İHD: Elazığ Cezaevi'nde işkence sistematik yapılıyor

DİYARBAKIR - İHD Cezaevi Komisyonu, Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaptığı incelemenin ardından hazırladığı raporda işkenceye yer verdi. Raporda, işkencenin sistematik bir şekilde yürütüldüğüne dikkat çekildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu, Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan işkence ve hak ihlalleri ile ilgili hazırladıkları raporu dernek binasında düzenlenen basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıda konuşan komisyon üyesi Avukat Muhterem Süren, yakın zamanda açılan Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yoğun hak ihlallerinin işkence boyutuna vardığını söyledi.

Süren, 50 siyasi tutuklunun doğrudan hak ihlallerini kendilerine ilettiğini, yine tutuklu ailelerinin başvuruları üzerine araştırma ve incelemeleri raporlaştırdıklarını dile getirdi. Adalet Bakanlığı'nın dün yaptığı açıklamada, cezaevindeki işkenceyi reddetmesini de değerlendiren Süren, heyetlerinin cezaevinde yaptığı incelemelerden sonra dahi yoğun başvuruların geldiğini ve söz konusu ihlallerin halen devam ettiğini söyledi. Süren, “Adalet Bakanlığı gözlem yapmadan işin aslı astarını bilmeden açıklama yapacağına cezaevini ziyaret etsin ve tutsaklarla görüşsün” dedi.

Hükümetin KHK’ler ile işkenceyi meşrulaştırdığını vurgulayan Süren, "Yaşanan ihlal atmosferinin, salt hapishanenin yeni faaliyete geçmiş olmasından kaynaklanmadığı, yaşanan işkence ortamının sistematik bir şekilde yürütüldüğü kanaatindeyiz. Söz konusu keyfi ve otoriter yaklaşımın, ileride çok daha olumsuz olayların gerçekleşmesine zemin hazırlayacağı kaygımızı da dile getirmek isteriz” diye konuştu.

Süren, 20 Ocak'tan itibaren heyetin Elazığ T Tipi Cezaevi ile ilgili tespit ve kanaatlerini şöyle aktardı:

“Heyetimiz, mahpusların ve ailelerinin tutarlı beyanlarından, mahpusların cezaevine ilk girişlerinde baskıyla çıplak arama yapıldığı, insani tepki verildiğinde şiddet uygulandığı bu şekilde onur kırıcı davranışlara maruz kaldıkları, hapishaneye kabulde doktor kontrolünden dahi geçirilmedikleri, bu haliyle işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği, heyetimiz, mahpusların özel yaşamlarını hiçe sayan, farklı bir baskı unsuru ve psikolojik işkence yöntemi olarak ortak alanlara kameraların yerleştirildiğini mahpusların tutarlı beyanlarından tespit etmiştir. Heyetimiz, mahpusların askeri bir içtima alırcasına sayım yapılmaya çalışıldığını, buna karşı koyan mahpusların sürüklenerek havalandırmaya götürüldüğünü, mahpusların fiziki işkenceye tabi tutulduğunu, hakarete maruz kaldıkları,

Mahpusların yaşadıkları hak ihlalleri ve sıkıntılar nedeniyle muhatap bulmakta zorlandıkları, kurum yetkililerinin görüşme esnasında kendilerinden 'esas duruşta' beklemelerini istedikleri, bunu kabul etmeyen mahpusların görüşme gerçekleştiremediği

Tıraş olmak isteyen mahpusların, berber yokluğu nedeniyle '1 numara' saç tıraşına zorlandığı,

Mahpusların inşaat pisliği içerisinde bulunan odalara yerleştirildiğini, odalardaki toz, toprak, çöpün mahpuslarca kendi paralarıyla aldıkları malzemelerle ve kendi imkanları dahilinde temizlendiğini,

Mahpuslara, temizlik malzemelerine ulaşmalarında ciddi engellemeler çıkarıldığı

Basın-yayın-TV gibi haber alma ve bilgi edinme araçlarında ve kanallarda kısıtlamaya gidildiği, görüşülen mahpusların henüz televizyonlarının olmadığı, Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin sansürlendiğini, bu şekilde haber alma özgürlüklerinin kısıtlandığı,

Mahpusların özel eşyalarına keyfi bir şekilde el konulduğu, kantinden aldıkları ürünlerin de çok pahalı olduğu,

Mahpuslara, mahpus kartı takmaları, koğuşlardan her çıkışta ayakkabılarını çıkarmaları gibi keyfi dayatmalarda bulunulduğu, bu dayatmaları kabul etmeyenlerin kanuni haklarından faydalandırılmadıkları tespit edilmiştir. Keza, heyetimiz de bu duruma şahit olmuştur.

