenleyen cumhuriyet savcısına sarhoş demek suretiyle hakaret içeren beyanlarıyla, mahkemeye hitaben 'Siz susturamazsanız, ben sustururum' diyerek müştekilere dönük tehditleri nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, bir kısım müştekilerin duruşmada ara verme sırasında duruşmanın güvenliğini sağlayan bir kısım polis memurlarından 747 veya 447 yaka numaralı polis memuru, yine 20225 yaka numaralı polis memuru ve 732 numaralı polis memurunun 'Teröristsiniz' ve sinkaflı küfürleri nedeniyle haklarında suç duyurusuna bulunulmasına, bazı müştekilerin bir kısım kamu görevlilerine hakaret içeren ifadeleri nedeniyle haklarında soruşturma açılmasına, tutuklu sanıkların kuvvetli suç şüphesi, delillerin toplanmamış olması, bu aşamada adli kontrolün yeterli olmayacağı, sanıkların delilleri karatma ve kaçma şüpheleri nedeniyle tutukluluklarının devam etmesine karar verilmesini talep ediyorum.”

Savcının mütalaasının ardından mahkeme heyeti müzakere duruşmaya bir saat ara verdi.

Aranın ardından mahkeme heyeti karar verdi. Hakim Saffet Giray, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, yurtdışında olduğu tespit edilen firari sanıklar için kırmızı bülten çıkarılması için Adalet Bakanlığına başvurulmasına, sanıkların yargılandıkları diğer dava ve soruşturmalara ilişkin ilgili başsavcılıklardan talep edilmesine karar verdi. Giray, ihmali olabilecek kamu görevlileri hakkında savcılık mütaalası ve müştekilerin beyanlarının çözülerek talepleri doğrultusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi. Mülkiye Müfettiş Raporunun dosyaya eklenmesi talebi kabul edildi. Tüm kurumların müdahillik talebi kabul edildi.

Duruşma 2-3-4 Mayıs tarihine ertelendi.