Xerabê Bava harabeye çevrildi

MARDİN - Xerabê Bava köyünde 19 gün süren ablukanın kalkmasıyla gerçekler gün yüzüne çıktı. Evlerin yıkıldığı ve hayvanların öldürüldüğü köyde 7’den 70’e herkes, işkence gördüğünü ifade etti. Köylüler, böyle bir "zulmü" hiçbir dönem yaşamadıklarını anlattı.

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyü 19 gün süren ablukanın ardından, yaşananlar gün yüzüne çıktı. Geçmişte de gözaltında kayıp, boşaltma ve benzeri uygulamaları çok gören köy halkı, son yaşadıkları “zulmü” hiçbir dönem yaşamadıklarını söyledi.

Baskın sonrası 17 gün gözaltında tutulan Sabri Bayhan, evin içinde bulunan merdivenin altına saklanarak askerlerin açtığı ateşten kurtulabildiğini belirterek, “Evimiz her yerine kurşunlar yağıyordu. Jandarmaya telefon açtıktan sonra durdular ve bizi evden çıkardılar” dedi.

‘BENİ YERDE SÜRÜKLEDİLER’

Bayhan, daha sonra yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Evden çıkarırken üçer, dörder kişi üzerime gelip dövüyorlardı. Beni bahçenin ortasına atıp, kötü küfürler-hakaretler ediyorlardı. Sonra bir süre beni yerde sürüklediler. Bana, ‘Bize onları görmedim deme’ dediler. Ben kimseyi görmediğimi söyledim. Eğer bir suçum olsa niye karakolu ve Midyat'taki jandarmaları arayayım dedim. Bunun üzerine her gelen beni dövdü. Bütün evimi silahlarla taradılar.” Daha sonra zırhlı araçla ilçe jandarma karakoluna getirildiğini ifade eden Bayhan, evinin karargah olarak kullanıldığını ve çatısına mevzi yapıldığını kaydetti.

‘TAVUKLARIMI IZGARA YAPIP YEDİLER’

Geçimini sağladığı birçok büyükbaş hayvan öldüğünü sözlerine ekleyen Bayhan, “Tavuklarımın bile çoğunu öldürdüler ve yediler. 40 tane tavuğum vardı. Şuan 3- 4 tane kalmış tüm odunlarımı yakmışlar ve tavuklarla ızgara yapmışlar. Doğum yapmak üzere olan ineğim bile ölmüş. Ben o hayvanlarla geçimimi sağlıyordum” diye konuştu.

‘CAMİYİ, İBADETİ YASAKLADILAR’

Ablukayı anlatan bir başka köylü Ahmet Göktaş da, Bayhan ile benzer anlatımları yanı sıra, “Camiye bile gitmemize izin vermediler. Biz, ‘Müslüman değil miyiz, bırakın cuma namazına gidelim’ dediğimiz de bile izin vermediler. ‘Yasak’ deyip bizim gitmemizi engellediler” diye belirtti.

‘BİR CENAZEYİ TEŞHİS ETTİRMEYE ÇALIŞIYORLARDI’

Köylüsü Eshad ile birlikte köyün dışına çıkarıldıklarını anlatan Göktaş, şunları aktardı: “Bize ‘Gelin sizinle bir işimiz var’ dediler. Sonra da, ‘Burada sığınak var mı’ diye sordular. Ardından da bir cenazenin başına götürüp, ‘Bunu tanıyor musunuz’ dediler. Biz hayır deyince de, ‘Tanıyorsunuz ve bize yalan söylüyorsunuz’ diye baskı uyguladılar. Cenazenin üzerinde kan yoktu ve göğsünde kurşun izleri vardı. 4 Kişi öldürdüklerini söylüyorlardı ama 1 kişinin cenazesini gösterdiler. Şu ana kadar nasıl idare ettiğimizi ben de anlayamıyorum.”

‘SU KANALINI BOMBAYLA PATLATTILAR’

Bazı evlere birçok kez baskın yapıldığını söyleyen Göktaş, kendi evine de 3 defa baskın düzenlendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “Evimizin yanında küçük bir çukur vardı. Evin altında ahır olarak kullandığımız mağaradan hayvanlarımıza su getirmek için kullandığımız küçük bir kanaldı. Bana, ‘Bak senin evinin altında da sığınak var’ dediler. Ben her ne kadar hayvanlarımız için kullandığım mağara ve hayvanlara su götürmek için kullandığım su kanalı olduğunu söylesem de dinlemediler. 3 el bombasını o su kanalının altına koyup patlattılar. O çatıyı öylece aşağı indirdiler.”

ÇOCUKLARA İŞKENCE TEHDİDİ

Yasak başladığı gün anne ve babasının gözaltına alındığını annesinin hastalanınca doktora götürüldüğünü dile getiren 12 yaşındaki E.G. ise, “Annem ve babam gidince biz de ninemlere gittik. Oraya da gelip evi darmadağın ettiler, televizyonumuzu kırdılar. Bize, ‘Yerlerini söylemezseniz sizlere işkence edeceğiz’ diyorlardı. Biz ‘bir şey bilmiyoruz’ deyince, ‘Yalan söylüyorsunuz, yerlerini söylemezseniz evinizi yıkar, yakarız. Babanızın ölene kadar cezaevinden çıkmasına izin vermeyiz’ diyorlardı. Erkek kardeşime işkence ettiler. Benim de omzuma vuruyorlardı. Amcamın evini yakıp biz yakmadık diyorlardı. Hayvanlarımızı ilaçlayıp öldürdüler. Köydeki herkesi topladılar sonra zırhlı araçlara bindirip götürdüler. Hepsine işkence ediyorlardı” diye anlattı.

EV TALAN EDİLDİ

Evi askerler tarafından karargah olarak kullanılan Hatice Bayhan ise, evindeki bir odanın askerler tarafından yatak odası olarak kullanıldığını, mutfak ve banyoyu işgal ettiklerini kaydetti. Bayhan, Hastalanıp ilçe merkezine geldiğini, döndüğünde ise evde kullanılacak hiçbir eşyasının kalmadığını söyledi.

Dicle Müftüoğlu / Nedim Oruç - dihaber