MARDİN - Diyarbakır Cezaevi’nde 1996 yılında yaşanan katliamda eşini kaybeden Mecbure Demir, şimdi Nusaybin’in Fırat Mahallesi’nde yıkımdan kurtardıkları evlerini yeniden inşa ediyor. Çok acılar çektiğini söyleyen Demir, “Giden gitti, yaşadığımızı yaşadık bari artık bu dertler bitsin” diyor.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde yasakla birlikte yıkımın devam ettiği mahallelerden biri olan Fırat Mahallesi’nde çok az sayıda ev yıkımdan geçici olarak da olsa kurtuldu. Tel örgülerle çevrili mahallenin etrafında yıkıma karşı nöbet tutan aileler, tel örgüleri tümden kaldırarak evlerinde onarıma başladı. Evlerdeki tüm kapılar ve elektronik eşyalar başta olmak üzere para edebilecek her şeyin götürüldüğü, geriye kalan tüm eşyaların da tamir edilemeyecek oranda tahrip edildiği görülüyor. Evlerde musluklar dahi sökülerek götürülmüş.
ÇANTALARINI ALARAK ÇIKTILAR
Aylarca tel örgülerin ardında yıkıma karşı direnen isimlerden biri olan Mecbure Demir, diğer tüm yasaklarda evlerine isabet eden kurşunlara rağmen evini terk etmeyenlerden. Yasağın ilan edildiği 14 Mart 2016 tarihinde evini terk etmek zorunda kaldığını belirten Demir, “Son yasakta da evimizden tek bir eşya almadan kapıyı kilitleyip gittim. Benim tüm eşyalarım, kızımın eşyaları evin içindeydi. Bir aile evinin içinde ne bulunabilirse tüm eşyalarımız vardı. Ben kimliğim ve çantamı alıp gittim. Ben evimden bir iğne dahi çıkartmamıştım” dedi.
Yasak boyunca İstanbul’da kaldığını, ardından topraklarına döndüğünü söyleyen Demir, ilçeye geldiklerinde evlerinin bulunduğu mahallenin tel örgülerle çevrili olduğunu gördüklerini, buna rağmen büyük zorluklarla yaşamlarını sürdürdüklerini dile getirdi.
‘EŞİMİ İŞKENCE İLE ÖLDÜRDÜLER’
Geçmişte de büyük acılar yaşadığını belirten Demir, eşi Kadir Demir’in Diyarbakır Cezaevi’nde 1996 yılında gerçekleştirilen katliamda yaşamını yitirdiğini aktardı.
Demir eşinin katledilme sürecini de şu sözlerle anlattı: “Eşim katliamda yaralanmıştı; ancak oradan Antep’e götürülürken işkence ile öldürüldü. Diyarbakır’dan çıkartıldığında sadece başından yara almıştı. Yolda yapılan işkence sonucunda yaşamını yitirdi. Cenazesine baktığımızda 33 darp izi başındaydı, eli, ayağı parçalanmıştı. Biz cenazemizi oradan alıp geldik. O dönem cenazesinin evine getirilmesine izin verilmedi. Elîka Mahallesi’nde bulunan camide yıkayıp defnettik.”
‘BU DERTLER BİTSİN’
Şimdi yaşanan tüm acıların geride kalmasını istediğini, “Artık yeni dertler görmek istemiyoruz. Giden gitti, yaşadığımızı yaşadık bari artık bu dertler bitsin” sözleriyle dile getiren Demir, mahalledeki yıkımın bitmesini istediklerini söyledi.
“Bu ev benim eşimin hatırasıdır ve ben burada yaşamak istiyorum” diyen Demir, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile görüştüğünü, kendisine “yıkım durduruldu” denildiğini; ancak resmi bir belge sunulmadığını söyleyerek durumdan endişe duyduğunu kaydetti. Her şeye rağmen evinde tamirata başladığını söyleyen Demir, şu ana kadar 3-4 bin TL masrafının olduğunu; ancak onarımın tamamına 20 bin TL’den fazla harcama gerektiğini söyledi.
HASARLARIMIZ ÖDENSİN
7 kızı ile birlikte evde yaşadıklarını ve evde eşyanın bulunmadığını dile getiren Demir, “Eşim yok, maaşım yok nasıl yapacağım. Hasarlarımızın bize ödenmesini ve evimizde kalmayı istiyoruz” dedi.