Dövizdeki yükselme çiftçiyi mağdur etti

MANİSA - 227 bin ailenin çiftçilik yaparak geçimini sağladığı Manisa'da, tarım politikaları, ekonomideki kriz ve sanayileşme projeleri nedeniyle bölge tarımı ciddi tehdit altında. Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, dövizin yükselmesi nedeniyle bu yıl çiftçinin çok mağdur olduğunu belirtti.

Türkiye'de en önemli tarım arazileri Gediz Havzası ve Manisa Ovası gibi önemli tarım arazilerini bünyesinde barındıran Manisa'da il genelinde 5 milyon 140 bin dekar tarım arazisi mevcut. İklimin elverişli olması nedeniyle üzüm, incir gibi daha birçok sebze ve meyve tarımının yapıldığı kentte 227 bin aile ise çiftçilik yaparak geçimi sağlıyor. Ancak hükümetin tarımda topraksızlaştırmayı temel alan politikaları, ekonomideki kriz ve sanayileşme projeleri nedeniyle bölge tarımı ciddi tehdit altında.

Bölgenin yapısını tarımsal faaliyetleri Anlatan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, bölgedeki tarımda temel unsurun iklim olduğunu belirterek, "Tüm tarımsal faaliyetlerde bölgede neyin yetişip neyin yetişemeyeceğine iklimsel değerler karar verir. Bu nedenle Manisa toprakları önemlidir. Türkiye'de yetişen çay ve fındık gibi bir iki ürünün dışında bütün ürünler yetiştirilmesine elverişlidir" dedi.

'TARIMIN ŞİRKETLEŞMESİ KÖYLERİ BOŞALTIYOR'

Bu kadar kıymetli iklime sahip bir yerde malesef tarımsal üretimle uğraşan üreticilerin ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Demran, tarımın şirketleşmeye kanalize edilmesi ile birlikte köylerden kente göçün arttığını ve tarım alanlarının boşalmaya başladığını ifade etti.

Demran, "Geçimini insanlar artık tarımdan değil şehirlerde sanayiden veya hizmet sektöründen sağlamaya çalışıyorlar. Köylerden kentlere ciddi anlamda bir göç var. Köy nüfusu artık 55-60 yaşların üzerine çıktı. Çok yakın bir gelecekte köyler artık hayal olarak kalacak. Bu bizi etkiliyor çünkü tüm dünyada üretimin şirketleşmesi ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Tarım hızla şirketleşmeye kanalize oluyor" diye kaydetti.

'GİRDİLERİN TAMAMI DÖVİZE ENDEKSLİ'

2016 yılında tarımsal üretimde ciddi bir düşüş olmadığını belirten Demran, düşüş olmasa da ülkedeki ekonomik kriz ve dövizin yükselmesi ile birlikte çiftçinin ciddi sıkıntıya düştüğünü belirtti. Demran, "Genel anlamda üretimde düşüş söz konusu değil. Örneği MAnisa'nın temel ürünlerinde üzüm, zeytin tütün gibi rekolte normal seyretti ancak malesef fiyatlar oldukça düşüktü. Bu da üreticiyi ciddi anlamda mağdur ediyor. Tarımda girdilerin tamamı dövize endeksli. Gübre dışardan geliyor. İlaç dışardan geliyor. Dövizdeki artışa paralel olarak ürün fiyatları artmadı. Bu da mağduriyeti artırdı" diye belirtti.

'MANİSA'DA TARIM ALANLARI CİDDİ TEHDİT ALTINDA'

Manisa tarım alanları çok ciddi tehdit altında olduğunu söyleyen Demran, "Bu tehditler hem fiziki hemde kirleticiler anlamında. Fiziki işgaller doğrudan otoyollar ve sanayi tesisleriyle, toprakların konuta açılmasıyla ciddi bir işgal söz konusu. Bunun dışında termik santraller, son dönemde hızla artan jeotermal kuyular özellikle Alaşehir'den başlayarak Muradiye'ye Menemen'e kadar tüm tarım alanlarını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. 'Enerji mi yoksa tarım mı?' dayatmasını her gün yaşar olduk" dedi. Tarımcılar olarak beslenme devam ettiği sürece gıdaya ihtiyaç olduğunu ve bu nedenle Türkiye'de tüm ürünleri yetiştiren Manisa ve Gediz Ovası topraklarının bir an önce koruma altına alınmaısnı talep ettiklerini söyleyen Demran, son düzenleme ile Tarımsal Koruma Alanı ilan edilen ovaların içerisinde bu ovalar bulunmadığına da dikkat çekti.

Tarım bakanlığının havza bazlı üretime geçtiğini, ilk bakışta olumlu görülse de gerekli ürünlere destek verilmediğini söyleyen Demran, "Tarım Bakanlığı havza bazlı üretime geçti. Destekler alan bazlı değil de ürün bazlı verilecekse olumludur ancak hangi ürünlere destek verildiğine bakıldığında üzüme destek yok, sofralık zeytine destek yok sebzeye de destek yok. Destek verilen konular ilimiz çiftçisini tatmin edecek konular değil. Bunun bölge gerçeklerine göre düzenlenmesi gerekiyor. Üzüm, tütün desteklenmelidir" diye kaydetti.

'ÇÖZÜM KOOPERATİFLEŞME'

Son olarak Tarım Bakanı Çelik'in "biz ziraat mühendislerini ayağında çizme ile sahada görmek istiyoruz" açıklamalarını hatırlatan Demran, "Biz de sayın bakanın söylediği gibi ayağımızda çizme ile tarlada çalışmak istiyoruz. Ama ne yazık ki Türkiye'de ziraat mühendislerinin çalışabileceği alanlar, geçimi temin edebileceği alanlar tarla ve bahçeler değil. Sadece devlet memurluğu ve girdi pazarlaması ile para kazanılıyor. Çünkü Türkiye'de başka türlü geçim temin etmek mümkün değil. Türkiye'de ziraat mühendisleri artık mesleğini yapabilmeli. Eğer bu sağlanırsa hem daha kaliteli ürünü daha ucuza tüketme şansı yakalanır. Bunun önünün açılması için de hem küçük çiftçinin korunması hem de kooperatifleşme gerekiyor. Tarım alanlarından köylerden şehre göçün önüne ancak kooperatifleşme ile geçilebilir" diye konuştu.

Cihan Başakçıoğlu - dihaber