Prof. Dr. Miley: Ortadoğu’nun Öcalan’ın sesine ihtiyacı var

DİYARBAKIR - Öcalan'la görüşmek için iki kez Türkiye gelen siyaset bilimci Prof. Dr. Thomas Jeffrey Miley, “Demokratik Konfederalizm projesi, Ortadoğu’da uzun dönemdir var olan kemikleşmiş sorunlara cevap olabilecek bir proje. Ondan dolayı da insanların Öcalan’ın söylediği şeyleri duymaya ihtiyacı var” dedi.

Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) parlamenterler, Türkiye ve Ortadoğu üzerinde önemli çalışmalara imza atmış akademisyen ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu bir heyet, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Türkiye’ye geldi. Taleplerine henüz bir yanıt alamayan heyet, Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşları, sendika ve siyasi partilerle görüşerek, bölgede yaşananlar hakkında bilgi edindi. Kentteki izlenimlerini ve görüşmelerden edindikleri bilgileri raporlaştırarak, Avrupa’da bulunan uluslararası kuruluşlara iletecek olan heyet, Diyarbakır’daki iki günlük çalışmalarından sonra temaslarını bugün İstanbul’da sürdürecek.

Heyette AP milletvekilleri Costas Mavrides ve Julie Ward, eski AP milletvekili Francis Wurtz, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nden Miren Edurne Gorrotxategi ve Ulla Sandbaek, İzlanda Parlamentosu eski Milletvekili Ögmundur Jonasson, The Guardian' Gazetesi’nden Jonathan Steele, Westminster Adalet ve Barış Komisyonu Başkanı Peder Joe Ryan, Uluslararası Toplumsal Ekoloji Enstitüsü Danışma Kurulu üyeleri Dimitri Roussopoulos ve Federico Venturini ile Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Thomas Jeffrey Miley yer alıyor.

Siyaset sosyolojisi alanında önemli çalışmalara imza atmış ve Türkiye ile Ortadoğu’yu yakından takip eden heyetin sözcüsü Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Thomas Jeffrey Miley, ziyaretlerine ve Türkiye’de devam eden sürece ilişkin dihaber’e konuştu.

'CPT ÖCALAN İLE İLGİLİ RAPORUNU YAKIN ZAMANDA AÇIKLAYACAK'

2016 yılının Şubat ayında PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Türkiye’ye geldiklerini ancak Adalet Bakanlığı’nın kendilerine olumsuz yönde cevap verdiğini hatırlatan Miley, “Bu olumsuz cevabın ardından daha önce planladığımız başka görüşmeleri ve ziyaretleri gerçekleştirdik ve izlenimlerimizi Avrupa Konseyi’ne ilettik. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi de (CPT) ilettiklerimizin ardından bir girişimde bulundu ve Öcalan tecrit altında iken kendisi ile görüştü” açıklamasında bulundu. Miley, “Ancak CPT görüşmenin ayrıntılarını paylaşmadı” şeklindeki sorumuzu da “Evet CPT’nin raporunu kamuoyu ile paylaşmadığının farkındayım. Raporun CPT tarafından yakın zamanda açıklamasını bekliyoruz” cevabını verdi.

'ORTADOĞU HALKININ ÖCALAN’IN SÖYLEDİKLERİNİ DUYMAYA İHTİYACI VAR'

Öcalan’ın ortaya koyduğu perspektif, fikir ve siyasi önerilerinin barışı ve istikrarı sağlayabileceğini bildiklerini ve Ortadoğu için devam eden sancılı süreçte bu yüzden Öcalan ile görüşmek istediklerini belirten Miley, “Öcalan’ın Ortadoğu ve Kürt halkı için bir siyasal projesi var. Demokratik Konfederalizm projesi, Ortadoğu’da uzun dönemdir var olan kemikleşmiş sorunlarına cevap olabilecek bir proje. Ondan dolayı da insanların Öcalan’ın söylediği şeyleri duymaya ihtiyacı var. Öcalan’ın Mandela gibi büyük bir barış rolü var. Diğer taraftan da Öcalan’ın tecridi, Kürtlerin hepsinin tecrit edilmesi, haklarının çiğnenmesi anlamına geliyor. O yüzden biz Öcalan ile tekrardan görüşme talebimizi yineledik ve halen cevap bekliyoruz.”

