Trakya'nın Kürt köyü Çataltepe 'Hayır' diyor 2017-02-23 09:11:39 EDİRNE - Ağrı ve Dersim isyanları sonrasında sürgün edildikleri Edirne’nin Enez ilçesine bağlı Çataltepe köyünde yıllardır kendi kültürlerini yaşatmaya çalışan Kürtler, yaşatılan zulmün son bulması için "Hayır" diyeceklerini söyledi. Ağrı ve Dersim isyanları sonrasında binlerce Kürt yerinden yurdundan göç ettirilirken bunlardan bazıları çevre illere, bazıları ise hiç bilmedikleri Batı illerine gönderildi. Edirne’nin Enez ilçesine bağlı Çataltepe köyünde yaşayan Kürtler de bunlardan bazıları. Ağrı İsyanı sonrası Kars, Muş, Iğdır ve Ağrı'dan sürgün edilen bu Kürtler, Yunanistan ile sınır olan ve Meriç Nehri’nin de geçtiği Enez ilçesine yerleştirilmek istenir. Fakat sürgün yılları yaşadıkları zulüm ve korku karşısında kendilerini o nehirde boğmak olduğu için Enez’e yerleştirildiklerini düşünen Kürtler, ilçede kalmak yerine, ilçenin en yüksek ve tepede kalan köyü Çataltepe’ye yerleşirler. DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜME RAĞMEN KÜLTÜRLERİNİ AYAKTA TUTAN KÖY O gün bugündür Çataltepe’de yaşayan ve yaklaşık 100 hane olan bu Kürt köyü, hayvancılık ve inşaatla geçiniyor. Her biri kendi şiveleriyle Kürtçe konuşan köydeki yurttaşlar, yıllar geçmesine rağmen sahip oldukları Kürt gelenek ve göreneklerini ise yaşatmaya özen gösteriyor. Tarih ve kültür bilincinin yok olduğu bir süreçte kültürlerini, yaşanan değişim ve dönüşüme rağmen koruyarak ayakta tutan köylerden biri olan Çataltepe Köyü’nde yaşayan yurttaşların, ne gibi sıkıntılarla karşılaştıklarını, neler yaptıklarını, vatanları artık köy olan bu topraklarda nasıl yaşadıklarını öğrenmek amacıyla köye misafir oluyoruz. ‘HİÇ SİYAH ELBİSE GİYMİYORUM’ Beton içerisine sıkıştırılmış hayatlarımızdan bir nebze de olsa uzaklaşma fırsatı bulduğumuz bu köye ayak basar basmaz bizi temiz hava ve alanlara bırakılmış hayvanlar karşılıyor. Köy yaşantısını anlamak ve köy halkı ile konuşmak için dolaşmaya başladığımız esnada bizi fark ederek yanımıza gelen Seyran Çelik (56), Muş şivesiyle başlıyor anlatmaya. Hiç siyah elbise giymediğini aksine sarı, kırmızı, yeşil renkte elbiseler giyerek Kürt kültürünü aynı şekilde yaşattığını heyecanlı bir şekilde anlatan Çelik, ülkede yaşanan siyasal süreçten de dili döndüğünce şöyle şikayet ediyor: “Tayyip akıllı olsun. Ülkeye huzur getirsin, savaş çıkarmasın. Tayyip bizden ne istiyor? Biz burada dağlık taşlık yerde yaşıyoruz. İyilik, güzellik istiyoruz. Dünyanın güzelleşmesi için ben ‘Hayır’ diyeceğim. Gençlere yazık, ölen çocuklara yazık. Bunun için de ‘Hayır’ diyeceğim” ‘MEMLEKETİMİZ DAHA GÜZELDİ’ Hayvan otlatırken sohbet etmeye başladığımız Sadulllah Çelik (57) ise, çiftçilik ve inşaat işi yaparak geçimini sağlıyor. Aslen Muşlu olan Çelik, “Bizim memleketimiz daha güzeldi. Orayı bırakıp gelmek zor oldu bizim için. Orada iş olmadığı için burada kalmak zorundayız. Orada da işçiydik burada da. Devam ediyoruz ama kendi kültürümüzü yaşayarak devam ediyoruz. Yılda birkaç defa memlekete gidiyorum geziyorum sadece” dedi. Yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dert yanan Çelik, Kürt halkı üzerindeki baskılara tepki göstererek referandumda neden “Hayır” diyeceğini ise şöyle açıklıyor: “Referandumdan sonra da bizim için bir şey fark etmeyecek. Kürtleri içeri atıyorlar, vekilleri, Kürt gazetecileri içeri atıyorlar. Bundan dolayı ben ‘Hayır’ diyeceğim.” ‘EKONOMİK KRİZ BİZİ ÇOK ETKİLEDİ’ Kışlık yakacak için odun keserken rastladığımız Alpaslan Seki (47) ise, nasırlı ellerini uzatarak tüm sıcaklığıyla tokalaşıyor. İnşaat işi olmayınca hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayan Seki de yaşanan ekonomik krizden dert yananlardan. “İş varsa yapıyoruz yoksa da yapmıyoruz. Ekonomik kriz bizi çok etkiledi” diyen Seki, referandumda “Hayır” diyeceğini, nedenini ise kameraya söylememeyi tercih ediyor. Zor şartlar altında hayvancılık yaparak geçimlerini sağladıklarını söyleyen ve doğma büyüme Çataltepe köylü olan Fahrettin Karlı(45) da, aslen Iğdırlı. Karlı, Iğdır’a özgü kültürü köyde de yaşattıklarını belirtiyor. Karlı ayrıca, ülkede yaşanan ekonomik krizden köylü olarak fazlasıyla etkilendiğini ve hayvan satışının eskisi gibi olmadığından şikayet ediyor. 