HABER MERKEZİ - Eruh'ta "Kaymakama suikast hazırlığı"nda oldukları iddiasıyla tutuklanan belediye eşbaşkanlarının da aralarında bulunduğu 14 kişi, bir kumpas sonucu tutuklandıkları ortaya çıktı.
Siirt’in Eruh ilçesinin Demokratik Bölgeler Partili (DBP) belediyesine kayyum olarak atanan İlçe Kaymakamı Murtaza Dayanç’a “suikast hazırlığında” oldukları iddiasıyla aralarında belediye eşbaşkanları Eda Kilis ve ev hapsinde bulunan Hüseyin Kılıç’ın da bulunduğu 14 kişi, 12 Kasım’da gözaltına alınarak, yaklaşık bir ay süren gözaltı sürecinden sonra tutuklandı.
Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi gönderilen M. Emin Aksu, Serhat İlhan, A. Hadi Ete, Osman Aydın ve eşbaşkan Kılıç’ın şoförü Muhsin Erdemci, 5 Ocak’ta Van T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Aksu ve İlhan, kendileriyle aynı cezaevinde bulunan kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri Nedim Türfent’e, yaşadıklarını ve suikast iddiası hakkındaki suçlamaları anlattı.
SUÇLAMAYI AİLEDEN ÖĞRENDİLER
Gözaltına alındıktan sonra 2 hafta boyunca gözaltı gerekçelerinden haberdar edilmediklerini belirten tutuklular, avukatlara dahi “gizlilik” kararı gerekçe gösterilerek bilgi verilmediğini ifade etti. Gözaltındayken ailelerin geldiğini ve havuz medyasının “suikast” iddiası haberlerini kendilerine söylediğini anlattı. Yine yapılan operasyonlarda suç unsuru hiçbir şeye rastlanmadığını kaydeden tutuklular, sadece kimi bilgisayar ve telefonlara el konulduğuna dikkat çekti.
NİÇİN TUTULDUĞUMUZU BİLMİYORUZ
Serhat İlhan (26) gözaltına alındıkları zaman polislere gerekçeyi sorduğunu ve polislerin kendisine “Niçin aldığımızı biz de bilmiyoruz. Soruşturmayı Siirt açmış” dediğini aktardı. Gözaltı gerekçelerini günler sonra “havuz medyası”ndan bilgi alan ailelerden aldıklarını kaydeden İlhan, emniyetteki ifade işlemleri sırasında polislerin kendisine “Eruh’ta bir bomba patlayacak, haberin var mı?” ve “Sence buralarda bomba patlatılır mı?“ gibi sorular sorduğunu söyledi.
‘BİR KUMPAS SÖZ KONUSU’
Kendilerine “kumpas” kurulduğunu belirten İlhan, “Bizim gözaltımızın 12-13’üncü günde koridordaki bir odaya tanımadığımız birini getirdiler. Kendisini FETÖ’cü olarak tanıttı. Yeni evlendiğini ve birinin kendisini şikayet ettiğini söyledi. Bir hafta sonra tek başına odadan götürüldü ve onu bir daha görmedik. Zaten onu tanımıyordum. Daha sonra savcılıkta bu kişinin üzerimize asılsız ifade verdiğini ve örgüt üyesi olduğunu öğrendim. Güya beni Torik’te bir örgüt üyesi ile görüşürken görmüş. Ne bir kanıt ne de tarih. Sanki biz bir şeyler yapmışız gibi yapılıyor. Ama çoğumuz birbirimizi emniyette tanıdık. Baştan aşağı komplo. Ailemizin davalısı ve birbirimizi mahkemeye verdiğimiz Osman Aydın’la beraber ismim geçiyor. Aile olarak konuşmuyor, görüşmüyoruz. Cezaevinde bile ayrı koğuşlar talep ettik. Yani asılsız, yersiz iddialar, bir kumpas söz konusu ve kesinlikle alakam yok” dedi.
‘KANIT YOK’
İki çocuk babası Aksu (32) da gözaltında benzer uygulamalara maruz kalmış. Avukatlara dahi gizlilik kararı gerekçesiyle hiçbir bilgi verilmediğini, ancak medyanın haberler girdiğini kaydeden Aksu, “FETÖ’cü diye kendisini tanıtan, benim üzerimde de asılsız ifade vermiş. Ancak herhangi bir kanıt yok. Benim bir örgüt üyesi ile görüştüğümü iddia etmiş. Ne yer ne zaman ne tarih var. Kanıt da yok. Ben işinin başında bir esnafım” diye konuştu.
Birçok resmin kurumun fayans ve karolarını kendisinin yaptığını aktaran Aksu, “Kaymakamlığın sorumluluğundaki Kadın Toplum Merkezi, Eruh Kütüphanesi ve şal-şepik kursu gibi yerlerin fayanslarını ben dizdim. Bahsi geçen iddialar bir uydurma, senaryodur. Bundan uzaktan yakından alakam yok” şeklinde konuştu.
14 kişinin tutuklu olduğu dosyada iddianame henüz hazırlanmış değil.