'ÇOK FAZLA DEVLET ŞİDDETİ GÖRÜYORUM'

Türkiye’ye bu seferki gelişlerinde karşılaştıkları manzaradan memnun olmadıklarını belirten Miley, “Şubat ayının dışında bir başkasında da 2015 Haziran seçimleri için gözlemci olarak gelmiştim. O dönem çok büyük bir umut vardı. Hatta ‘Her şey çok iyiye, güzele gidiyor’ diyorduk. Bu yönde izlenimlerimiz vardı. Ama sonrasında da olan gelişmeler çok hızlı, çok baş döndürücü oldu. Şimdi baktığımızda çok fazla umutsuzluk görüyorum. Çok fazla devlet şiddeti görüyorum. Hem de insan hakları ihlallerinin çok korkunç derecede arttığını görüyorum” dedi.

'BURADA YAŞANANLAR AVRUPA’DAN DUYULMUYOR'

“Buradaki insanların tüm olumsuz koşullara rağmen ortaya koydukları cesareti büyük bir hayranlıkla izliyorum” diyen Miley, bölgede son 1-2 yıldır yaşananların Avrupa’da olduğu gibi tüm dünyada da duyulmadığını ve gündeme getirilmediğini vurguladı. Avrupa’da da devlet içerisinde kötü durumların yaşanmaya başlandığını belirten Miley, “Tüm bu kötü gidişat içerisinde iyi şeyler yaratma çabası takdire şayan. Kürt özgürlük hareketinin barış ve demokrasi konusundaki ısrarını özenerek takip ediyoruz. Ziyaretimizin amacı da birazda budur. Burada yaşananları duyurma girişimi diyebiliriz. Umarım bu girişim olumlu sonuçlar verir. Buradaki insanların çabası sürdüğü müddetçe bizim de bu çabaları sonuca erdirme noktasında ufak bir yardımımız da olabiliyorsa mutlu olacağız” dedi.

'ROJAVA’YI GÜVENLİK TEHDİDİ OLARAK GÖRMESİ KÖTÜYE GÖTÜRÜYOR'

Türkiye’de “Baş döndürücü” olarak nitelendirdiği kötüye gidişatın bölgesel ve iç sebeplerden kaynaklandığını belirten Miley, bölgesel sebepleri şöyle açıkladı: “Suriye ve Irak’ta özellikle de Rojava’da yaşanan gelişmeler Türkiye’deki iç ve dış politikaları belirliyor. Türkiye etraftaki savaşlardan etkileniyor çünkü bu savaşların bir parçası. Diğer taraftan Rojava’da olan bitenleri kendisine bir güvenlik tehdidi olarak addetmeye devam ediyor. Bunlar tabi ki bölgesel nedenler ve bu nedenler kötüye gidişatı tetikliyor” dedi.

'REFERANDUMA 1 KASIM STRATEJİSİ İLE GİDİLİYOR'

İç sebeplerden en önemlisinin “HDP’nin 7 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarı” olarak değerlendiren Miley, “Erdoğan 7 Haziran’ın arından kendi iktidarını koruyabilmek için farklı stratejilere yöneldi. Kasım seçimlerine de böyle gitti. Bu stratejinin işe yaradığını gördü ve bu stratejiyi uygulamaya devam ediyor. Başkanlık için referanduma da aynı strateji ile gidiyor” dedi.

'KÜRTLERE DAHA FAZLA CESARET DİLİYORUM'

“Kürtlerin kendisini bağlı hissettiği barış ve demokrasi gibi değerler doğru yolda olduklarını net bir şekilde gösteriyor” diyen Miley, “Bu değerler Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü için değil Ortadoğu’daki halkın ihtiyaç duyduğu barış ve özgürlüğü sağlayabilecek yegâne değerlerdir. O yüzden çok karanlık zamanlar yaşıyoruz doğrudur ama bildiğimiz gibi aydınlık en karanlık anın ardından doğar. Bu referanduma girilirken, burada olanları, olabilecekleri düşünürken kalbim gerçekten de ciddi krizlere giriyor. Buradaki insanların cesur olduklarını biliyorum, daha fazla cesaret diliyorum” ifadelerine bulundu.

Nuri Akman / Vedat Dağ - dihaber