MUĞLA - Bodrumda adeta toplama kamplarını andıran işçi koğuşlarında yaşamlarının işkenceye dönüştürüldüğünü belirten inşaat işçileri, "Bizim gibi insanların 'Evet' demesi ölümdür. İşçi koğuşlarında ölümün rengi 'Evet', biz 'Hayır' diyeceğiz" diye belirtti.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde Gündoğan, Yalıkavak ve Gümbet semtlerinde işçi koğuşlarında yaşam mücadelesi veren yaklaşık 2 bin inşaat işçisi, referandumda tercihlerinin "Hayır"dan yana olacağını belirtti. İkametgahı Van'da olan birçok işçi de, Van'a giderek oyuna sahip çıkacağını söyledi. Bölgeden ekonomik sıkıntılarından dolayı Bodrum’a gelen Kürt işçilerin kaldığı koğuşlar ise adeta toplama kampını andırıyor. Gümbet semtinde harabeyi andıran işçi koğuşuna girdiğimizde 4 işçi, endişe dolu yüzlerle bizi karşılıyor.
İlk olarak uğradığımız 70 metre karelik koğuşta 22 işçi yaşam mücadelesi verirken, bir başka 70 metre karelik koğuşta ise 18 işçinin ağır şartlar altında verdiği yaşam mücadelesine tanıklık ediyoruz. Koğuşlardaki nüfusun yüzde 20'sini oluşturan çocuk işçilerin, inşaatlarda kaçak olarak çalıştırıldığını öğreniyoruz.
‘MEMLEKETİMİZDE ÇALIŞMA İMKANI OLSA...'
Penceresi olmayan rutubet kokan işçi koğuşunda dağınık bir ranzanın üzerinde eşyalarını katlayan Necmettin Kef, 2007 yılından bu yana ailesine bakabilmek için gurbet hayatı yaşadığını belirtti. Kürt gençlerinin bu koğuşlarda eğitim ve kültürlerinden uzak bir yaşam sürdürmek zorunda kaldığının altını çizen Kef, “Kürt halkı üzerinde yürütülen bu baskı hiç değişmedi. İnsan olarak görülmedik. Memleketimizde çalışma imkanlarımız olsaydı buralara kadar gelmezdik. Bizim için çok zor bir durum. Memlekette bir cenazemiz olsa parasızlıktan cenazemize dahi gidemiyoruz” dedi.
'KÜRT OLDUN MU FARK EDEN BİRŞEY YOK'
21. yüzyılda hala elektrik ve suyun olmadığı bir yerde yaşadıklarına dikkat çeken Kef, “İşçi koğuşlarının sıkıntısı anlatmakla bitmez. 21. yüzyılda hala tenekede su kaynatıp, karanlıkta duş alıyoruz. Ege'nin göz bebeği Bodrum’da 70’li yıllar öncesinin şartları yaşıyoruz” diye belirtti. İnşaatta çalışmanın ayrı bir zorluğu olduğunun altını çizen Kef, şunları aktardı: “İş bulmak ayrı bir dert çalıştığında emeğin karşılığı almak ise ayrı bir derttir bu koğuşlarda. Çalıştığımız işlerde paramızı dahi alamıyoruz. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Kürt oldun mu fark eden bir şey olmuyor. Sadece eziyet.”
‘İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN HAYIR'
16 Nisan’da oylanacak Anayasa değişikliğine de değinen Kef, “Her şeyden önce tekçi bir zihniyete karşıyım. Bu ülkede baskı altındayız. Seçilmişler insanlarımız hala cezaevinde. ‘Evet’ çıkarsa şartlar daha kötüye gider ama 'Hayır' çıkarsa bir şeyler değişir. İşçi koğuşlarında yaşam mücadelesi veren bir insan olarak ise yaşanılan emek sömürüsüne karşı hem de insanca bir yaşam için 'Hayır' diyeceğim. Anayasa maddelerine baktım. Biz emekçi insanlar için hiçbir faydası yok. Bundan dolayı da 'Hayır' diyeceğiz" diye konuştu.
