Ne ülkesi onu unuttu ne o ülkesini 2017-03-17 09:05:34 MARDİN - Avrupa’da kanser tedavisi görürken yaşamını yitiren sanatçı Hozan Dilgeş, daha 10 yaşında eline aldığı saz ile Kürt halkının ozanı haline geldi. Avrupa’da uzun bir süredir kanser tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren ve halk arasında Hozan Dilgeş olarak bilinen ünlü sanatçı Hüseyin Yıldırım, özellikle bestelediği politik şarkılarla Kürt halkının gönlünde taht kurdu. Yıllardır hasret kaldığı topraklardan uzak bir şekilde sanat çalışmalarını yürüten Hozan Dilgeş, 1952 yılında Êzidî bir ailenin 12 çocuğundan biri olarak Şengal’de dünyaya geldi. Aynı zamanda Êzidî bir pirin çocuğu olan Hozan Dilgeş, Şengal'de geçirdiği 4 yılın ardından ailesinin köyü olan Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Fisqîne döndü. 10 YAŞINDA SAZI ELİNE ALDI Êzidî inancında önemli bir yere sahip olan saz ile daha 10 yaşında tanışan Hozan Dilgeş, çocukluğunda çobanlık yaptığı esnada arkadaşlarına söylediği ezgiler ile köyde tanınmaya başladı. 1978 yılında çıkardığı ilk albümünden sonra mahlasını arkadaşları tarafından alan Hozan Dilgeş, o dönemin politik baskıları ve yakalandığı hastalıktan dolayı Avrupa’ya çıktı. 7 çocuk babası Hozan Dilgeş yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen, Avrupa kentlerinde de sanat çalışmalarına ara vermeden devam ederek kendisi gibi sürgünde yaşayan Kürt sanatçılar ile ortak çalışma yürüttü. BAZI ŞARKILARI HAFIZALARA KAZINDI Yaşamına 9 albüm sığdıran Kürt halkının ozanı Dilgeş’i özellikle, “Li Mêrdînê li Bagokê”, “Biçûkê Canê”, Muxtaro” ile “Welatê min ji bîr nabe” parçaları dillerden hiç düşmeyerek hafızalara kazındı. Meryemxan, Nezip Şirwan ile M. Arif Cizrewî gibi Kürt müziğine damgasını vuran sanatçılardan etkilenerek ömrü boyunca çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdüren Hozan Dilgeş, geçmişte yaptığı bir söyleşide müzikle olan tanışıklığını şöyle anlatıyordu, “12-13 yaşlarımda babamın yanında bağlama öğrendim. Müzik aşkı babamdan bana geçti. İmkan ve olanaklar oldukça azdı. Irak radyosundan ya da teyiplerden dinliyorduk. Meryemxan, M. Arif Cizrewî, Nezip Şirwan, Mihemed Şêxo, Seid Gabari, Said Ûsiv dinliyordum. Bazen onların bestelerini de okurdum. Fakat içimde sürekli kendi bestelerimi yapıp okumak geçiyordu. Bundan dolayı kendi bestelerimi yapma hissi sürekli içimde vardı.” ‘YASAKLANAN KASETLERİNİ EVİN TAVANINDA SAKLIYORDUM’ Dilgeş’ın ablası olan Wetha Yıldırım, kardeşi ile olan anılarına değinerek, kardeşinin saza karşı farklı bir bağının olduğunu söyledi. Dilgeş’ın arkadaşları ile Nusaybin'e gidip dağ, taş gezip şarkı söylediğini belirten abla Yıldırım, “Ben evlendikten sonra Batman'a gittim. Daha sonra Dilgeş'in kasetleri çıkmaya başladı. Daha gençken kasetleri çıktı. Herkes kasetlerini alırdı, ben de alırdım ve çok severdim. Daha sonra Dilgeş'in kasetleri devlet tarafından yasaklandı. Yasaklı olan kasetleri evimin tavanına saklıyordum” sözleri ile o dönem yaşadıklarını anlattı. ‘HALKINI ÇOK SEVERDİ’ Dilgeş’ın Nusaybin’i çok sevdiğini dile getiren abla Yıldırım, “Çocukluğumuz birlikte geçti. Çocukken de ateş gibiydi Dilgeş. Çok yaramaz bir çocuktu. Babam bile onu zor durduruyordu. Almanya'ya gittikten sonra uzak kaldık. Ben kasetlerini seviyordum, sesini, şarkılarını çok seviyordum. Halkını çok seven biriydi. Hep doğru yolda yürüdü. Kardeşimin namı ve sesi bana miras kaldı. Hastanedeki son sözü ise ‘Ben ölümden korkmuyorum’ oldu" sözleri ile kardeşini anlattı. ‘EVİMİZİN HOZAN’IYDI’ “Evimizin Hozan'ı" olarak kardeşini tanımlayan ağabey Feyzi Yıldırım ise, Hozan Dilgeş’in bestelediği şarkıların hep Kürt halkı ile ilgili olduğunu söyledi. Kardeşinin yaşamı boyunca hep doğduğu topraklardan bahsettiğini aktaran ağabey Yıldırım, “Bugün de Kürdistan'ın Hozan'ı oldu. Bagok savaşında onlarca kişi yaşamını yitirmişti. 'Çiyaye Bagok' şarkısında bunu anlattı. Hasret olduğu Nusaybin’i hep stranlarında işledi” dedi. ‘BASKILARDAN DOLAYI TOPRAKLARIMIZI TERK ETTİK’ Çocukluk yıllarının güzel geçtiğini dile getiren ağabey Yıldırım, Dilgeş’ın yurtdışına çıkma serüvenini ise şu sözlerle anlattı: “Dilgeş hastaydı, ağabeyim Almanya'ya çağırdı onu. Köyde Êzîdi de kalmamıştı. Biz de istemezdik topraklarımızı bırakıp gidelim ama mecbur kaldık o dönem. Çok baskı vardı. Hem devlet baskı yapıyordu hem de Êzîdî olmanın getirdiği bazı sıkıntılar vardı. Dilgeş bu yüzden hep Kürdistan hasretiyle yanıp tutuşuyordu." Yaptığı çalışmalar ve sesi ile uzun yıllar halkın zihnine kazınan Hozan Dilgeş, 12 Mart 2017 tarihinde yaşamını yitirdikten sonra ancak hasret kaldığı topraklara kavuşabildi. Hozan Dilgeş’ın cenazesi ise sevenleri tarafından kitlesel olarak Êzidî geleneklerine göre son yolculuğuna uğurlandı. Aynur İnedi - dihaber