MUĞLA - Hükümetin 15 yıllık pratiğine dikkat çeken ekolojistler, yetkilerin tek elden toplanmasının, ormanların, derelerin, yer altı sularının, denizlerin ve tarım alanlarına yönelik katliamların daha da derinleşeceği endişesini yaşıyor. Ekolojistler bu yüzden “Hayır” çağrısında bulundu.
Referandumda tek kişiye onay verilmesi halinde eko-sistem için büyük tehlike olduğunu ifade eden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi Üyesi Beyza Üstün, “tek kişi diktatörlüğünün resmen ilan edilmesi ile birlikte ormanların, derelerin, yer altı sularının, denizlerin ve tarım alanlarına yönelik yapılan katliamların daha da derinleşeceği” endişesini dile getirdi.
‘TEK ADAMLA DOĞA TAHRİBATI ARTACAK’
Yeraltı su kaynaklarının, toprağın, deniz sularının kirletilmesi ve derelerin kurutulmasına karşı çıkan halkın AK Parti iktidarı tarafından marjinal ilan edilerek kendi topraklarından göçe zorlandığını belirten Üstün, iktidarın tüm ülkede aynı şekilde doğa katliamlarına ön ayak olduğunu ifade etti. Karadeniz’de şirketler eliyle doğa yok edilirken, Kürt kentlerinde doğrudan devlet tarafından kentlerin yerle bir edilerek kentlerin doğal yapısı insanları ile birlikte yok edildiğini ifade eden Üstün, “Sulukule’den insanlar evlerinden nasıl çıkartılıp ve o evlerin yerine büyük rezidanslar ve otelleri yapılmış ise aynı şekilde Sur’da Cizre’de, Nusaybin’de halklar nasıl katledip tarihi dokusu ile birlikte inşaat şirketlerine terk ediliyorsa tek adamla bunlar daha da artacak” dedi.
‘EKOLOJİK ALANLAR ŞİRKETLERE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ’
AK Parti iktidarı dönemi ile birlikte tüm ülkenin şirketlerin talan alanına dönüştüğünü dile getiren Üstün, son 15 yılla bakıldığında hiçbir şeyin güvencesinin olamadığını altını çizdi. Üstün, “AKP iktidarı kapitalizmin bu son krizinde çıkmak için şirketlere iyi taşeronluk sağlıyor. Devletin bütün imkanlarını şirketlerin ellerine sunuyor. Bütün yasa ve yürütmeyi bunun üzerinden sağlayıp kendi iktidarını pekiştiriyor” diye konuştu.
‘DOĞANIN KATLİAMINA HAYIR DİYECEĞİZ’
AK Parti’nin sermayeyi de arkasına alıp “faşizmin bütün araçlarını kullanarak” iktidarda kalmaya çalıştığını söyleyen Üstün, Türkiye’nin son 15 yılına yeni yatırım alanları olarak doğanın seçtiğini kaydetti. Türkiye halklarının bu talana dur diyeceğinin düşünen Üstün, bunun içinde elverişli koşulların olduğunu halkların birlikte dayanışması, birlikte bu sistemi ortadan kaldırması anlamına geldiğini belirterek, derelerin dağların ve ormanların talan edilerek sermayenin kullanımına açılması referandumda “Hayır” demeleri için yeterli bir sebep olduğunu söyledi.
‘AKP’NİN EKOLOJİK KARNESİ KIRIKLARLA DOLU’
Ekoloji tahribatın Karadeniz’de Akdeniz’de ve Ege bölgesinde şirketler eliyle yapılırken, Kürt kentlerinde ise devletin özel savaş yöntemi ile yapıldığını belirten Mezopotamya Ekoloji Hareketi (MEH) Aktivisti Güner Yalnıç da, özel savaş politikalarıyla oluşturulan beş güvenlik barajından biri olan Ilısu Barajının bir halkı kimliksizleştirme, kültürsüzleştirme ve yerinden yurdundan etme projesi olduğunu ifade etti. Diyarbakır’ın Sur ilçesinin UNESCO dünya mirasında yer aldığını hatırlatan Yalnıç, “Sur yıkım politikalarıyla yerle bir edildi” dedi. İktidarın ekoloji karnesinin kırıklarla dolu olduğunu ifade eden Yalnıç, insanın doğa ile barışık yaşayabilmesi için, toplumsal ekolojik bir yaşamın inşa edilebilmesi için referandumda “Hayır” diyeceklerini vurguladı.
‘HES’E, RES’E KARŞI HAYIR’
Referandumda “Evet” çıkması durumunda iktidarın bütün çevre hareketlerine karşı ağır saldırılar içerisine gireceğini vurgulayan Derelerin Kardeşliği Platformu Kurucu Başkanı avukat Remzi Kazmaz, hükümetin önünde şuan en büyük engellerden birisinin de çevreciler olduğunu hatırlattı. Kazmaz, çevrecilerin neden “Hayır” demesi gerektiğini ise şu sözlerle dile getirdi: “Bir vadiye iki üç tane HES yapıyorlar. Biz olmasın diyoruz kendi ellerinden geçirdiği ruhsatları kendi yandaşlarına vermek kaydı ile o derede ki bütün suların çekilinceye kadar HES yapıyorlar. RES’lerle ile ilgili yaşam alanlarından uzak bulunsun diyoruz burnumuzun dibine RES’ler kuruyor ve yaşamımız tehlike içine sokuyorlar. Tek adamla birlikte bunların daha iyi olmayacağını çok iyi biliyoruz. Çevreyi istediği şekilde tahribat edecek, lehimize olan bütün hükümleri ise ortadan kaldıracaklar. Biz çevreyi, doğayı, ülkeyi sevdiğimizden dolayı hayır diyoruz. Bütün çevrecilerin de hayır demesi gerekiyor.”