SOSYAL FAALİYETLER YASAK

Mahpusların kapalı görüşlerinin iki haftada bir yarımşar saat ve telefonla görüş haklarının ise iki haftada bir 10’ar dakikalık periyotlar şeklinde gerçekleştirildiğinin ancak son zamanlarda idarenin keyfi dayatmalarından dolayı kimi zaman mahpusların bir protesto yöntemi olarak görüşlere çıkmadıkları, kimi zaman da idarenin keyfi tutumlarını kabul etmeyen mahpusları görüşlere çıkarmadığı tespit edilmiştir. Bizler, bu durumun sadece mahpuslar yönünden değil aynı zamanda kilometrelerce uzaktan gelen aileler için de bir işkence biçimi olduğunu belirtmek isteriz.

Mahpusların, OHAL gerekçesiyle hiçbir sosyal faaliyete katılamadıkları ve izolasyona tabi tutuldukları tespit edilmiştir.

SAĞLIK VE BESLENME HAKKI İHLAL EDİLİYOR

Mahpusların bir kısmı yemeklerin besin değeri ve miktar yönünden de yetersiz olduğunu, temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirterek özellikle hasta mahpusların diyetlerine uygun yemeklerin verilmediğini bu yüzden söz konusu hasta mahpusların aç kaldıkları, yine hapishanede bulunan çocuklara gerekli hassasiyetin gösterilmediği, almaları gereken besin maddelerini alamadıkları tespit edilmiştir. Heyetimiz bu haliyle sağlıklı beslenme hakkının ihlal edildiği kanaatindedir.

Mahpusların sağlığa erişim hakkının kısıtlandığı, mahpusların revire çıkamadıkları, yine kadın mahpusların beyanından anlaşıldığı üzere kendilerine hastanede kelepçeli tedavi dayatıldığı, bunu kabul etmedikleri takdirde tedavi olamadan hapishaneye geri dönmek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.

KADIN TUTSAKLAR YERDE YATIYOR

Kadın mahpusların, koğuşlarının kapasitenin üstünde olduğu, bu nedenle bazı kadın mahpusların yerde uyumak zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.

Mahpusların, keyfi tutuma ve işkenceye tabi tutulmalarına karşı göstermiş oldukları tepki nedeniyle disiplin cezalarıyla sindirilmeye çalışıldığı, keza birçok mahpusun 3 aylık disiplin cezası aldığı heyetimizce tespit edilmiştir.

OHAL KHK’lerine dayanılarak, avukat - müvekkil mahremiyetinin ayaklar altına alındığı, 'Kameralı' odalarda görüşme yapmak zorunda kalan avukatların saatlerce hapishanenin ziyaretçi kabul kısmında beklemek zorunda kaldıkları, birçoğunun da mesai saatine yetişememesi nedeniyle müvekkilleriyle görüşme gerçekleştiremeden geri dönmek zorunda kaldıkları heyetimizce de gözlemlenmiştir. Heyetimiz de, mahpuslarla kamera ve infaz koruma memuru eşliğinde görüşmek zorunda kalmıştır.

Heyetimizce hapishanede yapılan incelemelerden sonra dahi yoğun başvuruların gelmesi, söz konusu ihlallerin halen devam ettiğini göstermektedir."

İŞKENCE ORTAMINDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİ

Hak ihlallerinin özetlenmesinin ardından İHD Cezaevi Komisyonu Üyesi Hediye Saltan, raporun sonuç ve öneriler bölümünü açıkladı. Saltan, şunları söyledi:

"Öncelikle, Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir,

Mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir,

Mahpuslar üzerinde bir baskı mekanizması olarak kullanılan kamera uygulaması, mahpus kimliği dayatmaları, 12 Eylül'ün askeri hapishaneleri izlenimi yaratan her türlü otoriter yaklaşımdan vazgeçilmelidir,

Mahpuslar üzerindeki tecrit ve izolasyonun derhal kaldırılması ve insani yaşam şartlarının oluşturulması gerekmektedir.

Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

Heyetimiz Elazığ T Tipi Hapishanesi'nde yaşanan insan hakları ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturularak sorumluluğu bulunan personellerin cezalandırılması için yargı mensuplarını göreve davet etmektedir.

Yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Sözleşmesi Seçmeli Protokolü’ne uygun şekilde 'bağımsız' ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ayrıca, Elazığ T Tipi Cezaevi’nde yaşananlara sessiz kalan Adalet Bakanı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu göreve davet ediyoruz.”