İhraç edilen akademisyenler: Mekânlara bağlı insanlar değiliz 2016-12-04 09:25:12 ANTALYA - Son çıkarılan KHK ile barış bildirisine imza attıkları için ihraç edilen Akdeniz Üniversitesi’ndeki akademisyenler, "Biz mekânlara bağlı insanlar değiliz, her zaman düşüncelerimizi ifade etmeye, bilim ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz" dedi. Son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile barış bildirisine imza attıkları için ihraç edilen Akdeniz Üniversitesi Tıp Tarihi ve Etik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Hafize Öztürk, barışın da bir bedeli olduğunu belirterek, "Biz o bedeli işsiz kalarak ödüyoruz" dedi. Barış bildirisine imza attıktan sonra haklarında açılan soruşturmaların tamamen hukuksuz ve siyasi olduğunu ifade eden Öztürk, birçok üniversitede açılan soruşturmalarda farklı farklı sonuçların çıktığını ve özellikle bu bildiriye imza atan akademisyenlere intikam duyguları ile yaklaşıldığını söyledi. 'DERBE FIRSATA ÇEVRİLDİ' "Bizler bu karaların YÖK'ten KHK'ler aracılığıyla çıktığına tanık olduk" diyen Öztürk, İktidarın 15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirerek darbe öncesi başka bir atmosfer varken darbe sonrası başka bir süreç yaşandığını ve toplumun tümünün de buna şahitlik ettiğini dile getirdi. Akdeniz Üniversitesi’nde bulunan imzacı akademisyenlerin önemli bir bölümünün hekim olduğuna dikkat çeken Öztürk, "Bizler her türlü savaş ve şiddet ortamının insan sağlığına zararlı olduğunu biliriz o nedenle savaşlara ve şiddet ortamlarına karşı çıkarız. Dolayısıyla ne darbe, ne de savaş bizim onaylayacağımız ya da göz yumacağımız süreçler olamaz. Barışı istemek durumundayız, bizim öncelikli görevimiz bu. İyi hekimlik yapabilmek için, toplumun sağlığını istenilen düzeye getirebilmek için ve iyi bir eğitim verilebilmesi için de barış ortamına ihtiyacımız var. O nedenle barış bildirisine imza atmıştık" şeklinde konuştu. 'EN KISA SÜREDE GERİ DÖNECEĞİZ' Benzer bir çalışma yeniden olsa bir kez daha destek vereceklerini ifade eden Öztürk, barış istemenin suç olmadığını söyleyerek, "Halkıyız ve kazanacağız. Bizi ne hastalarımızdan ne de öğrencilerimizden bu süreç koparamayacaktır ve en kısa sürede geri döneceğiz" şeklinde konuştu. 'ÜNİVERSİTELER EN KÖTÜ DÖNEMİMİ YAŞIYOR' Üniversitelerin yıllardır baskı altında olduğunu ifade eden İhraç edilen akademisyenlerden Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Romotoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Erdal Gilgil, "Şu an da yaşadığımız ortam üniversitelerin gerçekten en kötü dönemini yaşıyor. YÖK'ün baskıcı zihniyetinden şikayet ettiğimiz dönemleri bile arar hale geldik. Üniversiteler evrensellik adına, bilim üretme adına en kötü dönemini yaşıyor” diye konuştu. 'OHAL'DE BASKILAR DAHA DA ARTTI' OHAL sürecinde baskıların daha da katmerlendiğini, iktidarın kendisi gibi düşünmeyen herkesi baskı altına aldığını ve dikensiz bir gül bahçesi yaratmak istediğini belirten Gilgil, bu dikensiz gül bahçesini yaratmak için barış diyen akademisyenleri susturarak işe başladıklarını, darbe süreciyle OHAL hayata geçirilerek barışın tesis edilmesini isteyen akademisyenlerin görevden alınıp cezalandırıldığını ifade etti. 'HERKES BASKI ALTINDA' Barış bildirisini imzaladıkları günden bu yana baskıların eksik olmadığını belirten Gilgil, YÖK tarafından hukuksuz bir şekilde açılan soruşturmalar ile hiç bir ceza vermediklerini, bu nedenle OHAL süreci fırsat bilinerek çıkartılan KHK'ler ile binlerce akademisyenin işine son verildiğini dile getirdi. OHAL ile gelişen baskıların sadece akademi ile sınırlı kalmadığını sözlerine ekleyen Gilgil, demokratik, özerk ve ana dilde eğitim hakkı isteyen öğrenciler, çalışma yaşamında hakkını isteyen işçiler, Türkiye'nin demokratikleşmesini isteyen siyasetçiler üzerinde de baskıların giderek yoğunlaştığını söyledi. 'BİZ MEKÂNLARA BAĞLI İNSANLAR DEĞİLİZ' Üniversite ile ilişkilerinin kesildiğini ancak akdemi ile ilişkilerinin asla kesilemeyeceğini vurgulayan Gilgil, "Biz mekanlara bağlı insanlar değiliz her zaman düşüncelerimizi ifade etmeye, bilim ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz. Öğrencilerimize tekrar döneceğimize, bilim ortamının üniversitelerde tekrar yeşereceğine inanıyoruz. Bunun için de mücadelemizi sürdüreceğiz.