'BİZİ BURALARDA İSTEMEDİKLERİ BELLİ'
Yıkık dökük bir merdivenden çıktığımız ikinci katta, inşaat dönüşü kaldığı işçi koğuşun yıkık duvarını örmek için gaz beton taşıyan 60 yaşında ki Sinan Sala ile göz göze geliyoruz. Tanıştıktan sonra konuşmaya başlayan Sala, 2017 yılının başından bu yana bir çocuğu ile burada olduğunu ve 70 metre karelik alanda 18 işçinin yaşam mücadelesi verdiğini söyledi. Koğuşlardaki sıkıntıların had safhada olduğunu dile getiren Sala, yaşamın adeta işkenceye dönüştüğünü aktardı. Sala, “İş verenler mecbur olduklarından kaynaklı bize iş veriyor. Kendi çalışan insanları olsa bu zor işi dahi bize vermezler. Bizi hiç sevmiyorlar ve bizi buralarda istemedikleri çok belli. Kimsenin katlanmak istemediği bu yaşamı dahi bize çok görüyorlar” dedi.
‘BODRUM’DAN VAN’A HAYIR DEMEYE GİDECEĞİZ’
Aldığı ücretle 9 kişilik ailesini geçindiremediğini vurgulayan Sala, mecbur olduklarından dolayı emeklerinin adeta sömürüldüğünü söyledi. 16 Nisan’da oylanacak Anaya değişikliğinden konu açıldığında “Bodrum’dan Van'a paramız olmasa da ‘Hayır’ demeye gideceğiz” diyerek tercihini açıklayan Sala, “Kürt halkına karşı yürütülen bir imha ve inkar politikası var. Buralarda sürekli eziliyoruz. İşçi koğuşlarında ki yaşam mücadelemiz dahi 'Hayır' için yeterli. Şırnak'ı, Cizre’yi, Sur’u yaktılar. Şırnaklı aileler hala çadırlarda yaşıyorlar. Halkımızın çocuklarını yaktılar. O kadar onursuz muyuz ki kalkıp 'Evet' diyelim. Ana dilimizle konuşmayı yasakladılar. Köleliği dayatıyorlar ama artık yeter köleliği kabul etmeyeceğiz. 100 yıl kölece yaşamaktansa bir gün insanca yaşayalım. Ölüm şu an ki halimizden daha iyi. Bunların hepsi 'Hayır' gerekçemiz. Kürt halkı başını kaldırıp artık onuruna sahip çıkmalı. Herkes oyunu kullanmaya gitmelidir” çağrısında bulundu.
‘15’İM DE DAHA ÇOCUKTUM’
“15 yaşında daha çocuktum düştüğümde buralara” diyen 21 yaşında ki Nail Oy ise, şöyle devam etti: “İmkanlarımız olmadığından okuyamadım. Şu an tek başıma 6 kardeşimi okutmak için burada ki eziyete katlanıyorum. Sürekli ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz. Türkçe bilmeyen işçilerle sürekli dalga geçiliyor. İnşaatlarda çalışıyoruz. Saatimiz geldiğinde dahi patronlar 'İşi bırakın' demiyor. Üstüne emeğimizin karşılığını verdiklerinde sanki bedavaya veriyorlarmış gibi davranıyorlar. Endişe içerisinde olduğumuzdan ses çıkartamıyoruz.”
‘AKŞAMLARI KORKUDAN DIŞARI ÇIKAMIYORUZ’
Akşam olduğunda işçi koğuşlarının bulunduğu alana derin bir sessizlik çöktüğünü ve tepki görmemek için penceresi olmayan koğuşlardan dışarıya hava dahi almak için çıkmadığını aktaran Oy, “Geçen gün kuzenim inşaattan düşerek kafası yarıldı. Sigortasız çalıştığı için hastanede 'Bisikletten düştüm' demek zorunda kaldı. Sigortası olsaydı rapor yazdırıp tedavi olur, hakkını alırdı. Olmadığı için yalan söylemek zorunda kaldı” diye belirtti.
'BU HAKKI BABAMA VERMEM’
Konu referanduma geldiğinde yüzündeki ifade birden bire kahkahaya dönüşen Oy, şunları aktardı: “Ben bu hakkı babama dahi vermem. Yaşadığımız topraklarda daha önce halkımız bir ümit diye onlara oy verdi. Ama değişen hiçbir şey olmadı hala sefalet içinde yaşıyorlar. 15 yaşımda çalışmaya başladım bunun sebebi bu 14 yıldır var olan iktidardır. Gezdiğim tüm şantiyelerin yüzde 90’ı Kürt. Hep ağır işlerde Kürtler çalıştırılıyor. Van’da kaç fabrika varda biz çalışmadık? Sistem bizi bunu zorladı. Bizim gibi insanların 'Evet' demesi ölümdür. İşçi koğuşlarında ölümün rengi 'Evet' biz 'Hayır' diyeceğiz.”
Gökhan Öner - dihaber