URFA - Bel fıtığının çaresi olarak gösterilen keçenin Urfa'daki tek ustası Ömer Taşçı, unutulmaya yüz tutmuş meslekleri ayakta tutmak için açılan merkezde keçeyi gelecek nesillere taşıyor.
Koçerlerin yaşamının vazgeçilmezlerinden olan keçe, 10'uncu yüzyılda Asya'dan koçerlerle birlikte Anadolu’ya geldi. Eskiden Urfa sokaklarında 150'ye yakın keçe dükkanı bulunurken şimdilerde hiçbir dükkanda rastlamadığımız keçe, unutulmaya yüz tutmuş meslekleri ayakta tutmak için açılan Geleneksel El Sanatlarını Araştırma ve Geliştirme Merkezi'nde tek bir usta tarafından gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor.
KEÇECİLİĞİ OĞLUNA ÖĞRETİYOR
Deveci Abo, Deveci İsa ve İsa Karcı isimleri ile nam salan keçe ustalarının ardılı olduğunu söyleyen 70 yaşındaki Ömer Taşçı, dededen kalan mesleği ayakta tutmak adına 60 yıldır emek verdiğini belirtti. Keçeciliği oğluna da öğreten Taşçı, merkezdeki atölyede çalışmaya devam ediyor. Eskiden Keçeci Pazarı'nda ve çeşitli hanlarda sürdürülen keçenin, şimdilerde tek ustası olduğunu söyleyen Taşçı, 10 yaşında dedesi ve babasından öğrendiği keçeciliğin çok zahmetli bir iş olduğunu, ancak yaşadığı toprakların kültürü olmasından kaynaklı bu mesleği bırakmak istemediğini söyledi.
KEÇENİN YAPILIŞI
Keçeden külah, yer halısı, duvar halısı, yelek ve çobanların giydiği kıyafet olan kepenek yaptığını dile getiren Taşçı, işinin hünerlerini şöyle aktardı: "Sulak yerlerde büyüyen kuzuların yünleri keçe yapımında iyi netice vermiyor. Çöl kuzularının yünleri daha iyi. Harran Ovası'nda büyüyen 3-4 aylık kuzuların yünlerinden yapılan keçeler idealdir. Tüccarlar tarafından bize getirilen siyah renkli yünler nakış işinde, beyaz yünler keçenin alt ve üst yüzeylerinde, kirli renkliler ise orta tabakaya gizlenerek değerlendiriliyor. Yünleri dut dalından yaptığımız hallaç denilen alet ile kabartıyoruz. Yere serilen Amerikan bezi üzerine kesilen nakışlar diziyoruz. Boşluklara ise kabartılan yünler serpiştirilir. Üzerine keçenin üst yüzeyini oluşturacak kabartılmış yün, eşit kalınlıkta serilir. Bunun üzerine işe yaramayan kirli renkli yünler, en üste ise keçenin tabanını oluşturacak yünler serilir. Bez üzerine serilen yünler el ile sulanarak bez ile birlikte bir halı içinde sarılır. Rulonun her iki ucu ve çevresi iyice bağlanır. Tepme işlemi başlar. Eskiden hamamlarda göğüs ile yapılan bu işlem şimdi küçük bir makinada yapılıyor. Bir saat süren bu ilk tepme işleminden sonra rulo açılır." Taşçı, keçenin ikinci aşamasını ise şöyle anlattı: "İkinci aşamada 1 saat daha tepme işlemi yapıldıktan sonra keçenin kenarları sıkılaştırılır. Son olarak keçeyi pişirme işlemine geçilir."
BEL FITIĞINA İYİ GELİYOR
Güneşe çıkarılarak kurumaya bırakılan keçenin son halini alarak Keçe Pazarı'nda satışa sunulduğunu söyleyen Taşçı, 50 ile 100 lira arasında fiyatları değişen keçelerin aynı zamanda bel fıtığına da iyi geldiğini belirtti. Keçecilikle 8 çocuk büyüttüğünü söyleyen Taşçı, "Ancak günümüzde gelişen teknoloji, makinalarla bu tarihi sanat can çekişiyor. Çok zor ve zahmetli bir meslek ama bizim kültürümüz, ayakta tutmak adına oğluma öğretiyorum" dedi.