'MEMLEKET ÖZLEMİ' Soğuk havaya rağmen dışarıda çalışan emektar köylülerle sohbetimizden sonra memleketi Iğdır’dan gelerek çocuklarının yanına yerleşen Seyran İdacı’nın (66) evine konuk oluyoruz. Tüm misafirperverliği ve beyaz tülbenti ile bizi kapıda karşılayan İdacı, oturur oturmaz memleket özleminden dem vurmaya başlıyor. Sobanın ve dumanı tüten çayın sıcaklığı ile muhabbetin birbirine karıştığı yarım saatlik sohbette İdacı, “Ben bu tarafları hiç sevmiyorum. Bizim taraflar daha güzel, oraları seviyorum. Buralara yabancıyım, alışamadım. 4 aydan fazladır buradayım ama hiç alışamadım. Evimi, memleketimi özlüyorum” diyerek yaşadığı memleket özlemini paylaşıyor. İdacı devamında dert yandığı konuları biriktirerek şöyle diyor: “Ben bu referandumda ‘Hayır’ diyeceğim. Kürtler için ‘Hayır’ diyorum. Kürtleri öldürüyorlar. Bırakmıyorlar Kürtler rahatlık görsün, rahat yaşasın. Bunun için ‘Hayır’ diyorum.” KÖY BAKKALI: ESNAF OLARAK ‘HAYIR’ DİYECEĞİM Köyün kahvesini işleten ve aynı zamanda küçük bir bakkalı olan Ercan Demiral (39) ise Karslı. Demiral, giderek alım gücü düşen köylünün veresiye yazdırmak zorunda kaldığını söylüyor. Bir esnaf olarak referandumda kesinlikle “Hayır” diyeceğini belirten Demiral, nedenini ise “Ekonomik kriz var. Hep çalışıyoruz ama yine borçluyuz. Bunun için ‘Hayır’ diyeceğim” sözleriyle açıklıyor. KÖYÜN GENÇLERİ İŞSİZLİKTEN DERT YANIYOR İnşaat işinde çalışan köyün gençlerinden Tayfun Çelik (25) de, işsizliğin en büyük sıkıntı olduğunu ve bu yüzden de köyden ilçelere göçün yaşandığı bilgisini veriyor. KÖYÜN KAHVESİNDE REFERANDUM TARTIŞMASI Havanın kararması ile birlikte köyün kahvesinde bir araya gelen köylülerin televizyondaki haberleri izlerken şekillenen muhabbetine dahil oluyoruz. Referandum sürecinin tartışıldığı haberleri izlerken sinirlenen köylüler, tarafsız olmayan haber dilini de eleştirmekten geri durmuyor. Kendileriyle sohbet etmek için geldiğimizi söyler söylemez ise yer göstererek çay ikram ettiler. Sohbet etmeye 1986 yılında Iğdır’dan göç etmiş Kemal Özdemir(45) ile başlıyoruz. Köyün tarihi ile kültürüne ait bilgiler veren Özdemir, “1926 ile 1940'lı yılları arası bizi buralara dağıtmışlar. Daha sonra buradan kaçanlar olmuş. Çoğumuz akrabayız. Buraya sonradan gelenler de oldu. Kimi 70’li,kimi 80’lı yıllarda… Bütün yaşamımım burada devam etti. Burada tarım yok, hayvancılık ve inşaat işi yapıyoruz” dedi. ‘ASİMİLASYON POLİTİKALARINA MARUZ KALDIK’ 1990’lı yıllara kadar devletin özel olarak asimilasyon politikasına maruz kaldıklarını ve kısmen bu politikaların başarılı olduğunu sözlerine ekleyen Özdemir, şöyle devam ediyor: “ 90’lı yıllara kadar burada düğünler bile Kürtçe yapılmıyordu. Devlet eliyle burada insanlar asimile oldu. Halk kendi kültürünü kaybetmişti. Kürt özgürlük hareketi ile birlikte gençlerimiz aydınlandı. Böylece pek çok şeyin farkına varıldı. Eski kültür yaşatılmaya devam ediliyor.” ‘YOĞUN BASKILARDAN DOLAYI ‘HAYIR’ Aynı zamanda köyde AK Parti’nin kurucu isimlerinden olan Özdemir, "Kürt sorunu benim sorunumdur" dedikten sonra geçmişteki liderler gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da ülkeye gözyaşı ve katliam getirdiğini gördükten sonra istifa ettiğini söylüyor. Özdemir devamında, 16 Nisan’da yapılacak referandumda neden “Hayır” diyeceğini ise bu gerekçeye bağlı olarak şöyle sıralıyor: “Biz buranın halkı olarak ‘Hayır’ diyeceğiz. Çünkü benimsemediğimiz politikalar için ‘Hayır’ diyeceğiz. Kürtlerin üzerindeki yoğun baskılardan dolayı, HDP Eş Genel başkanları olmak üzere milletvekilleri içeride olduğu için biz ‘Hayır’ diyeceğiz. Var oldukça ‘Hayır’ diyeceğiz. Bu baskılar olmasa bile biz ‘Hayır’ diyeceğiz, çünkü ekonomik krizle birlikte çöktük. ‘Hayır’ diyeceğimiz çok gerekçe var. Bunları yandaş medya vermiyor. Biz de zaten kendi muhalif basınımızı izliyoruz. Umarım ‘Hayır’ çıkar.” Necla Demir / Uğur Atabay - dihaber