İSTANBUL - Cumartesi Anneleri bu haftaki eyleminde 1993’te öldürülen iki arkadaş Av. Metin Can ve Dr. Hasan Kaya'ın akıbeti sorularak, Türkiye’de insan hakkı mücadelesi verenlerin her zaman baskı altına alındığı ifade edildi.
Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak amacıyla 620'nci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Failler belli kayıplar nerede?” pankartı açılarak üzerine “barışı” temsil eden beyaz tülbent bırakılan eylemde, kaybedilenlerin fotoğrafları ile karanfiller taşındı. Eyleme, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve oyuncu Nur Sürer de katıldı.
'ELİMİZ YAKANIZDA'
Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eyleminde 1993’te Elazığ'da "faili meçhul" kurban giden iki arkadaş Av. Metin Can ve Dr. Hasan Kaya'nın akıbeti soruldu. Eylemde ilk olarak kayıp Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan konuştu. Türkiye’de insan hakkı mücadelesi verenlerin her zaman baskı altına alındığını ifade eden Cihan, 80’lerde katledilen hak savunucularının yerini bugün şiddet, baskı ve gözaltında sindirilmeye çalışılan hak savunucularının aldığını belirtti. Cihan, “Devletin yaptığı tüm kanunsuzluklardan hükümet ve iktidar sorumludur. Bu son 15 yıl için de toplumsal tepkiler sonucu zaman zaman umutlandık, her seferinde davalarımız sonuçsuz kaldı" dedi. Cihan, hükümete, "Sorumsuzluktan kurtulamazsınız, elimiz yakanızda. Biz çürüyen bir ülkede değil, demokrasi ülkesinde yaşamak istiyoruz" diye seslendi.
‘DEĞİŞEN BİRŞEY YOK’
Cihan’ın ardından konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Zor dönemlerdi 80 ve 90’lar. Fakat bugün de aynı şeyleri yaşıyoruz. Çeyrek yüzyıl geçti, fakat değişen bir şey yok. Bugün de cübbeler postalların altında dünkü gibi. Dün de hak savunucularının yakasına yapışmışlardı bugün de hak savunucuları aynı baskılar altında. Bizi bu meydanlardan alamayacaklar, hesap soracağız” diye konuştu.
‘SİSTEM DEĞİŞMEDİKÇE UMUDUM YOK’
Daha sonra söz alan ve konuşmakta zorluk çeken Dr. Hasan Kaya’nın ablası Havva Kaya, “Her hafta burada hak arayışı içinde olmak çok önemli, burada olmak istedim. Onlar bizim çocuklarımız. Bu devlet maalesef bize bu acıları yaşattı. Kendi bireysel mücadelemizi yürütüyoruz. Biz devleti tanıyoruz. Bu kirlilik, şu andaki hükümetin sorumluluğunda. Bu sistem değişmedikçe umudum yok” şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından bu haftanın açıklamasını gözaltında öldürülen Hasan Ocak’ın kardeşi Aysel Ocak okudu.
ÖNCE TEHDİT SONRA İNFAZ!
İki yakın arkadaş olan Metin Can ve Hasan Kaya’nın Elazığ’da İHD şubesini açtıktan sonra polis takibine girdiğini ifade eden Ocak, aynı zamanda Can ve Kaya’nın, ölüm tehditleri aldığını da söyledi. 22 Şubat 1993’te iki arkadaşın terk edilmiş bir otomobilde cenazelerine ulaşıldığını ifade eden Ocak, daha sonra yapılan incelemeler sonucunda iki arkadaşın önce işkence gördüğünü ardından başlarından vurularak katledildiğini dile getirdi.
'YETKİN SORUŞTURMA BİLE YAPILMADI'
Bunun üzerine ailelerin Elazığ Cumhuriyet Savcılığı'na 21 Şubat 1994’ te dilekçe vererek suç duyurusunda bulunduğunu belirten Ocak, tüm hak arayışlarına rağmen yetkin bir soruşturmanın yapılmadığını söyledi. Ocak, "Soruşturma davaya dönüşmedi maalesef. Bunun üzerine aileler mücadelelerine AİHM’de devam ettirdi. AİHM, Türkiye’yi mahkum etti ve Can ile Kaya’nın da isimleri faili meçhullere yazıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş bu suçun politik sorumlularıdır. Dosyadaki cezasızlık son bulana kadar bu dava bizim için kapanmayacaktır” diye konuştu.